GeriSeyahat Büryan kebabının peşinde SİİRT
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Büryan kebabının peşinde SİİRT

Büryan kebabının peşinde SİİRT

İstanbul’da Unkapanı’ndan Bozdoğan (Valens) Su Kemeri’ne çıkarken hemen sağ tarafta, Kadınlar Pazarı veya İtfaiye Çarşısı denen rengarenk bir bölge var. Küçük Siirt diye de isimlendirilen bu meydanın bir gün gelip de Siirt maceramın başlangıç noktası olacağına hayatta inanmazdım. Meydanda lezzetli büryan kebabı ve meşhur perde pilavı servisi yapan restoranlar, envai çeşit peynir, zeytin ve bal satan bakkallar var. Ortam çok keyifli, burada yapılan sıcak sohbetler bir harita açıp Siirt’e gitme kararı vermeme sebep oldu.

Siirt ne yazık ki sahip olduğu potansiyelin büyük bir kısmını son 20 yıldır yaşadığı sorunlara harcamış şanssız şehirlerden biri. Göçün erittiği kente bugün çok az ziyaretçi gidiyor.
Ancak bu durum, her köşe başında modern zaman lüksleri aramayan macera ruhlu gezginler için bir avantaj olarak kabul ediliyor. Siirt hala yerel mimarisini, kendine has mutfağını ve bir çok özgün güzelliği bağrında saklıyor.

Diyarbakır’dan kalkan otobüs şehre girerken sizi bir saat kulesi karşılıyor. Kulenin orijinali 1905 yılında, bugün gördüğünüz ise 1974-1975 yıllarında yapılmış. Siirt’in bir diğer meşhur anıtı ise Selçuklular’ın bölgeyi yönettiği 12. yüzyıldan kalma Ulu Cami. Karakol Mahallesi’ndeki cami, ilk bakışta göze çarpmıyor ancak minaresinin dikkat çekmemesi olanaksız; kufi yazıları ve turkuvaz renkli zarif çinilerle süslenmiş minare, Hasankeyf’de Dicle Nehri kenarında bulunan Zeynel Bey Türbesi’ni hatırlatıyor. Son yapılan restorasyon, minareye yeniden hayat vermiş ancak ortaya çıkan görüntü pek orijinal durmuyor.

CAS EVLERİN SON ÖRNEKLERİ

Siirt’in parke taşlı arka sokaklarında gezdiğinizde burasının bir zamanlar iki veya üç katlı birbirinden güzel “cas” evler ile dolu olduğunu anlıyorsunuz. Evlerin dış yüzeyine şehrin yakınındaki ocaklardan çıkarılmış alçı taşından elde edilen ve çabuk donan “cas” sürülür, pencere ve kapıları ise son derece estetik oymalarla süslenirmiş. Bu güzel evlerden hala birkaç örnek görmek mümkün. Cas evlerin en belirgin özellikleri arasında, dekorasyonda kullanılan oymalar, cumbalar ve yüksek baca duvarlar sayılabilir. Dışarıdan baktığınızda düz görünen çatı, içeriye giren misafirlere bir sürpriz hazırlıyor; bazı odaların tavanları kubbe şeklinde. Kapadokya’daki peri bacası evler gibi yazın serin kışın sıcak olan bu evler, özellikle bölgenin sert iklimi için çok uygun ancak yine de içeri su girmesini önlemek için düzenli olarak bakımdan geçmeleri gerekiyor. Maalesef artık cas evler inşa edilmiyor, eskiler ise ciddi bir onarıma ihtiyaç duyuyor.

Yerel yöneticiler beton yığınları arasında kaybolmuş eski evlerden birini restore etmiş ve küçük bahçesiyle beraber halka açmış. Kil tuğladan oluşan sade dış görüntüsü ve minimalist iç dekorasyonu ile bu evlerin bahçe ve balkonları, yaz aylarında yaşam alanı olarak kullanılmış.
Siirt’in bana sunduğu sürpriz, bir köşeyi döndüğüm zaman karşıma çıkan bir aşık oldu. Çocuklar müziğin nameleriyle büyülenip Fareli Köyün Kavalcısı gibi onu takip ederken evlerinden fırlayan kadınlar sanatını ödüllendirmek için aşığın heybesine şekerler boşaltıyorlardı.

HEDİYELİK BATTANİYELER

Şehir merkezinde dolaşırken, çarşının ünlü Mardin Çarşısı kadar renkli olmadığını göreceksiniz. Yine de yöreye ait narlar, lezzetli yerli ballar ve dışardan gelenler için hayli değişik peynirler var. Tandır ekmeğinden ve kuru yoğurttan bahsetmiyorum bile. Geleneksel tezgahlarda siyah, bej, gri, krem ve beyaz tonlardaki boyanmamış tiftikten Siirt battaniyesi dokuyan sanatkarları da görebilirsiniz. Battaniyelerin küçük, hafif ve ucuz olması, onları güzel bir hediye haline getiriyor. Kente özgü bir başka hediyelik eşya ise çeşitli büyüklüklerde bulabileceğiniz bakır perde pilavı tencereleri. Aldıklarınızın kalaylı olmasına dikkat edin.

