GeriSeyahat Çam kokusuyla yüzün ya da plajların üzerinden uçun
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Çam kokusuyla yüzün ya da plajların üzerinden uçun

Çam kokusuyla yüzün ya da plajların üzerinden uçun

Fethiye, yakın bir zamana kadar, Marmaris, Bodrum ya da KuÅŸadası’ndan farklı olarak, Türkiye’deki küçük kıyı yerleÅŸimlerinin özelliklerini yansıtan, tipik bir kasabaydı. Ancak zaman içinde, bakir doÄŸasını keÅŸfeden turistlerin akınına uÄŸraması, bir süre sonra bu özelliÄŸini takdir edemeyecek bir kalabalığın ihtiyaçlarına karşılık vermek üzere alışveriÅŸ ve eÄŸlenceye yönelik kalitesiz yerlerin açılması ve son olarak da birçok Ä°ngiliz’in burada ev alarak yerleÅŸmesiyle, farklı bir çehreye büründü. Bugün, yükselen fiyatlar, Fethiye halkının burada var olabilmesini gittikçe zorlaÅŸtırıyor. Fethiye, turistik sezondaki aşırı kalabalığa raÄŸmen, Türkiye’nin en doÄŸal plajlarından biri olan, üç kilometrelik Ölüdeniz kumsalına sahip. Koylarda, yılbaşı dahil, 10 ay denize girmek mümkün. Burası aynı zamanda, Ölüdeniz, Çalış ve Kıdrak plajlarından yararlanmak isteyenler ve mavi yolculuÄŸa baÅŸlamak için de uygun bir nokta. Türkiye’de yamaç paraşütünün yapıldığı ilk yer, Fethiye. Ölüdeniz kumsalının hemen arkasından, 1975 metreye yükselen ve dünyanın korunması gerekli 100 dağından biri olan BabadaÄŸ, dünyada tandem paraşütçülüğüne en uygun ikinci daÄŸ olarak kabul ediliyor. Ölüdeniz sunduÄŸu manzaralarla, bu sporu yapanlar için en keyifli yerlerden biri. Yine burada her yıl yelken ve kürek yarışmaları düzenleniyor. Fethiye ve civarı, dalış, su sporları, kamping ve trekking için de uygun bir bölge. Kamp kurmak için en hoÅŸ coÄŸrafyalardan biri. Fethiye ve civarı her nabza ÅŸerbet verebilecek özelliklere sahip. Çam aÄŸaçlarının kokusunu duyarken yüzebilir, kıyılar insan kaynarken ıssız antik kentlerde dolaÅŸabilir ya da plajların üzerinden uçabilirsiniz... Ölüdeniz’in yanısıra duvarlarının cennete dokunduÄŸu söylenen ve etrafı 350 metre yükseklikteki daÄŸlarla çevrili, dik ve derin bir kanyonun içindeki Kelebekler Vadisi, vadinin bozulmasından sonra buraya alternatif olarak ortaya çıkan Faralya, Fethiye’nin yapılaÅŸmaya direnen ender yerlerinden olan ‘’hayalet köy’’ Kayaköy, ıssız patikalardan yürüyerek varılan Afkule Manastırı, Gemiler Koyu (Aya Nikola Adası) ve Ölüdeniz’in dünyanın dört bir yanından gelen hippiler tarafından sevildiÄŸi ve korunduÄŸu zamanları anımsatan naif ve koruyucu turizmin temsilcisi Kabak Koyu, Fethiye’nin yakın çevresiyle birlikte anılan yerler arasında. Antik çaÄŸda kahinler kenti olarak ünlenen ve bugün Fethiye’nin sırtını yasladığı dağın yamaçlarından körfeze kadar uzanan alanda kurulmuÅŸ olan Telmessos’un kalıntıları hemen merkezde. Fethiye içinden Kayaköy ve Amyntas Kaya Mezarı tabelalarını izleyerek, çarşının arkasındaki yamaçta bulunan ve konumları oldukça çarpıcı Likya kaya mezarlarına varılır. Kaya Caddesi’nden ulaşılan mezarlara gelmeden önce, yolun ortasında, yanından geçip giden arabaların küçük kaldığı büyük anıtsal lahit ve üzerinde yazılarla yapılmış tahribat dikkatinizi çekecek. Yamaçlara oyulmuÅŸ kaya mezarları arasında en önemlisi, Amyntas Kral Mezarı (Sabah saatlerinden 20:00’ye kadar ücretli). Ön cephesi tapınak tarzında