Brugge’ün sakin rakibi

Cuma
17.00
Bataklıktan metropolise

Kanallardan usulca süzülerek ilerleyecek ince, uzun teknenin ön sıralarından birine oturun. Ortaçağdan kalma Gravensteen Kalesi’nin surlarından barok dönem balık pazarına, 19. yy tekstil fabrikaları ve ütopik sosyalistlerin kurduğu merkezlere kadar tarihi pek çok detay gözlerinizin önünden geçsin (50 TL).

19.00
Mücadeleye devam

Şehrin sloganı “Nie Pleuje!” (mücadeleye devam) sizin için de geçerli. Örneğin Oak’ın epeyce doyurucu tadım mönüsünü bitirmeye çalışırken bu söz size güç verebilir... Tadım mönüsü kan sosisi ile başlıyor, üstü körpe turpla süslenmiş, terbiyeli levrek, havyarlı ve mantarlı morina, çok ince kabak dilimleri üstünde pastırma ve minyatür şiş kebap ve ustaca hazırlanmış diğer leziz yemeklerle devam ediyor. Tatlı dahil altı farklı lezzet 560 TL.

22.00
Belçika içecekleri

Biraları birbirinden ayırt etmekte zorlansanız bile Het Waterhuis aan de Bierkant’in evi andıran dekorunu, nehir kenarı manzarasını, geleneksel taverna atmosferini seveceksiniz. 170 farklı ürünün yer aldığı mönüden biranızı seçin. Yeni yapılan 1898 Post Oteli’nin barı The Cobbler, daha hareketli bir mekân. Yüksek tavanı, dev şöminesi ve kitap dolu raflarıyla aristokratlar kulübünü andırıyor. Kokteyllerin ismi de bu izlenimi destekliyor: Kraliçe Anne’in İntikamı ( 110 TL), Le Marquis (110 TL)...

Cumartesi

09.00
Uzman konuşmacı

Bulutların üstündeki Hz. İsa, Hz. Meryem, Âdem, Havva, kutsal kupa, havariler, azizler, papalar... Bu görkemli tabloyu Hubert ve Jan van Eyck, 12 ahşap panele boyamış. Eser ortaçağ sanatının başyapıtlarından ve en çok çalınan tablolarından. Panellerden biri hâlâ kayıp. Giriş 28 TL. 16. yy. ressamlarının eserlerinin toplandığı St. Bavo’s Katedrali’nde Rubens’in ‘Aziz Bavo Gent Manastırı’na Giriyor’ tablosu da sergileniyor.

11.00
Antik butikler

Nisibisli Mor Yakup Kilisesi’nin çevresindeki parke taşı kaplı dar sokaklardaki eskici ve antikacıların tezgâhlarına uğrayın. Hafta sonunda bitpazarı düzenlenen bölgenin yanındaki barok şapelden antikacıya dönüştürülmüş Galerie St- John’un vitrinindeki işlemeli saatler, Çin porselenleri, özel cam objeler insanı kendine çekiyor. 

 3.00
Günlük ekmek

Kiliseden alışveriş alanına dönüştürülmüş bir başka yapı Holy Food Market. Çatısı altında bir düzine gıda tezgâhının yanı sıra bir de bar var. Tezgâhlarda ekmek, suşi, pizza, Japon, Hint, Portekiz mutfaklarından lezzetler satılıyor. Belçika ve Fransız lezzetlerini arıyorsanız Bubba’ya uğrayın. Yerel Ganda salamı ve emmental peynirli sandvici tatmanızı öneririz (28 TL). Kabuğuyla pişirilmiş küçük midye ve patates kızartmasının (Sea Me) porsiyonu 65 TL. Merkezdeki şık barda kentin meşhur Tierenteyn-Verlent hardalından üretilen cini yudumlayabilir, şişeyle satın alabilirsiniz.

