Cennette 10 gün

Adaya ayak bastığım andan itibaren kendimi başka bir dünyadaymışım gibi hissettim. Macera havaalanından otele gitmek üzere bindiğim 10 kişilik deniz uçağında başladı. Havalanır havalanmaz daha önce benzerine rastlamadığım muhteşem bir manzara belirdi gözlerimin önünde. Masmavi bir okyanus, mavinin tonlarıyla çevrili yemyeşil adacıklar, altın sarısı kumsallar... Daha o an koca okyanusun derinliklerinde kayboldum.
Doğal güzelliği, suyun berraklığı, kumu, dalış turizmi, mistik havasıyla dünyanın en popüler tatil cenneti Maldivler. Bunu, broşürlerden bilsem de ayaklarımı yerden kesecek kadar mükemmel bir manzarayla karşılaşmayı beklemiyordum. Deniz uçağından indikten sonra beni almaya gelen tekneye bindiğimde karşımda duran manzaranın gerçekliğine hâlâ inanamıyordum. Onlarca ülke gezmiştim, bu kadar etkileyici görüntülerle karşılaşmamıştım. “Cennet” sözcüğü tam yerini buluyordu burada...
Tekneden indikten sonra su üstündeki bungalovlara beyaz bir araçla ulaştım, sanki koca adada birkaç çalışan ve benden başka kimse yoktu. Tatilimin sonuna kadar, bembeyaz kumsal, masmavi okyanus, dallarında hamakların sallandığı palmiye ağaçları ve ben vardık.

DERİNLERDE DANS

Dalgıç sertifikam yanımdaydı. İlk dalışımı adadaki ikinci günümde yaptım. Okyanusun derinlikleri adeta özenle hazırlanmış bir akvaryumu andırıyordu. Köpek balıkları ve deniz kaplumbağaları eşlik etti yolculuğuma. Adını bilmediğim binlerce balıkla yüzdüm okyanusun derinliklerinde... Bu adada yaşadığım en büyük hazlardan biriydi.
Her akşam elimde bir kadeh kokteyleyle oturup gün batımını seyrettim. Sanki her tattığım yemek, her içtiğim içecek kutsanmışcasına farklı bir haz verdi.
Maldivler’de güneş çok hızlı batıyor... Günboyu ışıldayan güneş, zaman geldiğinde bir anda gözlerden uzaklaşıyor; önce portakal rengine dönüşüyor, daha sonra ufku pembe toz bulutu kaplıyor. Ardından gökyüzü kızıla boyanıyor.

Doğanın sessizliğinde oturup aylardır yarım bıraktığım kitaplarımı okudum. Ayrı, çok ayrı bir tat verdi bana. Bu muhteşem doğanın sessizliğini, bazen büyük balıktan kaçan küçük balıkların su yüzüne sıçrayarak yarattıkları su sesi, bazen de av peşindeki martıların gürültüsü bozdu. Bu sessizlikte dünyanın geri kalanı çok ama çok uzakta kalmıştı.

HALKI MİSAFİRPERVER

Maldivler’deki tesislerde dünyanın dört bir yanından gelenler çalışıyor. Eğitimli ve Müslüman Maldivlilerin İngilizcesi çok iyi. Başlangıçta çekingen davransalar da misafirperver ve cana yakınlar. Herkes ziyaretçilerin güzel anılarla dönmesi için elinden geleni yapıyor. Günde 5 dolara kumsalı temizleyen kadınlar bazen tatilinizin en unutulmaz fotoğrafına konu olabiliyor.
Adada her şey Maldiv zamanıyla yürüyor: Yavaş ve telaşsız. Otel mağazalarında “Hiçbir şey Yapmama Sanatı” yazan tişörtler satılıyor. Maldivler, eğlencesiz, müzesiz, alışverişsiz tatil düşünemeyenlere pek uygun değil. Yüzmeye, denizaltına meraklıysanız eşsiz zenginliğe sahip. Otellerin SPA’ları özel masajlarla tatilinize farklı bir tat katıyor. Eğer mercan kayalıklarını TV’deki belgeseller dışında hiçbir yerde görmediyseniz, sadece deniz gözlüğü ve şnokelle yüzerek gördüklerinize inanamayacaksınız.

EN SOĞUK AYDA SICAKLIK 30 DERECE

Maldivler’de oteller küçük adalar üzerine kurulu. Her resort adanın adıyla anılıyor. Sahilde ve su üstünde villalar yapılmış. Tropik iklime sahip adada mayıstan kasıma yağmur mevsimi. Yağışlar haziranda doruğa çıkıyor. Yılın en soğuk ayları ocak ve şubatta bile gündüz sıcaklığı 30 derece. Türkiye’ye sadece 5 saat uzaklıktaki adaya THY direkt uçuş yapıyor. Maldivler’de Türk vatandaşlarına vize yok. Fiyatlar çok pahalı değil. Bin 500 TL’ye bir hafta kalınabilecek çok güzel adalar var.