Ersin KALKAN
Son Güncelleme:
Erikler çiçeklenip, çağla tezgaha çıkınca Sütlüce kıyılarında uykuluk zamanıdır
İstanbul'da uykuluk sezonunun açıldığını biliyor musunuz? Peki, ya uykuluğun ne olduğundan ve uykuluk denilen bahar lezzetinin Haliç'in kuzey kıyılarında yeniden hayat bulduğundan haberiniz var mı? Önce uykuluk hakkında bilgisi olmayanları dikkate alarak tarihe kısa bir yolculuk yaparak başlayalım.
Eskiler çok iyi bilir, erikler çiçeklenip, manav vitrinlerinde çağla bademleri boy gösterince İstanbul'da balık zamanı biter, 'uykuluk' demleri başlarmış. Çünkü Sütlüce'deki İstanbul Mezbahası'nda uykuluk mevsimi tam o sırada başlarmış.
Kuzunun boynundaki yumuşak etten elde edilen uykuluk bir tür sakatat olarak bilinir ama ciğer, kelle, işkembe, paça gibi sakatatlarla birlikte işkembeci tezgahlarında servis edilmezmiş. Kebap ya da köfte gibi mangal ateşinde pişirilmezse bu et parçasının ne kıymeti ne de lezzeti kalırmış. Bundan dolayı da ayrı bir tezgah ve düzenekten geçmesi icap edermiş.
Haliç kirlenince Halıcıoğlu ve Sütlüce'deki namlı lokantalar birbiri peşi sıra kapandı. Bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze kadar direndi. Ardından bu lokantalara taze uykuluk sağlayan, İstanbul'un ilk ve tek mezbahası olan Sütlüce Mezbahası kapandı. Böylece her uykuluk mevsiminde şen şakrak geceler geçiren Sütlüce eski neşesini kaybetti.
30 LOKANTA VAR
Haliç'in eski temizliğine kavuşmasıyla yavaş yavaş bir canlanma başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Sütlüce Mezbahası'nın bulunduğu yeri büyük bir kongre merkezine dönüştürmek için harekete geçti. Biraz ilerde bulunan Rahmi Koç Müzesi, Hasköy Tersanesi'ni tesislerine katarak İstanbul'un en güzel mekanlarından birini ortaya çıkardı. Sahil bandı ağaçlandırıldı, karşıdaki Piyer Loti ve çevresi düzenlendi. Bu hafta içinde açılışı yapılan Minyatür Türkiye Parkı (Miniatürk) de harekete geçti. Ve Haliç'in kuzey kıyıları eskisinden de güzel bir hal aldı. Uykulukçular da uzun yıllar süren uykularından silkinerek geleneği canlandırmak için harekete geçti.
Bugün bölgede irili ufaklı otuza yakın uykuluk lokantası ve seyyar uykuluk tezgahı var. Mevsimi geldiği için özellikle hafta sonları hınca hınç dolu olan bu mekanlar hafta içinde de oldukça hareketli. Kuzu boynundan gırtlakla et arasındaki boşluktan çıkarılan uykuluk önce haşlanıyor, ardından soğuk suya tabi tutularak zarından sıyrılıp mangalın üstüne geliyor. Üzerine biraz reyhan ya da kekik atılıp servis ediliyor. Her kuzudan 5-100 gram kadarcık çıkan uykuluk nadir bulunduğu için esnafın bir kısmı işin üçkağıdına kaçıyor. Bazı seyyarlarda ve lokantalarda uykuluk diye tatlılık, yani inek memesi satılıyor. Arnavut-Balkan kültüründen gelen uykuluğun afrodizyak olduğuna inanılıyor.
Yıllanmış üç lokanta
SADRAZAM MAHMUT'UN YERİ
En eski uykuluk lokantası. Adanalı Mahmut Zevkli'nin yarım asırlık lokantasının serüveni Sütlüce Mezbahası'nın bir ahırında başlamış. Zevkli, gecenin ilerleyen saatlerinde başına bir sadrazam kavuğu geçirip şakalar yapmaya, lokantasını meddah sahnesine çevirmeye başlarmış. Kavuğundan ötürü Mahmut Zevkli'ye Sadrazam lakabı takılmış. Küçük yaşta Sadrazam'ın yanında çıraklığa başlayan, daha sonra şeflik yapan Ilgın Kaya, Mahmut Zevkli öldükten sonra dükkanı devralmış. Sadrazam Mahmut'un mönüsünde 'ev sucuğu' servisi dükkanın geleneği. Etleri Trakya'dan, tereyağı Trabzon'dan, yoğurt ise Bolu'dan geliyor. Tel: 0212 237 21 55
SADRAZAM KEMAL RESTAURANT
Lokanta Kemal Sara'nın babası Hüseyin Bey tarafından 30 yıl önce kurulmuş. Eskiden mezbahanın hemen arkasındaki dükkanları da faaliyetini sürdürüyor. 250 kişilik kışlık, 150 kişilik de yazlık bölümü var. Kemal Sara, insan canlısı bir Tuncelili. Babasının yanında yetişen Kemal Sara da etten çok iyi anlıyor. 24 saat açık olan lokantada 20.30'dan 04.00'e kadar canlı müzik de yapılıyor. Tel: 0212 320 44 41-320 44 43
ÖMÜR RESTAURANT (YUSUF'UN YERİ)
Şimdi 69 yaşında olan Yusuf Gür lokantayı 22 yıl önce kurmuş. Salaş görünümlü, tertemiz bir aile işletmesi. Oğlu Yekta Gür'le birlikte çalışıyor. Kızı Nuray Hanım da işten geldikten sonra ailesine yardım ediyor. Tunceli'den gelip mezbahada çalışmaya başlayan Yusuf Gür emekli olduktan sonra açtığı lokantasını zaman içinde geliştirmiş. Aralarına başka malzeme koyulmasın diye uykulukları tek tek kendisi seçiyor. Tel: 0212 220 49 03
Kuzunun boynundaki yumuşak etten elde edilen uykuluk bir tür sakatat olarak bilinir ama ciğer, kelle, işkembe, paça gibi sakatatlarla birlikte işkembeci tezgahlarında servis edilmezmiş. Kebap ya da köfte gibi mangal ateşinde pişirilmezse bu et parçasının ne kıymeti ne de lezzeti kalırmış. Bundan dolayı da ayrı bir tezgah ve düzenekten geçmesi icap edermiş.