yapılmış ve giriÅŸi mezar soyguncuları tarafından uzun bir süre önce kırılmış olan mezara, 199 basamakla ulaÅŸmak mümkün. Mezardan inince, Fethiye manzarasına karşı Neriman Abla’nın Yeri’nde soluklanabilirsiniz. Limanın hemen arkasındaki tepede, Telmessos’un akropolünde, Şövalye Kalesi olarak da adlandırılan bir ortaçaÄŸ kalesi var. Likya, Yunan, Roma, Bizans ve Türk izleri taşıyan ve St. Jean Şövalyeleri tarafından inÅŸa edilmiÅŸ olan kalenin yolu üzerinde güzel manzaralara rastlayacaksınız. BULUNMASI ZOR MÃœZEBurada, sur kalıntıları ve bir sarnıcın yanısıra tepenin yamacında küçük kaya mezarları da var. Limanın ve turizm ofisinin hemen arkasında, erken Roma döneminde inÅŸa edilen ve Bizans döneminde de arena olarak kullanılan Telmessos Tiyatrosu bulunuyor. BeÅŸ bin kiÅŸilik tiyatronun taÅŸlarının birçoÄŸu, 1957 depreminden sonra baÅŸka yapılarda kullanılmak üzere buradan götürülmüş. Kent merkezinde, adeta bulunmaması için konumlandırılmış ve eksik tabelalandırılmış Fethiye Müzesi’nde (Okul Sok. Pazartesi kapalı ancak yine de gelenler geri çevrilmiyor. Yazın 08:30- 17:30, kışın 08:00- 17:00 saatleri arasında açık. 0252 614 11 50), civardaki kazılardan çıkan arkeolojik buluntular segileniyor. Müzeyi bulmak öyle zor ki, görevliler bu zorlu sınavı atlatarak buraya vardığınız için sizi ÅŸaÅŸkınlık ve takdirle karşılıyorlar. Bu küçük müzedeki en ilginç parça, Letoon’da bulunan ve MÖ IV. yüzyıla ait Üç Dilli Kitabe. Kıyıya paralel Cahit Gündüz Caddesi’nden devam edince, Çalış Plajları birkaç kilometre mesafede. Ters yönde, merkeze doÄŸru, yine bu cadde üzerinde, Fethiye Müzesi’nin tabelasını, Alparslan TürkeÅŸ Parkı’nı, Yakamoz Restaurant ve Hello Cafe gibi denize sıfır mekanları göreceksiniz. Caddenin ucundaki otopark yazılı yerden UÄŸur Mumcu Parkı’na girilir. Geceleri aydınlatılan, balıkçı tekneleri, yürüyüş yapan turistler ve gezintiye çıkan Fethiyelilerle her an hareketli olan parkta, gündüz sıcağında gölgelik banklarda oturulur ya da restoran ve kafelerde, kavun içinde dondurma yenir. Deniz kıyısından yürürken art arda sıralanmış teknelerde, turlar hakkında turistlere bilgi verilir. Parkın giriÅŸinde göze çarpan ve 2001 yılında açılan Åžehitler Anıtı, Çanakkale savaÅŸları, Kıbrıs ve Kore ÅŸehitleri anısına dikilmiÅŸ. Limanda göze çarpan bir baÅŸka heykel, tiyatronun hemen karşısındaki Tayyareci Fethi Bey’e ait. 1914’te ilk kez Ä°stanbul’dan Kahire’ye uçarak gitmeyi deneyen ilk Türk hava ÅŸehidi, Fethi Bey anısına Cumhuriyet döneminde beldenin MeÄŸri olan ismi Fethiye olarak deÄŸiÅŸtirilmiÅŸti. Hemen heykelin arkasında, birkaç farklı giriÅŸi olan Paspatur Çarşısı var. Fethiye’deki Osmanlı dönemine ait eserler olan, 18. yüzyıla ait Eski Cami ve bugün hálá hizmet veren Fethiye Hamamı, çarşının içinde. Fethiye’nin en hoÅŸ ve tipik yerlerinden biri, Balık Hali ve Pazar Yeri. Burada satılan taze balık ve deniz mahsüllerini, kendiniz seçerek ve pazarlık ederek satın alıp hemen halin etrafındaki küçük lokantalarda sadece piÅŸirme parası karşılığında yiyebilirsiniz. ÖLÃœDENÄ°Z VE ADRENALÄ°NYerli ya da yabancı birçok turist için, Fethiye aslında Ölüdeniz demektir. Müzeyi görmek ya da çarşıda gezinmek, iki yanı çam ormanlarıyla kaplı 17 kilometrelik yolun sonundaki üç kilometre