Büyükada’nın küçük lezzet sırları
Prinkipo, Ada-i Kebir yani Büyükada. Eskiden toprağının rengi yüzünden Kızıl Adalar diye anılan Prens Adaları’nın en büyüğü. Yaklaşık 5 km uzunluğundaki Büyükada, bütün adaların en yüksek tepesine sahip. Aya Yorgi Manastırının bulunduğu Yücetepe’ye tırmanması pek kolay olmasa da şahane manzarası tüm yorgunluğu alıverir. Bir tarafta İstanbul diğer tarafta Uludağ ve masmavi deniz kucaklar sizi. Sadece manzarasıyla göze mi hitap eder… Tabi de değil. Bir de lezzetlidir, göze olduğu kadar mideye de ziyafetin adresleri saklı Büyükada’da….
Adalar çok eski zamanlardan beri İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olarak anılır. Adalar içinde en gözdesi de her zaman Büyükada’dır. Eskiden diğer adalardan kendi isimleriyle söz edilirken, “Ada” dendiğinde yalnızca Büyükada kastedilirmiş.
Adalarla ilgili birçok anı kitabı var. Büyükada, dünyada eşi benzeri olmayan bir yer olarak anlatılıyor. Çam ağaçlarındaki reçine kokuları yumuşak esintilerle etrafa yayılır. Bu kokuları soluyanlar mest olurlar. Bitki çeşitliliği hayranlık vericidir. Bugün aynı manzara olmasa da eskiden balık bakımından oldukça bereketliymiş adanın sahilleri. Akillas Milas’ın Prinkipo adlı kitabında anlattıklarına göre, adanın Eski Bağ mevkiinden Aya Nikola kumsalına kadar olan bölgesinde bütün sahil boyunca çakılı dalyanlar varmış. Balıkçılar burada en iyi kolyozları avlayıp iplere dizerek kuruturlarmış. Bu manzarayı görenler, is kokulu Aya Nikola çirozlarını saatlerce hayranlıkla seyredip dururlarmış.
Adalarda henüz faytonların olmadığı, bütün yükü eşeklerin taşıdığı zamanlarda Büyükada’da yaşayan Amerikalı diplomat Samuel Sullivan Cox, anılarında adanın bahçelerini şöyle anlatıyor: “İncir, zeytin ve fıstık çamı ağaçları caddeleri neredeyse tüm yol boyunca bir kameriye gibi örtüyor. Tarım yapılan arazi yemyeşil ve mevsimin açılışını taptaze yeşeren meyvaları ile ilk olarak incir yapıyor. Bağlardan da körpe üzüm salkımları fışkırmakta. Narların pembe çiçekleri açmış. Yüzlerce, hayır binlerce insan, evlerin, çiçekliklerin ve çamlıkların çekiciliğine kapılarak şehirden adalara sağlık bulmak ve dinlenmek için akın ediyor.” Gezdiniz, gördünüz, güzelliğe doydunuz ama acıktınız… Şimdi biraz da lezzet peşinde gitme zamanı.
Kurabiyenin incelikleri Niko’dan
Kurabiyeleri, poğaçaları ve börekleriyle ün salmış olan Büyükada Pastanesi 1991 yılında kurulmuş. Sahibi Hüseyin Karayaprak, mesleğin inceliklerini ustası Niko Mondi’den öğrenmiş. Ustasının desteği ile Büyükada Pastanesi’ni açmış. Şu anda eşi Nevruz Karayaprak ile birlikte çalışıyorlar. Burası adeta bir kurabiye cenneti… Lezzetli ve çok çeşitli kurabiyeleri var. Sakızlı, tarçınlı, limonlu, üzümlü vanilyalı, portakallı, anasonlu, lokumlu kurabiye, mahlepli Ada tuzlusu, bol malzemeli meyveli kek. Makine kullanmadan geleneksel yöntemle çalışıyorlar ve malzemelerin doğal olmasına özen gösteriyorlar. Ürünlerinde katkı maddesi veya aroma kullanmıyorlar. Sakızlı kurabiyede derinden gelen gerçek sakız kokusunu alıyorsunuz. Aromayla yapılan kurabiyelerin yoğun ve yapay kokusu yok. Adres: Recep Koç Cad. No: 16 Büyükada / İstanbul Tel: 0 216 382 4303
Sevgiyle yapılan köfteler
Büyükada’lı Köfte&Piyaz 2004 yılında kurulmuş. Çalıştıkları usta işi bırakıp gidince, Bülent Sönmez ve eşi Lale Sönmez kolları sıvamışlar. O gün bugündür iş başındalar. Mekâna adım attığınızda sevgiyle yapılan işin verdiği pozitif enerjiyi hissediyorsunuz. “Kaliteli malzeme kullanırsanız kaliteli köfte olur. Biraz da pişirmek maharet ister” diyor Bülent Bey. Köftede dana döş kullanıyorlar. Kokusunu sevmedikleri için kuzu eti kullanmıyorlar. Dana etini tercih ediyorsanız Köfte&Piyaz’ın köftelerini seveceksiniz. Piyaz da iyi pişirilmiş ve lezzetli. Burada kendinizi evde yiyor gibi hissediyorsunuz. Köftenin yanında verdikleri sosu eskiden kendileri yaparmış. Keşke kendileri yapmaya devam etseler. Adres: Recep Koç Cad. No: 4/B Büyükada / İstanbul Tel: 0 216 382 7184
Malzemeleri de lezzeti de özel
Mavi Kır Lokantası, kalabalıktan uzak, doğanın, kuşların sesini dinleyerek yemek yiyebileceğiniz huzurlu bir mekân. 18 yıl önce işletmeci olarak mekâna gelen Sibel Kartal, Büyükada’ya âşık olup burada kalmış. Mezeleri Sibel Hanımın annesi İnci Övüç yapıyor. “Evde kendimize nasıl yapıyorsak burada da aynı” diyor. Mezeler gerçekten de evde bulabileceğiniz lezzette bununla birlikte sebzelerin biraz daha az pişmesini tercih ederdim. Sabahları bol çeşitli bir kahvaltı veriyorlar. İnci Hanımın reçelleri leziz, şekeri ve ekşiliği gayet dengeli... Beyaz peynirleri Edirne’den, zeytinyağları Ayvalık’tan, nar ekşisi ve acıbiberleri de Adana’dan geliyor. Sebze ve meyveleri semt pazarından seçerek alıyorlar. Bu yıl mutfaklarına balık da eklemişler. Balık şefi Fırat Okuducu’nun yaptığı Çiroz’u çok lezzetli buldum. Tuzu, kıvamı yerinde! Kalamar, marinasyonu uzun tuttukları için yumuşacık olmuş. Karides güvecin sade bir lezzeti var. Levrekten ‘Balık İskender’ yapıyorlar. Kızarmış kibrit patatesin çıtırlığı ile yoğurtlu levreğin yumuşaklığı ilginç bir tezat oluşturmuş. Balık olarak adadan günlük olta balığı ne çıkarsa onu veriyorlar. Son olarak şef garson Mustafa Akkök’ün özenli sunumundan bahsetmemek olmaz. Mavi Kır Lokantası, Nisan başından Ekim sonuna kadar açık. Adres: Büyüktur Yolu No: 24 Büyükada / İstanbul Tel: 0 216 382 6075