Emre ERDOĞAN
Son Güncelleme:
Eminönü’nde han gezisi
Bu hafta Eminönü’nün önemli altı tarihi hanını geziyoruz. Rehberimiz ‘İstanbul’u Geziyorum Gözlerim Açık’ kitabının yazarı Haldun Hürel. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Sanat Tarihi dersi de veren Hürel, ‘Tarihi hanları hafta içi ve pazar günü ayrı ayrı gezin. Çünkü tarihi doku kalabalık içinde ve kepenkler inikken farklı tatlar veriyor’ diyor. Rotamız Eminönü Meydanı’ndan başlayıp, Çakmakçılar yokuşu sonunda bitecek.
Gezdikten sonra dinlenmek için farklı adreslerde mola vereceğiz. Eminönü’nün unutulmuş bu hanları şu anda bakımsız ve ilgi bekliyor; çoğuna daha sonradan birçok ek yapılmış, bazı yerleri yıkılıp yok olmuş. Buna rağmen hanların içinde gezerken, zamanda bir yolculuğa çıktığını hissediyor insan. Eğer siz de bu haftasonu unuttuğumuz bu mekanları hatırlamak istiyorsanız, fotoğraf makinenizi alıp yola koyulun.
Gezimize Eminönü Meydanı’ndan başlıyoruz. Yeni Cami Caddesi’ne saptığımızda, gitmemiz gereken Çakmakçılar Yokuşu’na doğru yola çıkıyoruz. Çünkü tarihi hanların çoğu bu sokakta bulunuyor. Bu yolun sonunda iş Bankası’nı takip edince Hacı Küçük Sokağa varıyoruz. Bu bölge alışveriş yapabileceğiniz irili ufaklı hanlarla dolu. Kürkçü Han’ın yanından dönüşte uğramak üzere geçip, Çakmakçılar Yokuşu’nun başına geliyoruz. Yolun başına gelip yukarı baktığımızda Sultan 3. Mustafa Camii’ni görüyoruz. Yokuşu yavaş yavaş çıkmaya başlıyoruz. İlk karşılaştığımız tarihi yapı, Büyük Yeni Han.
ÜÇ KATLI BAROK HAN
Haldun Hürel anlatıyor: ‘Büyük Yeni Han almaşık ve eskiliğini olanca görkemiyle hissettiren duvarlarıyla, kemerli büyük kapısıyla, yolun bir tarafını sur gibi kaplar. Büyük bir avlusu bulunan bu eser 18. yüzyılda 3. Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Büyük Yeni Han, az da olsa barok sanatı izlerini taşır. Hanın üç katlı olması, onu benzer yapılardan ayıran en büyük özellik. Dönemin başmimarı Tahir Ağa’nın eseri olduğu tahmin ediliyor. İlk yıllarında devrin bankerleri işlerini görürken, bir ara bu tarihi han, işgal kuvvetlerinin de merkezi oldu. Han en ilginç işlevini Üçüncü Selim zamanında, aynı yılın 11 Nisan’ında yaşamıştır. Ermeni cemaatinin Başpatriklik seçimi nedeniyle, bu han içinde toplantılar yapılmıştır.’
BUGÜN ÇOK AZ DÜKKAN VAR
Büyük Yeni Han’a bugün baktığımızda içinde az sayıda dükkan bulunduğunu görüyoruz. Diğer hanlarda da durum aynı. Genellikle bu mağazalar gümüşçü, havlucu ve eşarpçı. Dükkanların ortak talebi hanların bir an önce restore edilip, güzelleştirilmesi.
Büyük Yeni Han’ın tam karşısında Sümbüllü Han bulunuyor. İçinde tarihi bir çeşme de bulunan Sümbüllü Han’ın birçok bölümü bugünlere ulaşamamış.
Bu tarihi hanı geride bırakıp gezimize devam ediyoruz. Çakmaçılar Yokuşu’nu çıkarken solda Üçüncü Mustafa Camii karşılıyor bizi. 3. Mustafa’nın 1760 yılında yaptırdığı tuğla minareli, almaşık duvarlı, kubbeli, alt katı dükkanlara ayrılmış caminin köşesinde bir de çeşme var. Bu çeşmenin adı yüzünden eskiden cami, Saka Çeşmesi Camii olarak da biliniyor.
KÖSEM SULTAN’IN HANI
Yokuş yukarı gezimize devam ettiğimizde, Büyük Valide Han’a varıyoruz. Diğer hanlara oranla basık bir girişi bulunan bu binanın duvarlarında eskiden kalma şekiller gözümüze çarpıyor. 16. yüzyılda IV. Murat’ın ve Sultan İbrahim’in (Deli İbrahim) annesi, IV. Mehmed’in babaannesi Kösem Sultan, büyük oğlunun ve torununun saltanatında ilk yıllarda naiplik görevini üstlenmiş, Osmanlı tarihinin en güçlü ve en zengin kadınlarından biri.