KAHVALTIDA BÜRYAN KEBABI

Döndüm dolaştım ve yola çıkış noktam olan Siirt mutfağına geldim! Yemek yemeyi sevseniz bile sabah sabah kaçınızın aklına kuyuda pişirilmiş kuzu eti ve pide gelir? Kimi Siirtliler kahvaltıda büryan kebabı yerken yanlarındaki bazı insanların mısır gevreğini tercih etmesi burada karşılaşacağınız en ilginç görüntülerden sadece biri. Kebapların pişirileceği kuyu sabah saat altıda yakılıyor ve bütün bir kuzu içine asılıyor. Kuyu kapağı et pişene kadar kille sıkıca kapanıyor. Müşteriler gelmeye başladığında kuzu etleri kesilip küçük parçalara ayrılıyor, pidenin içinde soğan ve biberle beraber servis ediliyor. Büryan kebap restoranlarının çoğu, masalarının üzerine kağıt serili küçük ve mütevazı yerler. Büryanın yanına en yakışan içecekse ayran. Eğer geç kalırsanız, hiç şansınız yok. Öğlen 13.00 gibi tüm yiyecekler bitiyor ve beyhude yere kebap arayıp duruyorsunuz.
Ne yazık ki ünlü perde pilavına menülerin çoğunda rastlayamayacaksınız ve bu konuda yapabileceğiniz bir şey yok. Deneyebileceğiniz tek yol bir Siirtli arkadaş edinip kendinizi ona davet ettirmek. Ya da en iyisi İstanbul’a geldiğinizde Kadınlar Pazarı’na uğramak ve Siirt restoranlarında pilavın tadına bakmak.

NEREDE KALINIR?

Siirt’te bir çok küçük otel var ancak standartları düşük. Şehrin tek yıldızlı oteli dolu olabilir, o yüzden önceden rezervasyon yaptırmayı unutmayın.
Otel Erdef: (484) 223 10 81

NASIL GİDİLİR?

Diyarbakır Garajı’ndan Siirt’e düzenli otobüs seferleri var. Diyarbakır Garajı’na gitmek için Dağ Kapısı’nın yanındaki Kıbrıs Caddesi’nden otobüse binin. Diyarbakır’a dönmek için şehrin modern bölümünden bir taksi ya da otobüsle eski şehire gelmeniz gerek. Siirt’ten Şırnak ve Bitlis’e otobüsler de var.

Siirt’in gizli bahçesi Tillo

Selçuk için Şirince, Bursa için Cumalıkızık ne ise Siirt için de Tillo odur. Haftasonları temiz hava almak isteyenleri sıradışı mimarisi ile de çeker bu küçük köy. Tek fark, Tillo’nun çok az ziyaretçisi olması. Bu köy batıda olsaydı turizm şirketlerinin yoğun ilgisine mazhar olur, eski evler butik otel yapılırdı.
/images/100/0x0/55ead74ef018fbb8f89a2341

Tillo’ya gitmek istediğinizde karşılaşacağınız ilk problem ulaşım. Siirt ve Tillo arasında çalışan dolmuşlar var. Nasıl gidileceğini araştırdığınızda karşılaşacağınız boş bakışlar isteğinizin alışılmadık bir şey olduğunu anlatmaya yetiyor. Dolmuşlar sizi muhteşem bir tepeye çıkarıp köyün meydanına bırakıyor. Burada cas evlerinin en güzel örneklerini ve evliya türbelerini görebilirsiniz.

İBRAHİM HAKKI ERZURUMİ TÜRBESİ

Bu evliyaların en ünlüsü olan İbrahim Hakkı Erzurumi, Erzurum’un doğusundaki Hasankale Köyü’nde (bugünkü Pasinler) 1703 yılında doğmuş. İbrahim ve babası Molla Osman, Tillo’ya, kökleri Yemen’e dayalı Üveysi Sufi tarikatının ruhani lideri olan bilim adamı İsmail Fakirullah’ın (1655-1734) yanında eğitim almak için gelmişler. Tıpkı lideri gibi İbrahim de sadece İslami hukuk ve teoloji alanında değil, tıp ve astroloji bilimlerinde de usta haline gelmiş. İbrahim Hakkı Erzurumi’nin en tanınmış eseri olan “Marifetname”, 18. yüzyıl Whitaker Almanak’ında olduğu gibi, konuları anatomi, coğrafya ve felsefe olarak ayırmasıyla biliniyor. Hakkı, yaşamının sonraki dönemlerinde İstanbul’a taşınmış ve Sultan I. Mahmud’un kütüphanesinde çalışmış. 1780 senesinde öldüğünde İsmail Fakirullah’ın türbesine gömülmüş.

