Son Güncelleme:
Foça’dan Fransız Rivierası’na Cote d’Azur
Fransa’nın Akdeniz sahillerindeki Nice ve Cannes ÅŸehirleriyle Monaco Krallığı’nı kapsayan ve Cote d’Azur olarak adlandırılan dünyaca ünlü tatil cenneti, zenginlerin uÄŸrak yerlerinden biri hálá. Göze ilk çarpanlar, deniz, kum, güneÅŸ ve lüks. Nefis Fransız yemeklerini, Fransız ÅŸaraplarını da unutmamak gerek.Ä°zmir Foça’dan yüzyıllar önce göç eden Fokaililer’in kurduÄŸu sahiller, Ä°ngilizler tarafından keÅŸfedilerek, dünya turizmine kazandırılmış... Ä°ngilizlerin dünyaya tanıttığı riviera, Fransa’nın turizmde en önemli gelir kaynaklarından biri.Fransız Rivierası ya da diÄŸer adıyla Cote d’Azur. Türkçesi ‘Türkuaz rengi kıyılar’. Akdeniz’de, dünya zenginlerinin uÄŸrak yeri Alp daÄŸlarının eteklerindeki girintili çıkıntılı kıyılar, bu sahildeki birçok yer gibi isli sisli iklimden bıkan Ä°ngilizler tarafından keÅŸfedilmiÅŸ. Fransız Rivierası, ilk kez giden bir Türk için çok tanıdık. Ege’nin sahillerini buluveriyorsunuz karşınızda. Zaten tarihe baktığınızda da Ege’yi görüyorsunuz. St. Tropez’den Ä°talya sınırındaki Manton’a kadar uzanan rivieranın Nice, Cannes, Marsilya gibi bildik ÅŸehirleri de Foça’dan gelen Fokaia’lar tarafından kurulmuÅŸ.Ä°ngilizlerin dünyaya tanıttığı riviera, Fransa’nın turizmde en önemli gelir kaynaklarından biri. Dünya zenginlerinin evlerinin yan yana bulunduÄŸu Cape de Ferrat ya da bir geceliÄŸi 9 bin dolar olan Cannes’daki Carlton Oteli burada paranın birincilliÄŸini anlatan ayrıntılardan bazıları.Fransız Rivierası ve özellikle Monaco’da hissedilen ilk ÅŸey ‘zenginlik ve para.’ Rehberlerin anlattıklarına göre asgari ücret 1000 dolara yakın olmasına raÄŸmen Monaco’da çalışanlar, kazandıklarıyla burada yaÅŸayamıyorlar. Her gün 10 bin kiÅŸi Nice, Cannes gibi yakın kentlerden, Monaco prensliÄŸine gelip çalışıyor ve akÅŸam Fransa’daki evine dönüyor.AVRUPA’NIN EN KÜÇÜK DEVLETÄ°Monaco, Vatikan’dan sonra Avrupa’nın en küçük devleti. Tamamı 1.5 kilometrekare. Kumarhaneleri, prensesleri ve ünlü otomobil yarışı Grand Prix’iyle ünlü ülkede, toprakların yüzde 30’u denizin doldurulmasıyla elde edilmiÅŸ. Aslına bakarsanız, özellikle Monte Carlo bir beton yığını. Kayalıklar üzerine kurulmuÅŸ çok katlı oteller sahil boyunca uzanıyor. Ancak hakkını vermek gerek, kayaların bile yeÅŸillendirildiÄŸi düzgün imar edilmiÅŸ Monte Carlo çok da kötü gelmiyor göze.Kaptan Jack Cousteau’nun desteÄŸiyle kurulan OÅŸinografi Müzesi, tepeler üzerindeki ortaçaÄŸ kasabası Eze ve egzotik bahçeler görülmesi gereken yerlerden. Monaco Sarayı’nın önünde her gün saat 12.00’de yaÅŸanan askerlerin nöbet deÄŸiÅŸimi ise buraya gidenlerin muhakkak izledikleri bir seremoni.Birçok tepe üzerine kurulu olan ve bazı sarp kayalıkların kendi kaderine terk edildiÄŸi Monaco’da helikopter turu da turistik gezilerin vazgeçilmezi. Hayır, helikopter Cote d’Azur’de lüks deÄŸil. Monte Carlo’dan Nice’e helikopterle gitmek, taksiyle gitmekten 20-30 euro daha ucuz.Ancak bir gün Monaco’da helikopter turu yaparsanız, pilota dikkat. 