15.00
Somon ve çelik

Somon balığı derisinden bikiniyle kartondan yapılmış kırmızı şezlongda güneşlenmek gibi fantezileriniz varsa Gent Tasarım Müzesi’ni görmelisiniz (55 TL). Frank Gehry, Birgit Kraner ve daha nice ünlü tasarımcının yüzlerce ürünü müzenin vitrinlerini süslüyor. ‘Object Stories’ adlı bölüm 20. yy’ın ünlü isimlerine ayrılmış. Philippe Wolfers’in art deco üslubu gümüş seti, Verner Panton’un S şeklindeki sandalyesi, Ettore Sottsass’in kırmızı Olivetti daktilosu gibi ışıltılı klasikler Shiro Kuramata’nın çelikten aşk iskemlesi ve Kraner’in benzer çılgın tasarımlarıyla yan yana sergileniyor.

17.00
Yaratıcı koridorlar

Ortaçağdan kalma yapıları ve dar sokaklarını süsleyen duvar resimleri, butiklerde sergilenen modacıların özgün çizgileriyle Patershol semti kentin yaratıcı yüzünü temsil ediyor. Özellikle grafiti sanatçısı ROA’nın Tempelhof boyunca uzanan iki dev tavşanı, bir diğer grafitici ‘Sebastian İsimli Saldırgan Kalamar’ın Sleepstraat Sokağı’nın isminden çağrışımla birleşik iki binanın cephesine boyadığı rüyamsı resmi görmelisiniz. Caddede, Sjapoo’da Ria Dewilde tasarımı kadın şapkaları, Mayenne Shop’ta Mayenne Nelen’in yaratıcı deri çanta tasarımları, Blue Poodle Gallery’de müzik ve mutfak aletlerinden uyarlanmış çılgın lambalar öne çıkıyor.

20.00
Sanki oyuncak dükkânı

Ebeveynlerin çok kullandığı cümlelerden biri: Yemekle oynama... Neyse ki şef Tom Van Lysebettens bu uyarıyı pek dikkate almamış.  Seçkin restoranı Cochon de Luxe, bu sayede zekâyla mutfak sanatını birleştiren bir oyun bahçesine dönüşmüş. Yemeğinize altın rengi mini domuzcuk yüzü şeklindeki et ezmesiyle başlayıp Rus Ruleti adlı tatlıyla bitebilirsiniz. Dart oyununda okları fırlattığınız hedefte yüzünü görmeye alıştığınız Vader, tatlıda karşınıza çıkacak. Kara tarçın jölesinden yapılmış yüzün yanına bir top vanilyalı dondurma yerleştirilmiş. İsmi ‘Darth Tatin’. Tatlı dahil yedi lezzet 380 TL.

22.30
Ülke küçük, bağlar büyük

Bu minik ülkede bağ yapılacak toprak mı var? Evet, var! Fossiles’nin pinot blanc’ı (58 TL) aroma ve dolgunluk açısından Duchy kadar zengin. Modern, şamdanla aydınlatılmış, organik ve biyodinamik Avrupa şarapları sunan bar Ona’ya gittiğinizde bunun gibi keşfedeceğiniz pek çok ürün var. Benelüks ruhuna nüfuz etmek isterseniz klasik İtalyan kokteylini deneyin. Loş ve gizemli Café Theatre’a gidin ve barmenden Negroni (80 TL)  isteyin. Vermut ve Campari karışımını içtiğinizde damağınızda sakızın aroması kalacak.

Pazar

11.00
Flaman usulü son

Hieronymus Bosch’un resimlerini görmeden bu coğrafyadan ayrılırsanız geziniz eksik kalmış demektir. Bunun için M.S.K’nın (Güzel Sanatlar Müzesi; 55 TL) üçüncü salonuna gitmelisiniz. Diğer salonlarda da Rubens’in dinsel temalı tabloları, Franz Hals’ın portreleri, Oğul Pieter Brueghel’in canlı köy manzaraları sergileniyor. 21’inci yüzyıl sanatı ise sizi caddenin karşısındaki bir başka binada bekliyor: Çağdaş Sanat Müzesi ya da bilinen ismiyle S.M.A.K’ta...