Paylaştıkları türbeye günümüzde bal rengi bir bina ev sahipliği yapıyor. Osmanlı döneminden kalan bir çok türbenin ve çokgen bir kulenin de yer aldığı bahçesindeki huzur dolu sessizliğe tek müdahale eden, ağaçkakan sesleri. İbrahim Hakkı Erzurumi ve İsmail Fakirullah’ın mezarları ahşap oymacılık sanatının en zarif örnekleri arasında kabul edilen sandukalarda korunuyor. Sandukaların üzerindeki alemler, yabancı turistlere Ortaçağ kiliselerindekileri hatırlatıyor.

Huzur dolu bir atmosfere sahip türbe, 1964 senesindeki restorasyon sırasında ne yazık ki çok önemli bir özelliğini kaybetmiş. Bu tarihe kadar bahar ekinoksunda (21 Mart) güneşin ilk ışıkları tepedeki kuleden yansıyıp pencereden girer ve İsmail Fakirullah’ın mezar taşında parlarmış. Bu muhteşem görüntü artık maalesef yok ancak köylüler sizi bir apartmanda bulunan müzeye götürüp bunun nasıl gerçekleştiğini gösteren çizimleri paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorlar. Burada ayrıca İbrahim Hakkı Erzurumi tarafından yapılan bilimsel aletleri görmeniz ve onların nasıl çalıştığı hakkında bilgi almanız da mümkün.

ESKİ EVLERDEKİ İŞÇİLİĞE DİKKAT

Siirt’te olduğu gibi Tillo’da da özgün mimari, cas evlerden oluşuyor. Çoğu iki veya üç katlı ve düz çatılı. Pencereleri ve kapılarındaki zarif işçilikle de dikkat çekiyorlar. Çeşitli motiflerle süslenen alçıtaşlarındaki oymalardan bazıları ince detaylara sahipken çoğu bir geyiğin ayak izlerini andırıyor. Evlerin giriş kapısını çevreleyen oymalar zenginlikleriyle görenleri şaşırtıyor, hatta bazıları batı Avrupa’daki katedrallerde görebileceğiniz taş işçiliğini hatırlatıyor. İç duvarlar canlı renklerin kullanıldığı basit duvar resimleri ile bezenmiş. Pencerelerin önü her bir çubuğunun üstünde üçlü alemler bulunan ızgaralarla süslenmiş. Bu yapılar ülkenin başka yerinde olsalardı, bir otele dönüştürülmek üzere esaslı bir restorasyona alınırlardı.

Bu muhteşem binaların hemen yanına, modern diye tanımlanan korkunç binaların yapıldığını gördüğünde insanın içinden ağlamak geliyor. Geçmişin o zevkli insanları, o ustalar nereye kaybolmuş? O görkemli piramitleri yapanların bugünkü Mısır’da yaşayanların ataları olduğuna inanmayanlardanım. Maalesef günümüz Tilloluları da kafamda soru işareti yaratıyor.

Parke taşlarla döşeli dolambaçlı yollarında yürüyüp cas evlerini görmek için bile Tillo’ya gitmeye değer. Sulu narları ve tombul fıstıklarıyla ünlü olan bu bölgeyi, yaz aylarında ziyaret edenler tepeden muhteşem manzarayı seyretmeye doyamıyor.

Bir gün bu evlerin yok olacağı ve yerlerine çirkin beton binaların dikileceği düşüncesi tarihi solumak isteyenleri harekete geçirmeli, birileri Tillo’nun çığlıklarını duymalı. Söylemeye bile gerek yok, burada turistlere yönelik alt yapıyı bulmak olanaksız. Otel, kafe, yerel lezzetlerin sunulduğu restoran ya da hediyelik eşya dükkanı yok. Tüm bu tür ihiyaçlarınız için Siirt’e gitmek zorundasınız. Tillo Türkiye’nin güneydoğusunda, unutulmuş bir köşede gerçek köy hayatını sunuyor. Acımasız “modernleşme” tarafından zaptedilmeden, bir an önce gidin.

NASIL GİDİLİR

Tillo’ya giden taksi-dolmuşlar Siirt’teki Büyük Otel’in önünden kalkıyor ve sadece doldukları zaman hareket ediyorlar. Boş olan yerleri de ödeyerek kalkışı hızlandırabilirsiniz. Geri dönüşte sizi şehir merkezine daha yakın bir yerde bırakacak bir minibüs bulabilirsiniz. Düzenli otobüs seferleri Siirt’i Diyarbakır ve Şırnak’a bağlıyor.

False