Bir teknesi oldu ve hayatı değişti
Talat Kırış 53 yaşında. Türkiye’nin en önemli beyin cerrahlarından... Yıllardır yoğun bir tempoda çalışıyor. Bir gün tekne sahibi olmaya karar verdi. Yelkenlisi ‘Seyyale’ ile hayatı değişti. “Stresten kurtulmak, ruh ve beden sağlığım için bunu yapmak zorundaydım” diyor. İşini aynı yoğunlukla sürdürse de artık yılın belli dönemlerini tekne seyahatine ayırıyor. Antark tika’ya ve Grönland’a gitti. En son Yunan adalarını turladı.
Tekne sahibi olmaya nasıl karar verdiniz?
Uzun zaman yılda en fazla bir hafta tatil yaptım. İleride eşimle birlikte dünyayı gezmek istiyorum. Bir yerden başlamam gerekiyordu. Geç bile kaldım. Keşke 20’li yaşlarda başlasaydım. Başlangıçta bizim kıyılarda birer hafta tekne kiraladık. Sonra da tekne yaptırmaya karar verdim ve Seyyale’yi yaptırdım. Eğer kendi tekneniz olmazsa denizciliği iyi öğrenemezsiniz. Bir şeyler bozulunca, arızalanınca öğreniyorsunuz.
Nasıl bir iş temponuz var?
Özellikle beyin damar hastalıkları ve beyin tümörleri konusunda uzmanlaştım. Genelde en zor olgular bana geliyor. Yılda ortalama 200 ameliyat yapıyorum. Türk Nöroşirürji Derneği’nin ikinci başkanıyım, kurslar, kongreler düzenliyoruz. Beyin cerrahisi üzerine yılda 10-15 konuşma yapıyorum.
Yelkenli sahibi olunca hayatınız nasıl değişti?
İşimiz stresli. Bunu atmak gerekiyor. Yapılabilecek en iyi şeylerden biri de yelken. Denizde büyük bir huzur var. Motoru kapattığınız anda yelkenli suyla akıp gidiyor. ‘Seyyale’nin anlamı da ‘suyla akıp giden’ demek. Şehirde yaşıyoruz. Dikdörtgen prizmalarının içinde... Yoldan 100 kişi çevirin, birçoğu kuzeyi, batıyı bilmez. Tekneye bindiğiniz anda doğayla tanışıyorsunuz. Yönleri, rüzgârları öğreniyorsunuz. Şehirde hasta oluyorum, 15 gündür nezleyim. Ancak Antartika’da, Grönland’a herhangi bir sorunum olmadı. Sağlık açısından da iyi geliyor.
Aynı model çok tekne var. Ancak ‘Seyyale’ bir tane... Tekneyi uluslararası bir tasarımcı olan Tanju Kalaycıoğlu tasarladı.
İlk deniz ve tekne tutkusu ne zaman başladı?
Deniz sevgisi hep vardı. Ancak yelkene 13-14 yıl önce başladım. Amatör denizci belgesi aldım.
Tekne seyahatleri nasıl başladı?
İlk kez Hırvatistan’a gittiğimizde eşim İrem’le yelkenli kiraladık. Tecrübemiz pek azdı. Birer haftalık kiraladığımız teknelerle tecrübelerimiz olmuştu. Sardinya ve Korsika’ya gittik. Tekne kiraladık. Dilini bilmediğimiz yabancı bir yerde deneyimsizken bile bunu yapabildik. O zamanlar bir haftada ancak 100-150 mil (1 mil 1.86 kilometre) yapıyorduk.
Sonraki rotalar neresi oldu?
Amerika’ya gittiğimizde Manhattan, Hudson Nehri’nde kısa bir yelkenli yolculuğu yaptık. Amerika’da bir de 2012’de Newport’tan bir tekne kiralayıp tur yaptık. Bu deneyim bizim okyanusla tanışmamız oldu.
Biraz Seyyale’yi anlatır mısınız?
