GeriSeyahat ‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’

‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’

İskandinavya’dan Madagaskar’a, Sri Lanka’dan Kanada’ya 80’den fazla ülkede çalışan fotoğrafçı Süha Derbent’in ‘Harmoni’ isimli sergisi 12 Nisan’da açıldı. Sergisi vesilesiyle konuştuğumuz Derbent, fotoğraf, seyahat ve yaban hayatına dair benzersiz deneyimleriyle birlikte ilham veren anılarını da anlattı.

‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’
Süha Derbent 

Kişisel arşivinde 2 milyondan fazla fotoğraf var. 40 yılı aşkın zamandır, seyahat ve vahşi yaşam fotoğrafçılığı alanında, adı dünya çapında biliniyor. Fotoğrafa olan tutkusunu “Uzun zamandır ve şimdilerde orada olmak için fotoğraf çeken biriyim. Vahşi doğada bu eşsiz canlılara yakın olabilmek, onlarla küçük de olsa iletişim kurabilmek kendimi daha anlamlı bir yere konumlandırmamı sağlıyor” diye anlatıyor. Süha Derbent’in sergisini 19 Mayıs’a kadar İstanbul’da, Maximum Uniq Hall’de ziyaret edebilirsiniz.
‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’
Etiyopya

Serginizi biraz anlatabilir misiniz? Neler bekliyor fotoğraf tutkunlarını?

Doğayı yenmeye çalışmak yerine, uyum içinde olmayı öğrenmemiz ve bunu sürdürülebilir kılmamız gerekiyor. Doğada yaşayan tüm canlılarla eşit büyüklükte bir parça olduğumuzu, eşit haklara sahip olduğumuzu ve onlardan daha önemli olmadığımızı kabul etmeliyiz. Bugün, bazı türlerin sadece fotoğraflarını gösterebiliyoruz çocuklarımıza. Hepsi birden tükendiğinde, fotoğrafları gösterebileceğimiz bir gün olmayacak. Çünkü o gün biz de tükenmiş olacağız. Doğayı tüketerek varlığını sürdürebileceğini düşünmek, insana özgü adım adım intihar etme yöntemidir. İşte tam bu nedenle adı ‘Harmoni’ olan bu sergide, sizler Afrika doğası ve bölgenin farklı yerlerinde yaşayan insanların portrelerini izlerken bu uyuma dikkat çekmeyi umuyorum. Çünkü Afrika’yı görmek, doğayı ve hayvanları izlemek, aslında insanın özüne ve kendine yaptığı bir yolculuktur. 

Nasıl başladı fotoğraf yolculuğunuz; nasıl karar verdiniz?

Temel kararım; istemediğin hiçbir şeyi yapma! Bu kararı çok uzun zaman önce aldım ve tüm hayatımı buna uyarak kurdum. Hem fotoğraf çekmeyi hem de seyahat etmeyi sevdiğim için seyahat fotoğrafçılığıyla başladım. Bu birkaç yıl sürdü ve birçok ülkede çalıştım. Ardından kararımı revize ettim ve kendimi daha anlamlı hissettiğim doğaya dönük bir hedef koyup yaban hayatı fotoğrafçılığını seçtim. Artık sevdiğim değil, en sevdiğim şeyi yapıyordum. Ama bu işe başladıktan birkaç yıl sonra hedef ve araç yer değiştirdi benim için. Eskiden fotoğraf çekmek için seyahat ederdim. Artık öyle değilim. Uzun zamandır ve şimdilerde orada olmak için fotoğraf çeken biriyim. Vahşi doğada bu eşsiz canlılara yakın olabilmek, onlarla küçük de olsa iletişim kurabilmek kendimi daha anlamlı bir yere konumlandırmamı sağlıyor. Bu nedenle fotoğraf artık benim için amaç değil, beni olmak istediğim yere ulaştıran bir araca dönüştü. Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim.

‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’
Amboseli, Kenya

Profesyonel bir eğitim aldınız mı ‘vahşi yaşam’ hakkında?

Doğada hayvanları olduğu gibi kabul etmeli, yaşam alanlarına ve biçimlerine saygı duymalı ve rahatsız etmemeliyiz. Rahatsız etmediğiniz, ürkütmediğiniz, tehdit etmediğiniz durumda onların izin verdiği mesafeden, izin verdikleri süre boyunca onların yaşamlarına tanıklık etmek risksiz ve mümkün. Bütün bunları eksiksiz ve hatasız yapabilmek için hayvan davranışı öğrenmek gerekli. Bununla ilgili eğitimler var, ayrıca bu konuya dair okumakla bitiremeyeceğiniz kadar bilgi internet üzerinde yayınlanmış olarak zaten bulunuyor.

‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’
Etiyopya

Onca ülke gezmişsiniz, bu yolculuklarınız arasında en çok aklınızda kalan neresi oldu?

Hepsi birbirine hiç benzemeyen yerler olduğu için net bir şey söylemek zor. Ama ille bir yer söylememi isterseniz son 10 yılda 200’den fazla gittiğim Ruanda derim. Hayatımda gördüğüm en güzel ormanlar ve elbette DNA olarak yüzde 97 bizimle aynı ama bizden çok daha masum olan dağ gorillerini yakından görmek, onlarla iletişim kurmak gerçekten büyüleyici.

‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’

Kenya

Peki, unutamadığınız bir anı var mı?

Vahşi doğada hemen her an unutulmaz anılarla dolu. Avlanmak üzere bir antilop sürüsüne yerde sürünerek yaklaşan bir leoparı izliyordum. Kediler hedeflerine odaklandığında üst düzey bir konsantrasyonla hareket eder. Ancak leopar birden sürünmeyi bırakıp yerde bulduğu kemikle oynamaya başladı. O zamanlar benden çok daha deneyimli olan rehberimin yaptığı açıklama beni şaşkınlığa uğrattığı gibi leoparlara olan hayranlığımı da bir üst seviyeye taşıdı. Leoparın yerde bulduğu kemik daha önce ölmüş bir antiloba aitti. Leopar o kemiği bedenine sürterek kendi kokusunu gizliyordu. Ve bu da sürüye hissettirmeden daha fazla yaklaşabilmesini sağlayacaktı. Hayvanlar hedeflerine yönelik olarak sandığımızdan çok daha zeki ve yeteneklidir.

‘Fotoğrafı, istediğim hayatı yaşamak için kullanmayı öğrendim’

Kenya

‘Yaban hayatı fotoğrafının kullanım alanı yok’

“Fotoğraf makinesi önemlidir ve elbette iyi ekipman olmalıdır. Gereklidir ama iyi fotoğraf için yeterli değildir. Yaban hayatı fotoğrafçılığını profesyonel olarak yapmayı, eğer geliri buradan elde etmek isterlerse, pek önermem. Türkiye’de yaban hayatı fotoğraflarının kullanım alanı yok denecek kadar sınırlı. Ama olanağı olan için de harika bir hobi, büyük keyif veren bir uğraş.”

False