Son Güncelleme:
Bir şehre damganızı vururken çok düşünün
GAZETEYİ elinize aldığınızda belki de oyunuzu çoktan kullanmış olacaksınız. Ya da kullanmaya gidiyorsunuz.Önceki gün Beyazıt Meydanı'ndan geçerken eski havuzu ve Sait Faik Abasıyanık'ın Havuzbaşı hikáyesini hatırladım.Elbette o havuzun yapıldığı dönemin vali ve belediye başkanı Haydar Bey'i anarak.Ne gariptir, 1960 olaylarından sonra, taşı, toprağı sorumlu tutup, o meydanı değiştirdiler. Bunu yapan yöneticiyi bilmek dahi istemiyorum.Belediye başkanları; seçildikten sonra bir şehre damgamı vuracağım diye, bir yöneticilik kompleksine kapılıp şehri bozmasınlar. Bozdular çünkü. İsim ver demeyin, aklınızdan geçen her isim doğrudur.Geniş caddeler... Yurtdışında küçük, kente kimliğini veren sokakların yıkılarak büyük caddelere dönüştürüldüğünü bilen, gören var mı?Bologna'nın tek otomobillik sokaklarını bir belediye başkanı ferahlatmayı(!) aklına hiç getirmedi.Kalıcı eserler.. Kültür, sanat dünyasına verilen hizmetler... Ad böyle yazılır tarihe.Bazen öylesine hatalar yapılıyor ki, sonradan gelenler bunu düzeltemiyor. O korkunç tahribat sürüp gidiyor.Seçim kaygısını bilmem... Politik arenada hiç güreşmedim.Korktuğum bir başka yön vardır.Bir şehrin güzelliğini, yapacağı işleri sadece ve sadece kendi iktidar sürelerine göre ayarlayanlar, büyük şehir vizyonundan yoksun olanlar, her girişim için bir kez daha düşünsünler.İstanbul gibi şehirlerin tarihi dokusunu, değeri kendinden menkul şehircilik anlayışıyla yok edip de ben kendi damgamı vurdum deme cüretini göstermesinler.* * *ŞEHRİN geleceğini düşünen, gelecek kuşakların eğitimini göz önüne alanları destekleyelim.Tiyatro salonu, sinema salonu, kütüphane açanları destekleyelim.Seçildikleri günden itibaren, kültür karnelerine not vereceğim. Her yere kendi adlarını verenlerin adını unutmak için hafızamı zorlayacağım.Seçilenlere uyarıda bulunacağım.Caddelere, sokaklara, oraya buraya ad koymaya kalkışmasınlar.Çünkü her iktidar kendi eğilimindeki sanatçıların, şairlerin, siyasetçilerin adlarını koyuyor, diğer gelen de o tabelayı indirip başkasının adını koyuyor. Ad verme komedisinden uzak durun.Adı daha önce konulana yapılan bu haksızlığı, saygısızlığı bağışlayamıyorum.Yalnız yerel yöneticilerin değil, bütün siyasetçilerin seçildikten sonraki ilk dakikalarını düşünürken, birden Peter Handke'nin Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi başyapıtından sayfalar gözümün önünde belirdi.İnsan o anda, seçildikten sonra, kendini nasıl yalnız hisseder, birden bir özeleştirinin ürpertisi bütün benliğini kaplar, bence kimilerinin fark edemeyeceği bir boşluk'un içine düşer.Miting meydanları, kutlama için uzatılan eller...* * *BİR şehri yönetmek, o şehri yaşamak demektir.