uzunluÄŸundaki plajın, turkuvaz denizin ve adrenalin yüklü aktivitelerin yanında pek fazla ÅŸey ifade etmez. OlaÄŸanüstü bir doÄŸaya sahipken, yıllar içinde turist akınına uÄŸrayan ve çoÄŸu kalitesiz tesislerle dolan Belcekız Koyu’nda bulunan Ölüdeniz’in deÄŸiÅŸmeyen tek yanı ve en büyük özelliÄŸi, bembeyaz kum kaplı denizi ve ışık kırılmalarıyla beyazdan maviye renk deÄŸiÅŸtiren, bakmaya ve yüzmeye doyamayacağınız denizi. Ölüdeniz Lagünü ile Kıdrak Plajı’nı kapsayan alan, bugün SÄ°T bölgesi ve özel çevre koruma alanı. Faralya’ya giderken yol üzerindeki Kıdrak Tabiat Parkı’nda çam aÄŸaçları arasında sakin bir plaj var. Belcekız ile Ölüdeniz arasındaki Kumburnu Milli Parkı (08:00- 20:00 saatleri arasında açık. GiriÅŸ, 2 YTL. 0252 617 06 85), halk plajı niteliÄŸinde ve lagün olarak adlandırılan kısım burada. Burada ÅŸezlong ve ÅŸemsiye kiralayabilir, yiyecek, içecek bulabilir ve deniz bisikleti, kano ve parasailing gibi su sporları yapabilirsiniz. Milli parktan yukarı doÄŸru, hepsi denize sıfır kampingler var.FETHÄ°YE CÄ°VARIVadinin kelebeklerini küstürmeyinÖlüdeniz’e sekiz kilometre mesafede, Ege ile Akdeniz’in kavuÅŸtuÄŸu yerdeki Faralya (Uzunyurt), yolu asfalt olmadığından herkesin arabasıyla gitmeyi göze alamadığı bir köy. Ancak cipe de gerek yok. Ölüdeniz’e göre çok daha serin ve el deÄŸmemiÅŸ olan Faralya’nın daÄŸlara yayılmış üç mahallesi var. Hisar mahallesindeki George House’tan Kelebekler Vadisi’ne yürüyerek inmek mümkün. Ä°niÅŸ kolay deÄŸil ve 30- 40 dakika sürüyor. Belcekız Körfezi’nin doÄŸu kıyılarından Güdürümsü’de bulunan Kelebekler Vadisi’ne Ölüdeniz kumsalından kalkan teknelerle de gitmek mümkün. 1500 metre uzunluÄŸunda ve yer yer 500 metreye yükselen kanyonda iki ÅŸelale var. Ä°kinci ÅŸelaleye tırmanmak kolay deÄŸil. Mevsimine göre ÅŸelale yolunda vadinin sembolü kaplan kelebeklerine rastlamak mümkün. 1.derecede doÄŸal SÄ°T alanı olan vadide, 80 tür gece ve gündüz kelebeÄŸi var. Kışın tırtıl oluyor, temmuz ve eylül arasında da kelebek olarak gündüz ve gece uçuyorlar. En çok görüldükleri zaman temmuz ayının ortası. Vadide ayrıca Likya ve Bizans dönemi kalıntıları var. Kelebekler Vadisi’nin bozulmasındaki en büyük etken, buraya sabahtan gelen günübirlik tur tekneleri ve karaya çıkarak birkaç saatte vadiyi gezmek isteyen tatilciler. Tekne atıkları gün içinde vadinin kıyılarına vuruyor. Kelebekler çevre kirliliÄŸine karşı hassas olduklarından vadiden göç ettikleri söyleniyor. Faralya’nın Orta mahallesinde, cam gibi suyu ve doÄŸal kaya platformlarıyla, AktaÅŸ Plajı var. Sonuncu mahalle, Kabak. 20 küsur yıl önce yoldan geçenleri ağırlamaya baÅŸlayarak buraya turizmi getiren sahibi Nazmiye Hanım, nam-ı diÄŸer Mamma ile ün kazanan, Likya Yolu üzerindeki Mamma’s Pansiyon’dan saÄŸa aÅŸağıya doÄŸru inen yolu izleyerek yaklaşık yarım saatte, Kabak Koyu’na varabilirsiniz. Çıkışınız 40 dakikayı bulacaktır. AFKULE VE GEMÄ°LER KOYUFethiye’ye sekiz kilometre mesafede, merkezden ya da Hisarönü üzerinden varılan Kayaköy’de, mübadeleden önce Türklerle Rumlar birlikte yaşıyorlardı. Fethiye ile Ölüdeniz arasındaki tepenin yamacına ve onun önündeki Kaya Çukuru denilen ovaya yayılmış olan Kayaköy (08:30- 20:30 saatleri arasında bilet kesiliyor), aynı zamanda Likya uygarlığı kalıntıları antik Karmylassos’un üzerinde kurulu. