GeriSeyahat Dört yöne açılan lotus çiçeği
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dört yöne açılan lotus çiçeği

Dört yöne açılan lotus çiçeği

Doruklarında konik Oğuz çadırları bulunan kümbetleri, camileri ve hamamlarıyla Türk İslam mimari sentezinin başkentidir Erzurum.

Tarihe, mimariye meraklı gezginlere anlatacak pek çok öyküsü, sunacak pek çok lezzeti var.
Doğu ile batıyı kesiştiren bir kent... İki bin metre yükseklik, Palandöken’deyiz. Erzurum çarşı pazar leylim ley aman.. Sarı gelin! Konik çadırlar.. Oğuz obaları da çıkmış kale burcuna, leylim ley. Konik üçgenlerle, oba çadırlarıyla doruğa yükselen sentezin tipik mimari örneğini Yakutiye adı ile bilinen yapıtı, bir keşif masasına sereceğiz. Erzurum ruhunu göstereceğiz gezginlere.
Yola çıktık, uçakla Ankara’dan 70, İstanbul’dan 90 dakika. Günübirlik de olabilir...

DOĞUYA GEÇİT TEBRİZ KAPISI

Kuyumculukla ünlü kara kehribar (Oltu) taşı denilen Erzurum anısı ziynetlerin sergilendiği Taş Mağazalar yol verecek. Dilerseniz havalimanı otobüsünün vardığı tren garı nirengi noktası olsun. Oradan 200 metre kent merkezine yürüdük. Burası Gürcü Kapısı. Doğu yönü aldık. İki yakada mücevher hazineleri, Taş Mağazalar’ın sonuna vardık.
Burası doğuya açık Tebriz Kapısı’dır. Hemen sağda Çifte Minareler, Ulu Cami, arkada Üç Kümbetler ve Cumhuriyet Caddesi’ne sırla sıralanan seçkin mimari örnekleri.
Çifte Minareler kompleksini gezdik, yeterli ansiklopedik bilgi var elimizde. Bu yapı Ulu Cami ile sınırdaştır ve sokağın öteki ucu Oğuz çadırlarını yansıtan Üç Kümbetler’e verir yolu.
Şöyle ki, Taş Mağazaları birkaç yüz metre yüksek ve kuzey yakada seyreden kozmik Erzurum Kalesi yolumuzun üstünde. Ulu Cami.. İçini gezdik ve karşı aralıktan kaleye 100 metre yürüdük.

KALENİN SAVAŞ YORGUNU TOPLARI

Kale kapısına vardık. Dörtgen yapı üstüne kesme taş konik bir çadır kondurulmuş yine. Kule orada. Erzurum buradan dört bir yana, dört mevsim açılan bir lotus çiçeği gibi durur.
Kale içinde arkaik evrelere varan buluntular ve 200 yıl önceki Osmanlı-Rus Savaşları’nın bıraktığı yaralar öne çıkar. Savaş yorgunu topları da orada görürüz.
Tanpınar, Asım Bezirci, Fethi Naci ve Palandöken Spor Kulübü lisanslı (1953-55) atleti Tekin Sönmez’den yaklaşık 150 yıl önce, Puşkin kaleye çıkıp günaydın dedi, Erzurum’a. Kenti ortalayan Cumhuriyet Caddesi’nde bir kümbet daha ve Caferiye Camii. İleride Lala Paşa Camii sağda. Geniş alanda bir başyapıt, Yakutiye kompleksi. Bu muhteşem ikili ve yolun karşısında, Erzurum Kongresi’nin yapıldığı tarihi yapı var.
Diğer eserleri görmek için Yakutiye karşısına caddeyi dosdoğru geçip 20 metre yürüdük. Üç kuşakla bize varan ‘Çorbacı’ orada. Gezginlere öneri!
Erzurum’a gittik, cağ kebap bizi, dize getirdi demeyin! Mercimek, yayla, paça ve işkembe çorbaları, İspirli kuru fasulye, pilav var, bir de kekik. Üç kişiyiz. Limonlu mercimek çorbası, iri badem fasulyeler ve pilav içimizi ateşledi.
Kent otobüsüyle dönerken, uçakta da; Yakutiye’nin konik üçgenleri, doruktaki çadırı konusu dilimizden düşmedi. Bu yapı, bu yapıt o günlerde bilinen tüm mimarlık biliminin ölümsüz bir sentezidir.
Bir de ‘ihram’a bürünmüş genç kız, bu da Erzurum ruhu demektir.

Mimarlık biliminin ölümsüz sentezi

Yakutiye kompleksi ayrıcalıklı ilgiye değer. Ayrı ayrı mimari üslup örneklerinden seçilerek, bir kaynaştırma anıtı olarak oraya kondurulmuş.
Doğu yöne açık arka yüzde konik kümbet, yapıya gömülmüş ve kümbetin içi, kompleksin iç altarı konumuna gelmiş. Sola, güneye dönüp silme taş duvarla, köşede bir kule daha görüyoruz.
Bu kulenin yüzeyinde kabartma motifler, tipik Arabi/Farsi yaklaşımda bir mimari estetiği.
Cepheden bakınca en az üç ayrı görsel değerle anıtlaştığını sezdiriyor giriş. Seziyoruz çünkü sağ köşe, yapının erk merkezini simgelerken ağırlık oluyor ve karşı köşede konik çadır erk olarak düşük bir kule. Sentez olsa bile bu ikili, çağına göreceli iki kültür algısının karşılaşmasıdır.
Üçüncüsü, tonozlu giriş kapısı Roma sütunu havası veriyor. Dikdörtgen yükseliş, ortada içe dönük konik görsellikte minber kapı. Bu, bir altar gibi bezenmiş. Yanlarda kûfi yazıtlar izlenimi veren taç gibi taş işlemeler. Burada ayrı bir çağ algısı var; tarihöncesi paganik insan/kuvvet ve doğa, kabartma aslanlı motifli figürler koruyucu, güvenlik olarak kapı yanlarındadır.
Biraz gerilere çekilip kubbeyi dışarıdan izleyelim. Yine dörtgen üzerine kurulmuş hem akustik tınılara ayarlanmış, hem ışık düzeneği ile tam üst göbekte yerini almış mini bir piramit var.
Şimdi, kompleksi çepeçevre dolanarak ne tür bir eser karşısında bulunduğumuzu ve Erzurum ruhu denilen olguyu gözden geçirelim. Köşeli üçgenler, doruklarda konik çadır kümbet.. Oğuz-Türk İslam mimari sentezi bir başyapıt.

False