15 dakikalık turun sonlarına doÄŸru önünüzde sarp, dimdik bir kaya göreceksiniz ve pilotunuz gözünü bile kırpmadan kayaya doÄŸru gidecek. Rivayet o ki bu manzara karşısında çığlık atanlar, dua edenler çoÄŸunluktaymış. Tam ‘kayaya çakıldık’ derken helikopter birden yön deÄŸiÅŸtirerek, ‘oh’ çekmenizi saÄŸlayacak. Kimbilir belki de turistlerin adrenalin salgılaması için yapıyorlardır. Ama kızmayın, aÅŸağı inince elinize verdikleri cesaret sertifikasıyla gönlünüzü alıyorlar.Cenova’da yaÅŸanan savaÅŸta Papa’nın yandaşı olup, yenilince Savoy Bölgesi diye bilinen Monaco’ya yerleÅŸen Grimaldi ailesinin son üyeleri Prenses Stephanie, Prenses Caroline ya da Prens Albert’e rastlamanız da an meselesi. FESTÄ°VALSÄ°Z DE GÃœZEL ÃœNLÃœ ÅžEHÄ°REvet Cannes denince akla ilk gelen, güzellerin kumsallara serilip, keÅŸfedilmeyi beklediÄŸi film festivali zamanı. Ama festival olmadığı zaman da güzel bir sahil, nefis Fransız yemekleri... Buraya ilk yerleÅŸenler Foça’dan göç eden Fokaia’lar. Ama Cannes’ın asıl ünü bir Ä°ngiliz asili sayesinde olmuÅŸ. Marsilya’ya gitmek isteyen ama buradaki Kolera salgını tarafından yolu kesilen Ä°ngiliz asil, geçerken gördüğü kasabaya dönmek zorunda kalmış. Yani Cannes’a. Salgın mı uzun sürmüş, yoksa Ä°ngiliz asil ve yanındakiler güneÅŸ, deniz ve kuma mı yenilmiÅŸ bilinmez ama küçük kasaba o günden sonra dünyanın adını bileceÄŸi Cannes olmuÅŸ.Cannes’a giden turistlerin en çok yaptığı mı? Ãœnlü aktör ve aktristlerin poz verdiÄŸi festival binasındaki ünlü merdivenin ortasında fotoÄŸraf çektirmek.Nice, Fransa’dan çok Ä°talya’daymış izlenimi veriyor ilk gidenlere. Fransızlar da bunu kabul edip, 500 bin nüfuslu, 5’inci büyük kentlerinde Ä°talyan mimarisinin oldukça baskın olduÄŸunu söylüyorlar. Kente Ruslar da damgasını vurmuÅŸ. 1917 devrimi öncesinde çar ve ailesinin evlerinin bulunduÄŸu caddenin adı Nikola II Caddesi. Çar Nikola, burada, bugün bile görenlerin hayranlıklarını gizleyemedikleri ‘Küçük Kremlin’ benzetmesi yapılan bir de katedral yaptırmış. Katedralin, altın kaplama kubbelerinin üzerine yerleÅŸtirilmiÅŸ haçların altında birer ay göze çarpıyor. Çar Nikola’nın Müslümanlar’a karşı zaferini simgeliyormuÅŸ. Katedral tüm ihtiÅŸamıyla duruyor bugün ama Rus kolonisi devrim sonrasında parasını yitirince Nice’e de Fransız Rivierası’na da veda etmek zorunda kalmış. Åžimdi sadece isimleri var.Nice de Foça’dan gelenlerin yerleÅŸtikleri yerlerden biri. Fransız Rivierası Ege’ye benziyor derken bir ÅŸey unuttuk. Ege’de çarşılara çıktığınızda bulduÄŸunuz zeytinyağı, sabun ve üzeri zeytin dalı iÅŸlemeli hediyelik eÅŸyaların hepsi burada da var. Fransızlar ‘Zeytinyağı ve sabunlara dikkat. Bunlar saf ve özeldir’ diyor ama Ege kıyılarını bilen Türkler için pek fazla bir ÅŸey ifade etmiyor bunlar. Gezerken Türkiye’den bir iz daha bulduk. Parfüm fabrikalarına Türkiye’den giden tonlarca gül.Â