Ahşap tekne olmasını, Türkiye’de yapılmasını ve Türk bayrağı taşımasını istiyordum. Bir markanın aynı model çok teknesi var. Ancak ‘Seyyale’ bir tane... Tekneyi uluslararası bir tasarımcı olan Tanju Kalaycıoğlu tasarladı. Teknenin önü ‘Balta baş’ adı verilen tarzda. Bunu eşim istedi. Balta baş olduğunda su hattı uzun oluyor. Su hattı uzun olan teknenin hızı da fazla oluyor. Tasarım olarak da balta baş hoş görünüyor. Ayrıca mutfağı değişik, ortada, iki tarafında da koridor var. Her teknede bu özellik olmaz. Tabii böyle olunca normal bir teknenin iki katına mal oldu.
Seyyale hayatınıza ne kattı?
Hayatımızı değiştirmeye ihtiyacımız var. Doğadan uzağız. Doğaya yakın olmalıyız. Ruh sağlığımız ve beden sağlığımız için eğitimimizde doğanın yeri az. Çocukluğumuzda Jules Verne okurduk, şimdi çocuklar okumuyor. Kaç kişi Everest’e çıktı. Gerçek kutba giden kaç Türk var?
Son seyahatiniz nereye oldu?
Seyyale ile uzun bir seyahat yapamamıştık. “Biraz yol yapalım” dedik ve eşimle Yunan adalarına gittik. 600 mil yaptık. Leros, Amorgos, Naksos, Siros, Kea, Atina, Şifnoz, Kithnos, Şerifoz, Paros, Mykonos, İkarya, Furnoi, Patmos’a gittik. Toplam üç hafta sürdü.
Sizin için en unutulmaz yer neresiydi?
Amorgos bizim için çok özel bir ada. ‘Derinlik Sarhoşluğu’ filminin çekildiği yer. Defalarca seyrettim. Tüpsüz derin dalışları anlatır, çok doğaya dönük bir film. Hep görmek istediğimiz bir adaydı. Turistlik bir ada değil. Mykonos dışında gittiğimiz adaların hiçbiri turistlik değildi. Bu da güzel bir şey... Daha bakir adalardı. Amorgos’un çok güzel plajları var. Katapola Koyu’nda kaldık. Kayalara oyulmuş bir manastır var. Filmde görülen batığın bulunduğu koya, Egelia Köyü’ne gittik.
Sıradaki büyük seyahat projeniz nedir?
Northwest Passage’ı (Kuzeybatı geçidi) geçmek. Bu bir rüya, umarım gerçek olur...
Ne kadar sıklıkta tekneyle seyahat ediyorsunuz?
Tekne şimdi Didim’de. Geçen yıl neredeyse her hafta sonu tekneye gittik.
Seyyale ile önce nereyi gezdiniz?
Önce tüm Marmara kıyılarını gezdik. Denizden Çanakkale’ye gitmek büyük bir zevkti. Yıllarca okuduğum İstanbul Erkek Lisesi’nin camından denize bakıyordum, bu sefer de tekneyle denizden okuluma baktım. Çok güzeldi.
TÜRK BAYRAĞININ VERGİSİ ÇOK
Teknenin Türk bayraklı olmasının dezavantajları neler?
Amerikan bayrağı olsaydı ilk tekne sahibi olduğumda masrafı en fazla birkaç yüz dolar olurdu. Ancak Türk bayrağı olunca bunun kat kat üzerinde vergi verdim. Bu duruma kızmamak mümkün değil. Türk mühendisinin çizdiği, Türk yapımı olan bir tekneye yabancı bayrak asmayı içime sindiremedim ancak bedeli çok ağır oldu.
En sevdiği beş şehir: Venedik, Edinburgh, New York, Marsilya, St. Petesburg
Seyahatten ne alır: Yöreye ait eşyalar
Seyahatte ne okur?: Deniz kitapları ve polisiye
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri neler?: Fotoğraf makinesi, çakı, kafa lambası, iPad