Kösem Sultan’ın yaptırdığı bu hanın bir efsanesi var. Kösem Sultan’ın gizli hazinesinin bu hanın bir köşesine saklandığı rivayet ediliyor. Tarihi kaynaklara göre 366 adet hücre odası bulunan handa bugün kaç odanın kullanıldığı belli bile değil. Büyük Valide Han’ı eskiden İranlı tacirler kullandığından hanın ortasında, Hasan ve Hüseyin’i anma törenleri de yapılmış. Büyük Valide Han’ın çatısında tarihi bacalar da var.
YAPILIŞ TARİHİ 1883
Büyük Valide Han’ın tam karşısındaki sokakta iki tarihi yapı bulunuyor. Bunlardan ilki Küçük Yeni Han. Bu hanın Çakmakçılar Yokuşu’na bakan taraftaki duvarları yol duygusuna uygun biçimde asimetrik çıkmaları bulunuyor. Bu yapıda yer yer sağır tuğla kemerleri de kullanılmış. Bu yapının tam karşısında Büyük Ticaret Hanı bulunuyor. 19 Yüzyıl dokusu olan bu hanın girişinde öteki yapılarda göremediğimiz bir yapılış tarihi de bulunuyor. Bu yazı hem Arap, hem de Latin rakamlarıyla belirtilmiş. Çakmakçı Han’ın en tepesine vardığımızda gezimizin dönüş kısmına başlıyoruz. Son uğrayacağımız han yünleriyle ünlü, Kürkçü Han.
YÜNLERİYLE ÜNLÜ HAN
Kürkçü Han’a Birlik Han’ın içinden geçiliyor. Buranın en büyük özelliği birçok renkte yün satılması. Diğer hanlar içinde tarihi dokusu en az hissedilen han burası. Kürkçü Han’ın içinde Diyana mağazasına uğruyoruz. Mağazada 100 farklı yün çeşidi var. Yünün kilosu da 10-50 YTL arasında değişiyor. Kürkçü Han’daki mağazalardan yün, masa örtüsü gibi ürünler satın alabilirsiniz.
HALİÇ’E KARŞI MOLA
Kürkçü Han’dan yürüyerek Eminönü Meydanı’na çıktığımızda, Hamdi Restoran’da mola verip gezimizi bitiriyoruz. Urfa Bilecikli Hamdi Arpacı tarafından 1970’te kurulan Hamdi Restoran, İstanbul’un en tanınmış lokantalarından biri. Buraya haftanın yedi günü saat 11.00-24.00 arası gidebilirsiniz. Yaz aylarında terası çok güzel. Lokantayı bugün de Hamdi Bey ve oğlu Şevket Arpacı işletiyor. 400 kişilik mekanın önerileri arasında fındık lahmacun, içli köfte ve fıstıklı kebap başta geliyor. Kişi başı fiyatlar 20-40 YTL arasında değişiyor.
Gezimize Eminönü Meydanı’ndan başlıyoruz. Yeni Cami Caddesi’ne saptığımızda, gitmemiz gereken Çakmakçılar Yokuşu’na doğru yola çıkıyoruz. Çünkü tarihi hanların çoğu bu sokakta bulunuyor. Bu yolun sonunda iş Bankası’nı takip edince Hacı Küçük Sokağa varıyoruz. Bu bölge alışveriş yapabileceğiniz irili ufaklı hanlarla dolu. Kürkçü Han’ın yanından dönüşte uğramak üzere geçip, Çakmakçılar Yokuşu’nun başına geliyoruz. Yolun başına gelip yukarı baktığımızda Sultan 3. Mustafa Camii’ni görüyoruz. Yokuşu yavaş yavaş çıkmaya başlıyoruz. İlk karşılaştığımız tarihi yapı, Büyük Yeni Han.
ÜÇ KATLI BAROK HAN
Haldun Hürel anlatıyor: ‘Büyük Yeni Han almaşık ve eskiliğini olanca görkemiyle hissettiren duvarlarıyla, kemerli büyük kapısıyla, yolun bir tarafını sur gibi kaplar. Büyük bir avlusu bulunan bu eser 18. yüzyılda 3. Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Büyük Yeni Han, az da olsa barok sanatı izlerini taşır. Hanın üç katlı olması, onu benzer yapılardan ayıran en büyük özellik. Dönemin başmimarı Tahir Ağa’nın eseri olduğu tahmin ediliyor. İlk yıllarında devrin bankerleri işlerini görürken, bir ara bu tarihi han, işgal kuvvetlerinin de merkezi oldu. Han en ilginç işlevini Üçüncü Selim zamanında, aynı yılın 11 Nisan’ında yaşamıştır. Ermeni cemaatinin Başpatriklik seçimi nedeniyle, bu han içinde toplantılar yapılmıştır.’
