GeriSeyahat Erzincan’ın taşlara kazınan gizemli öyküleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Erzincan’ın taşlara kazınan gizemli öyküleri

Erzincan’ın taşlara kazınan gizemli öyküleri

Doğu Anadolu’da taş işçiliğinin en ilginç örneklerini barındıran illerden biridir Erzincan. Urartular, Akkoyunlular’dan mirastır bu gelenek. Kervansaraylar, türbeler desenlerle süslenmiştir, mezar taşlarında sembollerle hayat öyküleri anlatılır. Kentin doğusundaki Üzümlü, Çayırlı, Tercan ve Otlukbeli ilçelerinde çıkacağınız bir gezide taşlara kazınan sembollerle dünün dünyasına yolculuk yapabilirsiniz.

Erzincan kent merkezi, tarihsel değerlerini depremler nedeniyle yitirmiş. Kent, depremden sonra dağlar arasındaki ovada çok düzenli bir planla kurulmuş. Merkezin yakınlarındaki Girlevik Şelalesi, en çok bilinen ve ziyaret edilen mekan. Altıntepe’nin Urartu kalıntıları da şehrin tarihi zenginliklerinden.
Urartu kalıntılarından sonra Erzurum yönüne dönüp Fırat’ın kıyısından Tercan’a doğru yol devam eder. Şehri bir baştan bir başa geçen nehrin azgın sularına arkadaki karlı dağlar yansır. Fırat güneşin önünde parıltılar saçarak akar. Yöre insanı, Fırat’la boğuşur zaman zaman. Karşıdan karşıya geçmek gerekir, hayvanlarını alır suya girerek boğulma tehlikesine aldırmadan karşı kıyıya geçer. Fırat yöre hayatını her alanda etkiler. Bazen suya kapılanlar boğulur; türküler maniler yakılır üstüne.
Mercan’a ulaşınca Üçpınar köyündeki kiliseye çıkmak gerekir. Yol çok zahmetlidir ama görmeye değer. Üç metre yüksekliğindeki mezar taşlarının Ermenice, Arapça yazıları desen gibidir.

AŞIĞA BAĞLAMA MÜMİNE İBRİK

Mercan’dan sonra Tercan İlçesi vardır, düzlüğün sonunda... Mamahatun Türbesi ve Kervansarayı bozkırın kıyısındaki ilçenin en büyük zenginliği. Fırat hemen aşağıdadır, Erzurum karayolu önündedir. Öylece bakar kervansaray gelip geçenlere. Sarı kesme taştan yapılan türbe müthiştir. Hemen yanındaki kervansaray en çok ziyeret edilen mekanlardandır. Saltukoğlu Hükümdarı II. İzzettin Saltuk’un hükümdar olan kızı Mamahatun yaptırmıştır. Ahlatlı ustaların elinden çıkmıştır.
/images/100/0x0/55ea33abf018fbb8f8711544

Tercan’dan sonra, Pekeriç üzerinden Başköy’e gittim. Başköy mezarlığı çok bilinen Akkoyunlu-Karakoyunlu mezar taşlarının bulunduğu bir mezarlık. İki koyun başı mezar taşının bulunduğunu söylemişlerdi, ben ancak birini buldum. Diğerini kırmışlar... Şaşırdım kaldım mezar taşlarını görünce: Kimisinde ibrik deseni var, kiminde saz, kavak ağacı motifleri... Her birinin ayrı anlamı varmış. Aşığın taşında saz, savaşçınınkinde at olurmuş. İbrik ise namaz ve niyazı gösterirmiş. Kavak ağacının dallarını sayınca ölen kişinin yaşı çıkıyormuş ortaya. Diğer simgelerle de hayatı anlatılıyormuş.

BU ZENGİNLİĞİ GÖRMEK KAÇ KİŞİYE NASİP OLDU

Başköy’de konuştuğum köylüler, Sarıgüney’den bahsetti. Köye ulaşınca şaşırıp kaldım. Muhteşem taşlar vardı önümde. Yaz sıcağında, karda, yağmurda renkleri değişime uğramış, özel bir ton almıştı. Kuşlar gelip mezar taşlarının üzerine kondu. Arkadaki dağlar daha yeni kara belenmişti. Taşlardaki onlanca figüre bakıp uzun uzun düşündüm. Kaç kişi görmüştü bu zenginliği şimdiye kadar? Köylülere bakalırsa, sadece Erzurum Üniversitesi’nden bir profesör ilgileniyormuş...
Umarım bir gün bir bilim adamı bu mezar taşlarını araştırır, üzerindeki çok değerli motif ve resimlerin anlamanı çözer, yazacağı kitapta bizlere detaylı anlatır.
Turumu tamamlamadan önce, 1473’te Fatih Sultan Mehmet’in Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı yendiği Otlukbeli savaş alanını gezdim. Dünyada tek olduğu söylenen traverten gölüne uğradım. Dönüşte çayırlı ovasını geçerken Pekeriç Kalesi’ne baktım. Pekeriçli şair Cevat Çapan’ın dizeleri düştü dilime. Fırat vadisinin içine girip, karlı dağları seyrederek Erzincan’a döndüm.
False