Farklı uygarlıkların izleri Antalya'da turizmin hizmetinde
Dünyanın önde gelen turizm rotalarından biri olan Antalya, turistlere geçmişi 500 bin yıl öncesine dayanan uygarlığın izlerini görme imkanı sunuyor.
Antalya, geçen yıl yaklaşık 14 milyon yabancı turisti ağırlayarak bir rekora imza attı. Şehir; deniz, kum, güneşin dışında sahip olduğu ören yerleri ve müzeleri ile de turistlerin ilgisini çekiyor. Aziz Nikolaos Kilisesi, Aspendos, Olympos, Alanya Kalesi, Myra, Side Tiyatrosu, Phaselis ve Türkiye'de tek neandertal insan kalıntılarının bulunduğu Döşemealtı ilçesindeki 500 bin yıllık Karain Mağarası'nın da aralarında bulunduğu 23 ören yeri ve müzeyi, geçen yıl yaklaşık 3 milyon turist ziyaret etti. Turizm sezonunun başlamasıyla ören yerleri ile müzelerde de hareketlilik artmaya başladı. Geçmişe dair izleri görmek isteyen yerli ve yabancı turistler, deniz, kum ve güneşin yanı sıra kültür turizmine de yöneliyor.
Perge, Side, Arykanda, Patara...
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Müzeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, turizmin başkenti Antalya'nın sahip olduğu arkeolojik ve kültürel zenginliğin turizme hizmet ettiğini söyledi.
Çevik, Helenistik, Selçuklu, Roma, Bizans ve Osmanlı'dan kalma antik kalıntıların turistlerin ilgisini çektiğini belirtti. Ayrıca, Perge, Side, Ksanthos-Letoon, Elmalı-Karataş, Arykanda, Patara, Myra, Olympos, Phaselis, Rhodiapolis, Hacı Musalar ve diğer ören yerlerinin kentin tarihsel görünümünü ortaya çıkardığını anlattı. Kazı yapılan yerlerin daha fazla turist çektiğinden bahseden Çevik, turistlerin, anlayabileceği kalıntıları görmek ve bilgi sahibi olmak istediğini vurguladı.
"Kültür turisti yüksek nitelikli turisttir"
Kazı çalışmalarıyla tarihe ışık tutan çok önemli mekanların turizme ve bilimsel çalışmalara kazandırıldığını anlatan Çevik, şöyle konuştu:
"Antalya, tarihi, kültürü, antik kalıntıları ve doğasıyla sarmalanmış bir kent. Turistlere, deniz, kum ve güneşin yanında geçmişin izlerini de sunuyor. Tüm turizmcilerin de tarihi ve kültürel kalıntıları broşürlerinde görürsünüz. Kendi işlerini pazarlarken bu zenginlikleri de kullanıyorlar."
Geçen yıl kente gelen yerli ve yabancı yaklaşık 20 milyon turistten 3 milyonunun ören yerlerini ve müzeleri gezdiğini söyleyen Çevik, bu rakamın önemli olduğunu belirtti. Gelen turistin yüzde 20'sinin tarihi mekanlarla buluştuğunu vurgulayan Çevik, bu yıl ise ziyaretçi sayısında önemli ölçüde artış beklediklerini anlattı. "Sürdürülebilir turizmin yolu kültür turizminden, kültür turizmi de arkeoloji ve diğer varlıklardan geçiyor. Kültür turisti yüksek nitelikli turisttir. Çünkü yemeği, içmeyi, gezmeyi, eğlenmeyi, öğrenmeyi ister, beklentileri de harcaması da yüksektir. Geldiği kentte sadece otelinde vakit geçirmez, o kentin tarihi kalıntılarını, geçmişini, coğrafyasını görmek, yerel yemeklerini tatmak, yerel müziklerini dinlemek, danslarına eşlik etmek ister."
"Kültürün gücünü ortaya çıkaran arkeoloji"
Anadolu topraklarının binlerce yıllık kalıntılar barındırdığını hatırlatan Çevik, şunları söyledi: "Anadolu, dünyanın özeti gibi. Anadolu'ya gelen biri, bütün kültürleri paket halinde görebilir. 500 bin yıllık uygarlığın hikayesi var elimizde. Hristiyanlığın doğuş toprakları burası. Bu da inanç turizmine hizmet ediyor. Paulus rotasını yürümek bir Hristiyan için ne kadar önemli? Bir Ortodoks Myra'daki St. Nikolaos Kilisesi'ni ziyaret etmek, hacı olmak için Demre'ye geliyor. Bu nedenle Demre, en fazla turist çeken yer oluyor. Oraya sadece kiliseyi, kaya mezarlıklarını, Myra'yı görmek için gidiyorsunuz. İşte bu kültürün gücü, bunu da ortaya çıkaran arkeoloji."