Bir tatlı huzur Mudurnu

Yolu Mudurnu’dan geçen Evliya Çelebi, burada iğne ve boduçların (camdan yapılan testi) Rum ülkeleri ve Hindistan’a kadar gönderildiğinden bahsediyor. İpek Yolu’nun bu kadim şehri, zanaatın ve geleneksel el sanatlarının geçmişten günümüze aktarılmasında halen köprü görevi görüyor. Bugün Mudurnu’nun Demirciler Çarşısı ve Orta Çarşı’sında dolaşırken geleneksel yapının izlerine rastlayabiliyorsunuz. Unutmayın! Ziyaretinizi cuma günlerini de içine alacak şekilde planlarsanız, 700 yıllık Ahilik geleneği olan ‘Bereket Duası’ törenine denk gelirsiniz. Tören, Mudurnu’nun iki önemli ve ana çarşısındaki esnafın katılımıyla gerçekleştiriliyor.

Cuma salasından sonra yapılan bu törene, Ahilik geleneğinden gelen saygının göstergesi olarak Orta Çarşı’da oturarak çalışan esnaflar ayakta; Demirciler esnafı hafta boyu ayakta çalıştıkları için oturarak katılıyor. Ayrıca ‘hayır’ olarak, ekmek, helva, lokum gibi yiyecekler dağıtılıyor. Mudurnu’nun en önemli özelliklerinden biri de Osmanlı sivil mimari örnekleri ve bozulmamış kent dokusu...

İlk bakışta bir günde gezilebilecek büyüklükte bir şehir olarak görülse de dar sokaklarına girdikçe insanı büyüleyen bu evler ve konaklar karşısında hayran kalıyorsunuz. Bu yapılar, Safranbolu, Beypazarı ya da Cumalıkızık’takilerle benzerlik göstermekle beraber, ayırt edici özellikleri de var. Ağırlıklı olarak ahşap malzeme kullanılmış, sakin bir pencere ritmi, çıkıntılı üst kat pencereleri, sokaklara ve topografyaya göre ayarlanmış açılı bindirmeler, kırma çatılar, üçgen alınlıklar ve bina cephelerindeki oyma süslemeler usta ellerin maharetini gözler önüne seriyor. Böylesine zengin bir kültürü yansıtan 173 mimari değeri yüksek yapı nedeniyle Mudurnu kentsel sit alanı ilan edilmiş.

Günümüzde aslına uygun restore edilmiş ve aralarında Armutçular Konağı gibi neredeyse yaklaşık iki asırlık tarihi bir geçmişe sahip olanlar da var. Hacı Abdullahlar, Fuat Beyler, Keyvanlar, Hacı Şakirler, Tekkeliler konakları günümüzde butik otel olarak hizmet veren, huzur içinde konaklayabileceğiniz mekânlardan bazıları... Yıldırım Bayezid’in Bolu şehzadeliği dönemine ait 1382 yılında yapılan ve dikdörtgen planlı, Osmanlı mimarisinde büyük kubbe yapımına ilk örnek eserlerden biri olma özelliği taşıyan Yıldırım Bayezid Camisi’yle Kanuni Sultan Süleyman Camisi, Yıldırım Bayezid Hamamı gezip görebileceğiniz tarihi yerler. Mudurnu’yu panoramik olarak seyretmek, fotoğraflamak isterseniz eğer, şehrin simgesel yapısı olan Saat Kulesi’ne çıkın. 1890’da inşa edilen ve yeniden aslına uygun restorasyondan geçen kule, her saat başı zamanın akıp gittiğinden Mudurnuluları haberdar etmeyi sürdürüyor.

Çocukluğunun bir bölümünü Mudurnu’da geçirmiş olan dünyaca ünlü halkbilimi ve halk edebiyatı araştırmacısı Prof. Dr. Pertev Naili Boratav adına açılan Kültür Evi’nde yöreye özgü pek çok antika eşya, Mudurnu ve Boratav’a ait fotoğraflar sergileniyor. Kültür Evi’nde misafirleri karşılayan, kendi ifadesiyle 11 yıldır bıkmadan usanmadan hem Boratav hem de geçmişte evlerde kullanılan araç gereçlerle ilgili bilgi birikimini kendine has üslubu ve hoş sohbetiyle aktaran Necdet Akay’ı dinlemek de apayrı bir keyif katıyor gezimize. Zamanın akıp gittiğinin farkına bile varamıyorsunuz bu hoş mekânda...

NE YENİR?

Mudurnu’nun mutfak kültürü de bir hayli zengin. Kaşık sapı, kabaklı gözleme, göveç, atma malak, kızılcık tarhana çorbası, etli yaprak sarma, köpük helva, kızılcık şurubu ve boz armut turşusu gibi aslında geleneksel olarak evlerde yapılan yemekler bugün restoran ve lokantalarda müşterilere sunuluyor... Sizlere tavsiyem, Osmanlı saray sofralarına girme başarısını göstermiş ‘Mudurnu saray helvasını, özellikle coğrafi işaretli ürün olarak tescillenmiş ‘kaşık sapı’ başta olmak üzere birbirinden lezzetli bu yöresel yemekleri tatmadan dönmeyin.