BUGÜN ÇOK AZ DÜKKAN VAR
Büyük Yeni Han’a bugün baktığımızda içinde az sayıda dükkan bulunduğunu görüyoruz. Diğer hanlarda da durum aynı. Genellikle bu mağazalar gümüşçü, havlucu ve eşarpçı. Dükkanların ortak talebi hanların bir an önce restore edilip, güzelleştirilmesi.
Büyük Yeni Han’ın tam karşısında Sümbüllü Han bulunuyor. İçinde tarihi bir çeşme de bulunan Sümbüllü Han’ın birçok bölümü bugünlere ulaşamamış.
Bu tarihi hanı geride bırakıp gezimize devam ediyoruz. Çakmaçılar Yokuşu’nu çıkarken solda Üçüncü Mustafa Camii karşılıyor bizi. 3. Mustafa’nın 1760 yılında yaptırdığı tuğla minareli, almaşık duvarlı, kubbeli, alt katı dükkanlara ayrılmış caminin köşesinde bir de çeşme var. Bu çeşmenin adı yüzünden eskiden cami, Saka Çeşmesi Camii olarak da biliniyor.
KÖSEM SULTAN’IN HANI
Yokuş yukarı gezimize devam ettiğimizde, Büyük Valide Han’a varıyoruz. Diğer hanlara oranla basık bir girişi bulunan bu binanın duvarlarında eskiden kalma şekiller gözümüze çarpıyor. 16. yüzyılda IV. Murat’ın ve Sultan İbrahim’in (Deli İbrahim) annesi, IV. Mehmed’in babaannesi Kösem Sultan, büyük oğlunun ve torununun saltanatında ilk yıllarda naiplik görevini üstlenmiş, Osmanlı tarihinin en güçlü ve en zengin kadınlarından biri.
Kösem Sultan’ın yaptırdığı bu hanın bir efsanesi var. Kösem Sultan’ın gizli hazinesinin bu hanın bir köşesine saklandığı rivayet ediliyor. Tarihi kaynaklara göre 366 adet hücre odası bulunan handa bugün kaç odanın kullanıldığı belli bile değil. Büyük Valide Han’ı eskiden İranlı tacirler kullandığından hanın ortasında, Hasan ve Hüseyin’i anma törenleri de yapılmış. Büyük Valide Han’ın çatısında tarihi bacalar da var.
YAPILIŞ TARİHİ 1883
Büyük Valide Han’ın tam karşısındaki sokakta iki tarihi yapı bulunuyor. Bunlardan ilki Küçük Yeni Han. Bu hanın Çakmakçılar Yokuşu’na bakan taraftaki duvarları yol duygusuna uygun biçimde asimetrik çıkmaları bulunuyor. Bu yapıda yer yer sağır tuğla kemerleri de kullanılmış. Bu yapının tam karşısında Büyük Ticaret Hanı bulunuyor. 19 Yüzyıl dokusu olan bu hanın girişinde öteki yapılarda göremediğimiz bir yapılış tarihi de bulunuyor. Bu yazı hem Arap, hem de Latin rakamlarıyla belirtilmiş. Çakmakçı Han’ın en tepesine vardığımızda gezimizin dönüş kısmına başlıyoruz. Son uğrayacağımız han yünleriyle ünlü, Kürkçü Han.
YÜNLERİYLE ÜNLÜ HAN
Kürkçü Han’a Birlik Han’ın içinden geçiliyor. Buranın en büyük özelliği birçok renkte yün satılması. Diğer hanlar içinde tarihi dokusu en az hissedilen han burası. Kürkçü Han’ın içinde Diyana mağazasına uğruyoruz. Mağazada 100 farklı yün çeşidi var. Yünün kilosu da 10-50 YTL arasında değişiyor. Kürkçü Han’daki mağazalardan yün, masa örtüsü gibi ürünler satın alabilirsiniz.
HALİÇ’E KARŞI MOLA
Kürkçü Han’dan yürüyerek Eminönü Meydanı’na çıktığımızda, Hamdi Restoran’da mola verip gezimizi bitiriyoruz. Urfa Bilecikli Hamdi Arpacı tarafından 1970’te kurulan Hamdi Restoran, İstanbul’un en tanınmış lokantalarından biri. Buraya haftanın yedi günü saat 11.00-24.00 arası gidebilirsiniz. Yaz aylarında terası çok güzel. Lokantayı bugün de Hamdi Bey ve oğlu Şevket Arpacı işletiyor. 400 kişilik mekanın önerileri arasında fındık lahmacun, içli köfte ve fıstıklı kebap başta geliyor. Kişi başı fiyatlar 20-40 YTL arasında değişiyor.