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde, Rumca ismi Levissi olan ve 6 bin 500 kiÅŸinin refah içinde yaÅŸadığı bu köyden bahseder. Levissi’nin kiliseleri, postanesi, hastanesi, hekimleri, zanaat atölyeleri ve yörenin tek gazetesi Karya’yı çıkaran bir de matbaası varmış. Bugün bu metruk köyde dolaşırken, hálá taÅŸ evlerin köşe ocaklarını, spiral tuvaletlerini, sarnıçlarını, çakıl taşı döşemelerini, taÅŸ yollarını, sokak ve meydanlarını görmek mümkün. 1923 mübadelesinde Kayaköy’de yaÅŸayan Rumlarla Batı Trakya’da yaÅŸayan Türkler yer deÄŸiÅŸtirmek için, göç etmek zorunda bırakılmış. Türkler çevre koÅŸullarına uyum gösterememiÅŸ, yamaçtaki evleri terkedip, aÅŸağıdaki düzlüğe ve baÅŸka kentlere yerleÅŸmiÅŸler. Kayaköylü Rumlarsa Atina yakınlarındaki yeni yurtlarına Nea Levissi (Yeni Kayaköy) adını vermiÅŸler. Bugün SÄ°T alanı olan Kayaköy’den günübirlik gidilebilecek iki nokta var; Afkule Manastırı ile Gemiler Koyu (Aya Nikola Adası). Ormanın içinden, taÅŸların üzerindeki kırmızı, sarı iÅŸaretleri izleyerek yapacağınız 25 dakikalık bir yürüyüşle manastıra varacaksınız. Denize inen bir uçurumun yanındaki patikadan 150 metre kadar aÅŸağı indiÄŸinizde, manastır orada ve özellikle günbatımında etkileyici. Aynı yolu geri gelip bu kez soldan devam edin. Dört kilometre sonra Gemiler Koyu’na varacaksınız. Burada ÅŸezlongların olduÄŸu bir kumsal ve küçük lokantalar var. Koyun hemen karşısında, Denizler Azizi Aya Nikola’nın yaÅŸadığına inanılan ada, görmeye deÄŸer. Eskiden denizciler bu adadaki kiliselere uÄŸrayıp, sefere çıkmadan dua ederlermiÅŸ. Adanın etrafında deniz çok temiz olduÄŸunda, burası günübirlik ve mavi yolculuÄŸa çıkmış olan tur tekneleriyle doludur. Karşıya geçmek için, dondurmacı Güray’ı (0533 610 37 31) arayın. Sizi adaya bırakır ve bir saat sonra almaya gelir. Bu arada sempatik Kayaköylü’nün teknesinde dondurma da yiyebilirsiniz. Adada kilise kalıntılarının yanından geçerek en tepeye tırmanmaya çalışın. Manzara buradan harika, en iyi durumdaki kalıntı da burada. YAZARIN SEÇİMÄ°Dünyanın korunması gereken 100 dağından biri olan Babadağ’ın eteklerinde, Türkiye’nin en gizemli ören yerleri arasında yer alan Kayaköy’de, fotoÄŸrafçı Faruk Akbaş’ın kurduÄŸu ve doÄŸma büyüme Kayaköylü iki gencin, Mutlu ile OÄŸuz’un yıllar içinde geliÅŸtirdiÄŸi Kayaköy Sanat Kampı’nın (0533 763 62 73, www.kayasanat.com) her yıl daha fazla dolup taÅŸtığını görmek gerçekten umut verici. Birçokları gibi göç etmek yerine köylerinde kalan Mutlu ve OÄŸuz, bir haftalık ve en fazla 25 kiÅŸiyle sınırlandırılan farklı programlar organize ediyorlar. Yurtdışından da katılımın olduÄŸu kampta; fotoÄŸraf, resim, seramik, yoga, ebru sanatı, perküsyon, salsa, kabak boyama, kilim dokuma, mozaik, drama ve ahÅŸap boyama gibi atölye çalışmaları yapılıyor. Kampın büyük bahçesinde, restore edilmiÅŸ taÅŸ pansiyon odalar, çadırlar, bir ev ve kütüphane var. Öğlene kadar süren atölyelerden sonra, çevredeki tarihi yerler geziliyor, trekking yapılıyor ve koylarda denize giriliyor. Ayrıca boÅŸ zamanlarda, yamaç paraşütü, binicilik ve su sporları gibi aktivitelere katılmak da mümkün. Kamp tarafından her hafta köy kahvesinde film gösterimleri düzenleniyor.Â
False