GeriSeyahat Burada yılbaşı uğuru kırmızı değil, sarı don!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Burada yılbaşı uğuru kırmızı değil, sarı don!

Burada yılbaşı uğuru kırmızı değil, sarı don!

Belki siz çoktan planınızı yaptınız, hatta biletinizi bile aldınız. Güney beldelerimiz mi, Avrupa mı? Ege mi yağmur ormanları mı? Peki, daha uzağa gitmeye ne dersiniz? Okurumuz Ayça İnce Önkal, sırt çantasını omzuna takıp Rio’ya vardı ve ömründeki en güzel yılbaşını Güney Amerika’da geçirdi.

Eşimle yeteri kadar plan yapmıştık, artık yola koyulma zamanı gelmişti. Güney Amerika’daki birçok ülke Türkiye vatandaşlarına vize uygulamıyor, biz de biraz bundan cesaret alarak dilediğimiz rotayı çizebiliriz diye düşündük. İlk durağımız Rio oldu. Niyetimiz belliydi: Doğu kıyısından kıtanın en ucuna kadar inip tekrar yukarı çıkacağız.

Hayatımızda ilk defa sırt çantalarımızı kuşanıp çıktığımız bu plansız-programsız seyahate kendimizi alıştırırken, İstanbul temposunun verdiği antrenmanla Brezilya’nın Sao Paulo, Brasilia ve Crutiba gibi kentlerini de arşınladık. Iguazu Şelaleri’ni görünce anladık ki Güney Amerika’da asıl hazine kentin dışında. Bu hisle Buenos Aires ya da Montevideo gibi şahane başkentlerde bile çok fazla takılmadan, kendimizi Patagonya’nın kollarına attık.

Patagonya’nın en güney ucu Ushuaia’ya vardığımızda yeni yıl hazırlıkları çoktan başlamıştı. Ushuaia, Antarktika’ya gidecek yolcu gemilerinin yolcu ve yük aldıkları önemli bir nokta. Magellan Boğazı’ndan sonra Ushuaia’nın güneyinde alternatif arayan gemilerce 19. yüzyılın başında keşfedilmiş. Magellan Boğazı’nın güneyinde kalan toprakların yarısı Arjantin diğer kısmı Şili’de olan bu adalar coğrafyasına ‘Tierra del Fuego’ yani ‘Ateş Toprakları’ deniyor.

MERHABA SEVGİLİ FOK BALIĞI

Burada yılbaşı uğuru kırmızı değil, sarı don

‘Tierra del Fuego’da penguen, fok ve deniz aslanlarıyla selamlaştık.

Cruise turizmi sayesinde, kasabada her hafta dolup boşalan bir insan topluluğu var; üzerlerine geçirdikleri göz alıcı renklerde outdoor kıyafetleriyle kasabanın ana caddesinde dolanıyorlar. Belli ki esas kutlama ve etkinlikler gemiye bindiklerinde olacak. Biz oradayken Noel alametleri caddeye kurulan sahnede verilen küçük bir konserden ibaretti. Dokuz saat süren günübirlik turla, penguen, fok ve denizaslanı kolonilerine yaptığımız ziyaret ve gezdiğimiz balina müzesi, kendimize verebileceğimiz en güzel yılbaşı hediyesiydi.

Acaba yeni yıla bu tatlı huzurla mı girsek derken, ev sahibimiz bize Patagonya’da görecek daha birçok doğa harikası olduğunu söyleyerek yine yollara düşmemizi sağladı. “Yerlisi en iyisini bilir” dedik, sabahın köründe, Patagonya’nın uçsuz bucaksız ovalarını aşmak üzere otobüsümüze bindik. Magellan Boğazı’nı geçerek Moreno Buzulu’nu görmek üzere El Calafate’ye vardık.

Kutuplardaki buzullar erirken, Perito Moreno beslendiği su kaynakları sayesinde, dünyanın az sayıdaki ‘gelişmekte olan’ nadir buzullarından... 200 km uzunluğunda, 5 km genişliğinde, 60 m yüksekliğinde bu dev varlık, her yıl binlerce turisti kendine çekiyor. Vadi tipi buzul olarak da nitelendirildiğini söyleyelim. Bu buzul nehir misali göle dökülüyor; hatta yıllar içinde gölün bir kısmını kaplamış ve karayla birleşmiş. Bu durum gölü besleyen nehirin, bir baraj seti gibi engellemesine sebep oluyor. Zamanla nehirle göl seviyesi ardındaki fark basınç yaratmış, nehir buzulu aşındırarak kendine yol açmış. Bu devinim hali, onu ziyarete gelenlerin saatlerce bir parçasının kopup düşmesini beklediği bir durum yaratmış. Nitekim biz de sesiyle ve görüntüsüyle zihnimize kazanan bu heybetli anın etkisinden uzun sure çıkamadık.

EMİNÖNÜ DEĞİL, PUERTO MONTT

Burada yılbaşı uğuru kırmızı değil, sarı don

Puerto Montt’ta sokaklar panayır yeri gibiydi.

Aklımızda doğanın karşısında ne kadar küçük olduğumuz döne dursun, El Calafate sokaklarında dolanırken önümüze çıkan çatapat-havai fişek dükkânları birden bizi çocukluğumuza sürükledi. Tüm kasabada, Noel gecesinde havai fişek gösterileri ve çatapat, kızkaçıran sesleri hiç kesilmedi. Ertesi gün, halk kutlamaların yorgunluğunu atarken biz de çoğunluğu tek katlı villa tipi evlerden oluşan El Calafate’yi dolandık. Bir sonraki durağımıza bilet almak üzere terminale gittiğimizde, günde sadece bir otobüs olduğunu ve önümüzdeki iki gün için tüm yerlerin dolu olduğunu öğrendik. Evet, Noel’i hesaba katmamıştık! Restoranlar, outdoor giysi dükkânları ve konaklama yerlerinden ibaret olan bu kasabada iki günümüzü kaldığımız motelin salonunda bazen bilardo oynayarak ama çoğu kez uyuklayarak tükettik.

Kendimizi Şili Patagonya’sında Puerto Montt’a attığımızda yılbaşına iki gün kalmıştı. Yeni yıla girmekte olduğumuzu ancak idrak ederek, en azından Pasifik Okyanusu’nu gören manzaralı bir oda tuttuk. Sonra da yılın son, yeni yılınsa ilk günü için kendimize iki ayrı günübirlik tur ayarladık.

31 Aralık’ta bir balıkçı kasabası olan Puerto Montt’un sokakları bir panayır yeri gibiydi. Eminönü’nü aratmayacak renk ve çeşitlilikte tezgâhlar yılın son alışverişini yapanları bekliyordu. Taze ya da kurutulmuş çeşitli deniz mahsulünün satıldığı tezgâhları yine bize çok uzak bir çok meyve ve sebze türü takip ediyordu. Peşi sıra gördüğümüz sarı don satan tezgahlar, bu kıtada şans getirenin kırmızı yerine sarı olduğuna bizi ikna etti. Gözümüzü ve midemizi farklı tatlarla doldurduğumuz günün sonunda Şili’nin şahane ve çok ucuz şarap ve biralarından sepetimizi doldurup otelimizin yolunu tuttuk. Yeni yıla son aylarda yaşadığımız güzel anların sarhoşluğuyla, odamızdan havayi fişek gösterisini izleyerek girdik...

Burada yılbaşı uğuru kırmızı değil, sarı don

False