Doğu’nun Batı’sı, Batı’nın Doğu’su
Ezber bozan bir deneyime hazır olun. Doğabilimciler ve gezginleri hayrete düşüren Ardahan’ın Posof ilçesinde kurtlar, ayılar, yabani tavşanlar bölge halkıyla birlikte huzur içinde yaşıyor. Ender canlı türlerine de ev sahipliği yapan Posof’un yaylaları, elmaları, balı, insanları ve kültürüyle bir kere tanışınca geri dönmek istemeyeceksiniz.
Dünyada birçok coğrafyada araştırma yapmış ve zaman geçirmiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Ardahan’ın Posof ilçesi yolu düşenin hem aklında hem kalbinde kalacak yerlerden biridir. Posof’a ilk kez, ‘bıldırcın kılavuzu’ adında, o yıla kadar ülkemizde ürediğine dair kanıt olmayan bir kuşun araştırmasını yapmak için 2005’te gittim. Bu tür, üreme ötüşünü gece 23.00-3.00 arasında yapıyor. Yani kuşu bulmak istiyorsanız, araştırmayı gece yarısı yapmanız gerekiyor. Posof’a varır varmaz, akşam direkt araziye çıktık. Tilki yavruları kepçe kulaklarıyla ayaklarımızın dibine kadar geldi. Şaşırıp kaldım. Zira tilki ve diğer yaban hayvanlarının insana bu şekilde yaklaşması, sıklıkla rastlanacak bir durum değil. O anda zihnimde canlanan cümle bugün hâlâ hatırımdadır: “Bu Posof’ta belli ki var bir hikmet!”
DOĞAYLA BARIŞIK BİR HALK
Dediğim de çıktı; tiki sadece bir başlangıçtı. Kafkasya’nın biyoçeşitlilik açısından 36 sıcak (tehlike altında) noktasından biri olan Posof, bölgedeki canlı türlerinin yarısından fazlasına ev sahipliği yapıyor.
Ama sadece biyolojik açıdan zengin değil, aynı zamanda bu zenginliğin kültürle harmanlandığı bir yer Posof. Kuzey Avrupa’da yol kenarlarında insandan kaçmayan geyikleri, karacaları bilirsiniz...
İşte Posof, ülkemizde bunu deneyimleyebileceğimiz ender yerlerden biri. İlçe halkı asırlardır doğayla o kadar güzel bir ilişki kurmuş ki...
Burada çalıştığım yıllar boyunca hiç avcıyla karşılaşmadım. İlçenin hemen dışında asfaltta yürüyen bir kurt veya ayı görebiliyorsunuz; Arsiyan eteklerinde onlarca yabantavşanı 5-10 metre yanınızdan geçiyor sakin sakin... İlçenin bu özelliklerini ilk keşfeden ben değilim elbette. Tüm ilçe ‘Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’ statüsünde ve koruma altında. Bu statüye sahip olmasını sağlayan tek başına kurtlar, ayılar da değil. Başrol oyuncumuz ‘dağhorozu’; diğer adıyla ‘huş tavuğu’. Doğu Karadeniz’de ‘bu dağların uşağı’ da derler kendisine. Özellikle ender bulunan canlı türlerini görmek isteyenlerin gözdesi bu kuş.
Dünyada sadece Kafkas coğrafyasında, Doğu Anadolu’nun kuzeyinde ve Doğu Karadeniz’de, huş ağaçlarının ve ormangüllerinin çevresinde görülüyor. ‘Dağhorozu’ denmesinin sebebi sıklıkla 2 bin metre üzerinde yoğun orman örtüsünün bulunduğu yerlerde yaşaması. ‘Bu dağların uşağı’ adını da bu coğrafyaya ve kültüre ayak uydurduğu; zor ve inatçı karaktere sahip olduğu için almış. Onu görmek tam bir macera, zamanınız kısıtlı: Ya gündoğumunu takip eden bir saat ya da günbatımının bir saat öncesinde ortaya çıkıyor.
Aslında Posof’un tamamı bir macera. İlk geldiğimde hemen herkes Rus Yolu’nu mutlaka görmemi söylüyordu. Rusların Posof’tan Şavşat’a yani Doğu Karadeniz’e geçmek için açtıkları yol, Arsiyan Dağı eteklerinden geçiyor. Dünyanın en zor coğrafyalarından biri. Vadiler, tepeler ve dağlar. Ama açmışlar! Günümüzde bile Şavşat’a diğer giriş opsiyonu, Ardahan üzerinden yolu uzatıp geçmek. Rus Yolu’nun girişinde Arsiyan Dağı tüm heybetiyle duruyor, etrafta da o güzel yaylalar.
GİRİŞ DE ZOR ÇIKIŞ DA
Posof’ta yaylacılık kültürü her geçen gün azalsa bile hâlâ sürüyor. Yaylacılar sadece insanlar da değil üstelik. Nisan-mayıs aylarında dağ horozu, kurt ve ayı gibi canlılar erken ilkbaharın tadını çıkarıyor ve yavrularını büyütüyor buralarda. Haziranda karlar eriyip yollar geçişe imkan verince aynı yaylalar bu sefer de insanlar tarafından şenlendiriliyor.
Doğayla insanlar arasında sanki bir anlaşma var Posof’ta... Posof’ta başka ne var derseniz; balından bahsetmek gerek. Buralı birçok arkadaşım bu konuyu son derece ciddiye alıyor. Tadına baktığınızda ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız. Bir de içi de dışı da kırmızı, tescilli bir elması var ki görmeye ve tatmaya değer. Gürcistan’la aramızdaki Türkgözü Sınır Kapısı’na da ev sahipliği yapan Posof için hem kültürel hem de ekonomik açıdan iki ülke arasındaki ilişkiler büyük önem taşıyor.
Doğabilimcilerin ve gezginlerin ezberlerini bozan, ender canlı türlerine de ev sahipliği yapan Posof için yerel halk “Buraya giriş zordur ama çıkış da” diyor. Gerçekten de Posof’a bir kez gittiğinizde bir daha geri dönmek istemeyeceksiniz buna garanti veririm...