Haliç kirlenince Halıcıoğlu ve Sütlüce'deki namlı lokantalar birbiri peşi sıra kapandı. Bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze kadar direndi. Ardından bu lokantalara taze uykuluk sağlayan, İstanbul'un ilk ve tek mezbahası olan Sütlüce Mezbahası kapandı. Böylece her uykuluk mevsiminde şen şakrak geceler geçiren Sütlüce eski neşesini kaybetti.
30 LOKANTA VAR
Haliç'in eski temizliğine kavuşmasıyla yavaş yavaş bir canlanma başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Sütlüce Mezbahası'nın bulunduğu yeri büyük bir kongre merkezine dönüştürmek için harekete geçti. Biraz ilerde bulunan Rahmi Koç Müzesi, Hasköy Tersanesi'ni tesislerine katarak İstanbul'un en güzel mekanlarından birini ortaya çıkardı. Sahil bandı ağaçlandırıldı, karşıdaki Piyer Loti ve çevresi düzenlendi. Bu hafta içinde açılışı yapılan Minyatür Türkiye Parkı (Miniatürk) de harekete geçti. Ve Haliç'in kuzey kıyıları eskisinden de güzel bir hal aldı. Uykulukçular da uzun yıllar süren uykularından silkinerek geleneği canlandırmak için harekete geçti.
Bugün bölgede irili ufaklı otuza yakın uykuluk lokantası ve seyyar uykuluk tezgahı var. Mevsimi geldiği için özellikle hafta sonları hınca hınç dolu olan bu mekanlar hafta içinde de oldukça hareketli. Kuzu boynundan gırtlakla et arasındaki boşluktan çıkarılan uykuluk önce haşlanıyor, ardından soğuk suya tabi tutularak zarından sıyrılıp mangalın üstüne geliyor. Üzerine biraz reyhan ya da kekik atılıp servis ediliyor. Her kuzudan 5-100 gram kadarcık çıkan uykuluk nadir bulunduğu için esnafın bir kısmı işin üçkağıdına kaçıyor. Bazı seyyarlarda ve lokantalarda uykuluk diye tatlılık, yani inek memesi satılıyor. Arnavut-Balkan kültüründen gelen uykuluğun afrodizyak olduğuna inanılıyor.
Yıllanmış üç lokanta
SADRAZAM MAHMUT'UN YERİ
En eski uykuluk lokantası. Adanalı Mahmut Zevkli'nin yarım asırlık lokantasının serüveni Sütlüce Mezbahası'nın bir ahırında başlamış. Zevkli, gecenin ilerleyen saatlerinde başına bir sadrazam kavuğu geçirip şakalar yapmaya, lokantasını meddah sahnesine çevirmeye başlarmış. Kavuğundan ötürü Mahmut Zevkli'ye Sadrazam lakabı takılmış. Küçük yaşta Sadrazam'ın yanında çıraklığa başlayan, daha sonra şeflik yapan Ilgın Kaya, Mahmut Zevkli öldükten sonra dükkanı devralmış. Sadrazam Mahmut'un mönüsünde 'ev sucuğu' servisi dükkanın geleneği. Etleri Trakya'dan, tereyağı Trabzon'dan, yoğurt ise Bolu'dan geliyor. Tel: 0212 237 21 55
SADRAZAM KEMAL RESTAURANT
Lokanta Kemal Sara'nın babası Hüseyin Bey tarafından 30 yıl önce kurulmuş. Eskiden mezbahanın hemen arkasındaki dükkanları da faaliyetini sürdürüyor. 250 kişilik kışlık, 150 kişilik de yazlık bölümü var. Kemal Sara, insan canlısı bir Tuncelili. Babasının yanında yetişen Kemal Sara da etten çok iyi anlıyor. 24 saat açık olan lokantada 20.30'dan 04.00'e kadar canlı müzik de yapılıyor. Tel: 0212 320 44 41-320 44 43
ÖMÜR RESTAURANT (YUSUF'UN YERİ)
Şimdi 69 yaşında olan Yusuf Gür lokantayı 22 yıl önce kurmuş. Salaş görünümlü, tertemiz bir aile işletmesi. Oğlu Yekta Gür'le birlikte çalışıyor. Kızı Nuray Hanım da işten geldikten sonra ailesine yardım ediyor. Tunceli'den gelip mezbahada çalışmaya başlayan Yusuf Gür emekli olduktan sonra açtığı lokantasını zaman içinde geliştirmiş. Aralarına başka malzeme koyulmasın diye uykulukları tek tek kendisi seçiyor. Tel: 0212 220 49 03