Çin Kulesi’ndeki Noel masalı
Bulutların üstünde koşuşturan, geyikli kızağını çocuklar için hediyelerle dolduran Noel Baba, soluklanmak için yeryüzüne inseydi herhalde Münih'teki 'İngiliz Bahçeleri'ni seçerdi. 23 Aralık'a kadar kenti renklendiren 10 Noel pazarından en güzeli, en masalsı olanı hiç kuşkusuz bu parkta Çin Kulesi'nin dibine kurulanı.
Çam dallarıyla süslü ahşap giriş kapısından geçtiğimde saat 12.00’ye geliyordu. Pazar yeni açılmıştı ve tezgâhların önemli kısmı kapalıydı. Gece boyunca öylesine kar yağmıştı ki yer gök bembeyaz kesilmişti. Girişteki karla kaplı Weihnachtsmarkt (Noel Pazarı) yazısı zor okunuyordu. 25 metre yüksekliğindeki tarihi Budist pagodası, kar kaplı çatılarıyla çevredeki çam ağaçlarına benzemişti. Avrupa’nın en büyük parklarından, üç kilometrekarelik ‘İngiliz Bahçeleri’nin kıyısında, adeta bir masal dünyasındaydım. Kulaklarıma çarpan kar tanelerinden ve girişteki laternada çalan Noel şarkılarından başka ses yoktu...
3 MİLYON TURİST
Aralık ayının ikinci haftasında, soğuk bir cumartesi günüydü. Güney Almanya’nın en güzel Noel pazarlarını göreceğim turun ilk durağındaydım. Önceki akşam kent keşfime Marienplatz’dan başlamıştım. 14’üncü yüzyıldan bu yana kurulan pazardaki 150 civarında tezgâhı gezmiş, porselen, ahşap elişlerini incelemiş, kurabiyeleri tatmıştım. Sıcak şarabımı yudumlayarak tarihi belediye binasının balkonunda her gece Noel şarkıları söyleyen koroyu dinlerken, çevremdeki Amerikalı turist yoğunluğunu fark etmiştim. Her yıl 3 milyon kişi geliyordu Münih’e bu pazarları görmek için...
Sonra, Marienplatz’e yürüyüş mesafesindeki diğer Noel pazarlarına uğramıştım. Sternenplatz’da üstünde pervane dönen dev Noel piramidi, tarihi Bavyera Hükümet Konağı’nda kurulan Noel köyünde satıcıların giysileri, Sedlinger’de ise birbirinden güzel müzikler çalan laternacıya takılıp kalmıştım.
İLLÜZYONA TESLİM OLDUM
Fakat Çin Kulesi olarak anılan tarihi Budist pagodasının dibindeki Chinesischer Turm Weihnachtsmarkt bunlardan çok farklıydı. Yaz aylarında bira bahçesine dönüşen hepi topu 200 metre çapındaki alana 50’ye yakın ahşap kulübe çember oluşturacak şekilde yerleştirilmiş, ortasına geleneksel lezzetleri sunan açık mutfaklar, ahşap masalar sıralanmıştı. Çevresindeki park dış dünyayla bağlantıyı kesiyor, zaman ve mekân duygusunu neredeyse tamamen ortadan kaldırıp kapıdan gireni düşler âlemine sürüklüyordu. İllüzyonu güçlendirenlerden biri de tezgâhlardaki elişi ürünler, masal kahramanlarıydı.
Bir fincan sıcak şarapla ısınmak için geçmişte Rainer Maria Rilke, Thomas Mann gibi yazarların uğradığı Çin Kulesi’ndeki kafeye çıktım. Ormanı, aşağıdaki pazarı seyrettim. Sonra pazarı gezmeye başladım...
Girişteki Bay Wittmann, Çek sınırındaki Ore Dağları’nın köylerinde yapılan tahta elişi biblolar, heykelcikler satıyordu. Piposundan duman çıkan köylüler, üzümlü bardaklarıyla şarapçılar, askerler, çocuklar tiyatro sahneleri oluşturacak şekilde gruplar halinde yerleştirilmişti tezgâha. Yukarıdan misinalara bağlanmış, ağaç yongasından kıvrılarak yapılmış katlı yıldızlar, aydedeye oturmuş melekler sarkıyordu. Bay Wittmann’la sohbete başladığımızda, yıl boyu karavanıyla Avrupa’yı gezdiğini, bir yandan ahşap işler yaptığını, sonra hepsini burada sattığını anlattı. “Türkiye’ye de birkaç kez geldim, tüm sahillerini gezdim” dedi.
ŞAŞIRTAN HAYAL GÜCÜ
Karşıdaki tezgâhta Anna Meyer, Hobbit, Yüzüklerin Efendisi gibi eserlerin gerçeküstü kahramanlarını, orman cinlerini, perileri canlandırmış, rengârenk bir tezgâh hazırlamıştı. Hayal dünyasına, becerisine hayran kalmamak elde değildi. Mantarın üstündeki periyle selamlaşan salyangozu görünce, dayanamayıp aldım. (www.maerchenhafte-gestalten.de).
Bayan Goller, parmağa geçirilen kuklalar satıyordu sadece. Sevimli bir kulübedeki marangoz animatör çocuklara ahşaptan biblolar, oyuncaklar yapmayı öğretiyordu. Komşusu masalcı nineydi, çocuklara masallar okuyordu. Cebimdeki bozuklukları laternacının bardağına boşaltınca bana birbirinden güzel şarkılar çaldı. Bay Höllenreiner’den aldığım çikolata kaplı badem kurabiyesinin tadını çıkararak yerken, mumcu, balcı, oyacı, bez bebekçiyi gezdim, Bay Weis’in ahşap ve telden meleklerini, Bay Schuster’in keçe ayakkabılarını uzun süre ilgiyle inceledim...
Ne tuhaf, ucuz Çin işi hediyelikler Türkiye’nin tüm pazarlarını ele geçirmişken Münih’te sadece yerel elişleri satılıyordu. Biz, Konya’daki Mevlana biblosu pazarını bile kaptırmışken burada Almanlar, sabırla, zekâyla, düş gücüyle geleneksel sanatlarını yaşatıyordu. Alman tarçınlı kurabiye satıcılarının 700 yıl önce Avrupa’da ilk kez başlattığı Noel pazarı geleneği AVM’lere yenilmemişti.
Saatler uçarcasına geçmiş, akşam karanlığı çökmüş, ışıklarla farklı bir çehreye bürünmüştü pazar yeri. Diğerleri gibi 21.00 yerine, yarım saat önce kapanıyordu bu küçük pazar. 23 Aralık’a kadar açık kalacaktı. Kapıdan çıkarken böylesine güzel Noel pazarına bir kez daha rastlayamayacağıma emindim. Turun geri kalanında Dresden, Rothenburg, Augsburg ve Nürnberg’in pazarlarına uğradım. Ve tahminimde haklı çıktım.
BİLGİ ALABİLECEĞİNİZ WEB SİTELERİ
- Çin Kulesi Noel Pazarı: www.weihnachtsmarkt-chinaturm.de
- Almanya’nın Noel Pazarları: www.christmasmarketsgermany.com
- Münih Turizm Ofisi: www.muenchen.de
- Alman Turizm Ofisi: www.germany.travel