'Dağların oğlu' yaban hayatın fotokapanı gibi
Erzurum'un İspir ilçesinin kırsal Yedigöl Mahallesin'de oturan ve yörede 'Dağların oğlu' olarak tanınan Bülent Erkan (40), yıllardır yaban hayatını gözlemliyor. Dağlarda gezen Erkan, karşılaştığı bozayı, vaşak, kartal, şahin, kurt, tilki ve yaban keçisi gibi hayvanları görüntülüyor.
Köyünde çiftçilik yapan ve aynı zamanda dağcılık sporu ile uğraşan Bülent Erkan, yıllardır dağlarda gezerek doğadaki canlıların yaşamını inceliyor. Yılın yarısını dağlarda geçiren Erkan, bugüne kadar ayı, yaban keçisi, ur kekliği, kartal, şahin, kurt, tilki, domuz, balık ve nadir bulunan kelebekler gibi çok sayıda canlının fotoğraf ve görüntüsünü çekti. Doğa manzarasını ve yaban hayatına ilgisinin küçük yaşlardan başladığını anlatan Erkan'ın hayali ileride belgesel çekmek. Doğada kendi yöntemleri ile gizlenerek kamerasıyla yaban hayatı kare kare görüntüleyen Erkan, çok iyi saklandığı için vahşi hayvanları bile yakından gördüğünü, ancak hiç korkmadığını bildirdi. Hayatının büyük bir bölümünü evi olarak gördüğü dağlarda geçiren Erkan, 14 Mayıs 2013 günü, bir boz ayının yavrusunu kurtlara vermemek için nasıl mücadele ettiğini ise hiç unutamadığını belirtti.
BELGESEL FİLMİ BİRİNCİ OLDU
Özellikle Kaçkar dağlarını avucunun içi gibi bilen Bülent Erkan, bölgedeki canlıları korumasıyla da biliniyor. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen Kar Film Festivali'nde 'Dağların oğlu' adlı 17 dakikalık belgeselde Bülent Erkan'ın hayatını ve canlıları korunmasını anlatan belgesel filmi birinci oldu. Aylarca dağda yalnız kaldığını ve doğada bulduğu mantar ve çeşitli otlarla karının doyuran Erkan, "Köyüm doğayla iç içe. Bu yüzden doğaya çok ilgiliyim. Özellikle yabani hayvanların davranışlarını inceliyorum. Ayılara 10 metre kadar yaklaştım. Hiçbiri bana zarar vermedi.
Ayı, insanlara zarar vermiyor. En basitinden bir yılanın kuyruğuna basarsan dönüp seni ısırır. Ayılara zarar vermezseniz, onları gördüğünüzde tepki göstermezseniz size zarar vermez. Ben ayıların görüntüsünü çekerken paniklesem o da korkup bana saldırabilirdi. Dağlardan hiç korkmuyorum. Dünyadaki en tehlikeli şey eğitimsiz insandır. Özellikle Kaçkar Dağları'nı karış karış biliyorum. Çektiğim görüntüleri ileride belgesel için kullanacağım. Ayrıca doğayla ilgili kitap yazacağım. Şu anda maddi gücüm olmadığı için bunları yapamıyorum. Dağcılık sporu ile uğraşıp, maraton koşuyorum. Tek başımda dağlarda yaşadığım için 'dağların oğlu' diye hitap ediyorlar. Doğada gezdiğim için kimse bana kız vermedi. Hatta deli diyenler bile oldu. Doğa o kadar güzel ki özellikle doğadaki canlıları fotoğraf makinesi ve fotokapanla tespit etmeye çalışıyorum" diye konuştu.
AYILARA 5 METRE KADAR YAKLAŞTI
Doğada yaşayan canlıların ne kadar güzel olduğunu bunu katletmek isteyenlere anlattığını sözlerine ekleyen Bülent Erkan, kaçak avcılık yapanlara karşı büyük bir mücadele verdiğini belirtti. Doğadaki canlıların yok olmasıyla geleceğimizin de yok olacağını ifade eden Erkan şunları söyledi:
"Doğada yaban hayatı gözlemlediğim zaman Doğu Karadeniz ve Erzurum bölgesinde birçok yabani hayvan gördüm. Ama benim ilgimi çeken boz ayılar. Boz ayıları bin TL'ye bir tüfek alan kişi gidip yaralıyor. Yaralı ayı da başka birini gördüğü zaman ona saldırıyor veya acı çekerek bir yerde ölüyor. Bu da eko düzene çok büyük zarar veriyor. Ayılar insanlara kolaylıkla saldırmaz. Ben yaklaşık binin üzerinde ayı gördüm. Ayıya yaklaştım selam bile verdim. 30-40 metreden. 10 metreye kadar ayının yanına yaklaştım. Beni görünce kaçtı. Burada anladım ki ayı değil, eğitimsiz insan canavar. Unutamadığım olaylardan anne ayı, aç kurt sürüsüne yavrusunu vermemek için saatlerce verdiği mücadele idi. Yaklaşık 3 saat sonra büyük bir mücadelede yavruyu avladılar. Kurtlar baskın geldi. Güç kimde ise doğada o kazanıyor. Ben hiçbir önlem almıyorum. Sadece yanımda Türk bayrağı var. Bir de bıçağım. Doğada vahşi hayvanlarla birçok kez karşı karşıya kaldım. Kurtlar çadırımın başında uludular. Doğada olan ne kadar yırtıcı hayvan varsa çoğunu gördüm. Hayalimde Erzurum bölgesindeki canlıların yok olmadan onları belgelemek. Nesli tükenip gitmeden onları belgelemek. Bir zamanlar diyoruz ya dinozorlar yaşamış. Gelecekteki insanlar da bu coğrafyada bu canlılar yaşamış dedikleri zaman bu canlıların belgesi resmi olması lazım. O güzellikleri bir sürü doğasever insanlarla paylaşmak. Evlenirsem dağdan inerim. Ya da dağa çıkan bir kız bulmak gerek."