GeriSeyahat Bugün bindiğin hurdalar yarın çölü tırmalar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bugün bindiğin hurdalar yarın çölü tırmalar

Bugün bindiğin hurdalar yarın çölü tırmalar

İsveç’te geçen yılki kutup gezimden sonra bu yıl da yolum Ürdün çöllerine düştü... Eksi 40 dereceden artı 40’a bir yıl içinde geçiş yaptım. Bünye pek zarar görmedi ama hepsi 20 yaşın üstünde ‘hurda’ otomobil ve motosikletlerle Almanya’dan binlerce kilometre kat edip Ürdün çöllerine giden 600 küsur çılgının arasına katılmak ruhumu şöyle bir hoplattı. Gündüz sıcaklığın 35 dereceye çıktığı, geceyse aniden 15 dereceye indiği çöl iklimindeki çılgın serüvenin hikâyesi şöyle...

Birisi size, “Almanya’nın Algaeu bölgesinin Oberstaufen kasabasından bir ‘deli’, 333 eski püskü arabaya doluşmuş kendisi kadar deli 600 küsur kişiyi peşine takıp Ürdün çöllerine gidiyor” derse, inanın.. Çünkü böyle bir ‘deli’ -adı Wilfried Gehr- ve peşine takılmış 70 memleketten 600 küsur onun kadar deli maceraperest var. Ben de pek akıllı olmadığımdan, bu yıl Allgaeu Orient Rallisi denen bu macera dolu organizasyonun son 5 günlük final ayağına katıldım.

Bu çılgın rallinin (aslında yarıştan çok bir macera, dayanışma ve sosyal sorumluluk gezisi) ana sponsoru TÜVTÜRK’ten gelen telefonla, 5 günlük ‘delilik’ hakkımı kullanarak, ralliye katılan eski püskü (cidden; çünkü en genci 20 yaşında ve bizimki marş motoru son nefesini vereli en azından 10 yıl olduğundan ‘vurdurarak’ çalışıyordu) arabalardan birini almak için uçakla İstanbul’dan İsrail’in Tel Aviv kentine uçtum. Sonrasını notlar halinde yazıyorum:

Bugün bindiğin hurdalar yarın çölü tırmalar

Tel Aviv’e İstanbul trafiğinde evinize gideceğinizden daha çabuk gidebilirsiniz. İstanbul’dan uçakla 1 saat 40 dakika sürüyor ve gerçekten, Akdeniz kıyısında, New York’la Bodrum karışımı şahane bir kent.

İsrail vizesi almak ne kadar meşakkatli bilmiyorum. Vizemi sağolsun TÜVTÜRK’ün acar ve yetenekli yetkilisi Eren aldı çünkü. Ve İsrail topraklarına adım atmakta da, hiç zorluk çekmedim. Pasaport polisi hayli hoş sarışın genç kadının “Ne hoş küpeleriniz var” demesiyle damgayı basması bir dakika sürdü.

İsrail’e girerken size barkodlu, üstünde siyah beyaz fotoğrafınız ve kişisel bilgilerinizin kayıtlı olduğu küçük bir kağıt veriyorlar. Bu belgeyi İsrail sınırından çıkıncaya kadar kaybetmemeniz hayati önemde.

Bugün bindiğin hurdalar yarın çölü tırmalar

Tel Aviv’in çok methedilen gece hayatını yaşayamadım. Ama bir İsrailli, durumu şöyle özetledi: “In Jerusalem we pray, in Tel Aviv we play...” O adamın tonundan ben Türkçesini şöyle anladım: Kudüs’te dua eder Tel Aviv’de tillahını tanımayız!”

Mideniz sağlam, kızartma ve yağlılarla aranız iyiyse ‘Falafel’i tadın, humusu mutlaka deneyin derim.. Ve bir de ‘arak’ var tabii... Bizim ‘boğma rakı’ya çok benziyor, buz ve suyla beyazlaşıyor ve ‘şahane’ gidiyor.

Bugün bindiğin hurdalar yarın çölü tırmalar

Kudüs’te Ağlama Duvarı ve Mescid-i Aksa’nın da içinde bulunduğu ‘eski şehir’i mutlaka görün. Ve burada, çok iyi pazarlık edin. 250 dolar fiyat çekip, 10 saniyede cebinizde ne varsaya inebiliyorlar.
Ölü Deniz (Lut Gölü)... İsrail tarafında zamansızlıktan gidemesek de Ürdün’de Ölü Deniz kıyısındaki şahane otellerde kaldık. Deniz seviyesinden 422 metre aşağıda bulunan ve yeryüzünün en alçak, en tuzlu üçüncü gölüne girmek ilginç bir deneyim. Tepenizde fazladan katrilyonlarca metreküp hava var. Ölü Deniz’de, tuz ve mineral bakımından ‘doyum’ noktasına ulaşmış suyuyla tek kelimeyle acayip. Kaldırma kuvveti nedeniyle neredeyse yerçekimsiz ortamdaki gibi suda ‘oturabildiğinizden’, her turist burada denize girip, elinde gazeteyle otururken bir poz veriyor.

Ve çöl... Ürdün’de Orient Rally’nin finali, askeri bölgenin içinde kaldığı için özel izinle girdiğimiz, bildiğiniz çölde yapıldı. Çöl de, oralara kadar giderseniz görmeniz gereken bir yer. Star Wars filmlerindeki uzak gezegenlerden birindeymiş gibi hissediyorsunuz. Biz çöle vardığımızda güneş henüz batmamıştı ve sıcaklık 35 dereceydi. Güneş battıktan sonra aniden 15 derecelere düştü. Gece yarısı ise iliklerimize kadar donduk.

KENDİ RALLİSİNİ YARATTI

Bugün bindiğin hurdalar yarın çölü tırmalar

Allgaeu Orient Dostluk ve Barış Rallisi , ilk kez bir grup Alman macera sever tarafından 2005 yılında düzenlendi. Allgaeu Bölgesi’nin Oberstaufen kasabasından Wilfried Gehr ve arkadaşları, 2004’te, Paris-Dakar rallisine katılmaya karar verdi. Ancak motosikletler için katılım ücretinin yaklaşık 5 milyon euro olduğunu duyunca hevesleri kursağında kaldı. Wilfried’in aklına, yine motosiklet ve arabalar ile Almanya’dan bir zamanlar spor hocalığı yaptığı Ürdün’e gitme fikri geldi. İlk yıl 30 araçlık konvoyla yola çıktılar. Epey maceralı bu yolculuk büyük ilgi gördü. Gelen talepler üzerine, bir kez için planladıkları bu yolculuğu bir sonraki yıl da tekrarlamaya karar verdiler. Allgaeu Orient Rallye, 2006’dan bu yana 333 araç ile düzenleniyor. Katılım, her yıl temmuzda, internet siteleri üzerinden yapılıyor (www.allgaeu-orient.de).

False