Bisikletli Vikinglerin diyarı
İskandinav ülkesi Danimarka, soğuk iklimini renkli mimarisiyle ısıtıyor. Kalelerinden saraylarına çok iyi korunan tarihi yapıları, müzeleri, kanallarıyla her noktası bir adım sonrasına davet gibi. Vikinglerin torunları, film setini andıran tarihi sokak ve caddelerde ulaşım aracı olarak bisikleti tercih ediyor.
Danimarka’ya seyahat planı yaparken kısa süreli bir gezi için tercih elbette Kopenhag olur. Ama 5-6 günlük bir tur için başkent Kopenhag’a otomobille 4 yeklaşık 4 saat uzaklıktaki mimarisi ve doğasıyla özellikle fotoğraf tutkunlarını büyüleyecek Ringkobing, ardından yaklaşık 2 saatlik bir yolculukla müzelerinin yanı sıra ülkenin en renkli gece hayatının da yaşandığı Aarhus tercih edilebilir.
Danimarka’nın Kuzey Denizi kıyısındaki Ringkobing’de başınızı çevirdiğiniz her yerde rüzgar santralleri karşınıza çıkıyor. Balıkçı barınakları, marinaları, tertemiz kumsalıyla bu güzel kıyı kentinde kırmızı tuğlalarla kaplı tek katlı evler masallardan çıkmış gibi. Her sokağını adım adım gezmek isteyeceğiniz küçük kentin merkezindeki işlek caddede bile en çok iki katlı binaların her biri ülkenin mimarisini sonuna kadar yansıtıyor.
Burada geçecek günün ardından ülkenin en büyük kentlerinden Aarhus’a yapacağınız yolculuk ise ülkenin muhteşem doğası ile tanışmanız için bir fırsat.
Dünyanın en mutlu kenti
Yaklaşık iki saat süren kara yolculuğu boyunca Bolu Yedigöller’in havasını ve renklerini bulacaksınız. Üstelik Danimarka’nın meşhur geyiklerini görme şansınız da çok yüksek.
2015’te Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilen Danimarka’nın ikinci büyük kenti Aarhus, 2010’da yapılan ankette de ‘Dünyanın en mutlu kenti’ seçildi. Jutland Aarhus körfezindeki kent, Viking Müzesi’nden Doğa Tarihi Müzesi’ne kadar çok sayıda müzeye ev sahipliği yapıyor.
Müzeler arasında ilk tercihiniz ‘Sanat Müzesi’ olmalı. Aarhus Botanik Parkı içerisindeki açık hava müzesi Old Town ise kesinlikle gidilmesi gereken bir yer. 1914’te açılan ve dünyanın ilk açık hava müzesi olarak kabul edilen Old Town, 20 farklı şehirden 75 ev 17. yüzyıldan kalma bir kasaba görünümü sunuyor.
Stroget, İstiklal’i aratmıyor
Başkent Kopenhag’daki Nyhan Limanı, yan yana dizili renkli evleriyle dikkat çekiyor. Kentin en popüler turistik merkezi Danimarkalı askerler tarafından 1671’de iki yıl kazılarak oluşturulmuş 300 metre uzunluğunda bir kanal. Nyhan Limanı’ndan yaklaşık 20 TL’ye şehirde, kanal turu yapabilirsiniz. Kanal turu sırasında Marselisborg Sarayı gibi pek çok yapıyı farklı bir açıyla da görme şansı bulabilirsiniz. Kent meydanında son bulan yaya caddesi Stroget ise İstanbul’un İstiklal’ini aratmıyor.
Tiyatro binasından lunaparka farklı yapıları da barındıran Tivoli bahçeleri ise çok kalabalık olsa da Kopenhag’da görmeden dönülmemesi gereken yerlerden biri. Kentte görülmeye değer bir çok tarihi bina ve müze var ama turistlerin en çok ziyaret ettiği noktaların başında ‘Küçük Deniz Kızı Heykeli’ geliyor. Langelinie Limanı’ndaki bir kayanın üzerindeki heykel Kopenhag’ın simgesi. Heykel 1913’te Andersen’in Deniz Kızı oyununun anısına Edvard Eriksen tarafından yapılmış.
İki tekerde dünya lideri
Danimarka’daki bisiklet kültürü ülkenin tarihi kadar eskilere dayanıyor. Nereye giderseniz gidin geniş bisiklet yolları, kalabalık bisikletli gruplar, yol kenarlarında park etmiş bisikletler karşınıza çıkıyor. Hatta Kopenhag’da binlerce bisikleti bir arada göreceğiniz katlı bisiklet parklarıyla bile karşılaşabilirsiniz. Ulaşım konusunda Vikinglerin torunları için iki tekerlek uzak ara önde.
Danimarka’da rüzgar enerjisinden elde edilen elektriğin toplam üretime oranı yüzde 42, bu oran Türkiye’de ise yaklaşık yüzde 5. Ülkenin hedefi 2020’de elektrik ihtiyacının yüzde 50’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamak. 2050’deki hedefse bu oranı yüzde 98’e çıkarmak.