Bir gezginin kadrajından ‘Türkiye’ masalı...
Seymen Bozaslan, Hürriyet Seyahat gezginlerimizden. Pandemi sürecinde Türkiye’nin 81 ilini fotoğraflayıp ‘Ölmeden Önce Türkiye’de Görülmesi Gereken Yerler’ adlı bir kitap hazırladı. ‘Şehirde Mutlaka’ bölümü etkinlikler, yöresel tatlar gibi önerilerle tam bir rehber. Drone görüntülerinden oluşan 3 saatlik film de kitaptaki QR kodla izlenebiliyor. Bozaslan, Bitlis Hizan’dan Sivas Gürün’e pek bilinmeyen önerileriyle şaşırtırken bilinen noktalara da bir kez daha hayran bırakıyor.
Gezgin ve yazar Seymen Bozaslan 1.5 yıllık bir çalışmanın ardından Türkiye’nin 81 ilinden 270 destinasyonu bir kitaba sığdırdı. National Geographic’in
‘Ölmeden Önce Dünya’da Görülmesi Gereken Yerler’ isimli kitabının Türkiye uyarlamasını yapabilir miyim diye düşünüyor ve kolları sıvıyor Bozaslan. Kültürel mirası ve tarihi dokusuyla dünyanın en güzel coğrafyalarından olan Türkiye’nin her şehrinden etkileyici manzaraların yer aldığı ‘Ölmeden Önce Türkiye’de Görülmesi Gereken Yerler’ çıkıyor ortaya. Kitapta popüler bölgelerin yanı sıra unutulmaya yüz tutmuş yahut keşfedilmemiş noktaları keşfe çıkabiliyoruz. Bir şehri ilk defa ziyaret etmeyi düşünenler için de bir bölüm var. Bu bölümde deneyimlerinden yola çıkarak okuyucuyla kendi tavsiyelerini paylaşıyor. “Kitaptaki ‘Şehirde Mutlaka’ bölümünde o şehre gittiğinizde göreceğiniz yerler dışında deneyimleyeceğiniz yöresel lezzetler ve aktiviteler hakkında bilgiler veriyorum” diyen Bozaslan’la konuştuk.
Hepsi güncel çekimlerim
‘Ölmeden Önce Türkiye’de Görülmesi Gereken Yerler’de neler var? Okur kitapta neler bulacak? Aslında belge niteliğinde bir kitap bu. Türkiye’yi hiç gezmeyen biri için müthiş bir yelpaze, gezen biri içinse önemli bir arşiv niteliğinde. Okuyucuların sayfaları çevirdikçe seyahat planı yapma hevesinin ortaya çıkmasını umuyorum. 81 ilden 270 destinasyonu kapsayan kitapta tüm fotoğraflar son 1.5 yıl içinde çekilmiş güncel fotoğraflar.
Nemrut Kriter Gölü / Bitlis
Kitabı hazırlama fikriniz nasıl ortaya çıktı?
Aslında ben yolculuklarda tanıştığım insanların hayatları üzerine hazırladığım ilk kitabım ‘İçinden Yol Geçen Hayatlar’ın ikincisini hazırlamayı planlıyordum. Fakat pandemi etkisini arttırınca yüz yüze görüşme yapmak iyi bir fikir olmaktan çıktı... Bu dönemi avantaja çevirmek istedim. Alternatif ne yapabilirim acaba diye düşünürken National Geographic’in ‘Ölmeden Önce Dünyada Görülmesi Gereken Yerler’ isimli kitabının Türkiye uyarlamasını yapabilir miyim acaba dedim. Ufak bir araştırma sonrasında bu isimde bir Türkiye uyarlama kitabı olmadığını gördüm ve kolları sıvadım...
QR kod aracılığıyla kitapta bahsettiğiniz destinasyonların videolarına erişebiliyor okuyucular...
Bu fikir sonradan aklıma geldi. Türkiye’de kitabın hazırlık sürecinde çok fazla fotoğraf ve video çektim. Kitapta sadece fotoğraf kullanabiliyorum malum. Keşke videoları da değerlendirebilsem diye düşünürken aklıma klasik müzik eşliğinde tüm drone çekimlerini peş peşe döndürebileceğim bir video fikri geldi. 200’den fazla görün tünün bulunduğu 3 saate yakın bir Türkiye manzara filminin QR kodunu kitaba ekledim. Okurlar ister evde ister işyerinde ekrana görüntüyü yansıtarak izleyebilirler.
Uzungöl, Trabzon
Dokunulmamış güzellikler
Bir yeri fotoğraflarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Gündoğumu ve günbatımı saatlerinde güneşin nereden doğduğuna ve nereye vuracağına bakıyorum ilk. Çünkü en iyi fotoğraf çekimleri gündoğumu ve batımında gerçekleşiyor. Salda Gölü örneğin... Gündoğumu saatinde geceden kendini onaran Salda Gölü, müthiş berrak bir görüntü veriyor. Bunu öğlen ya da akşamüzeri asla yakalayamam. Bu yüzden Salda Gölü’nü çekmeye hep sabah 6’da gidiyorum. Aynı zamanda popüler olmayan yerleri çok araştırıyorum. Mardin Nusaybin Kalecik Köyü, Gaziantep Karkamış, Artvin Yusufeli, Kayseri Karaözü, Sivas Zara bunlardan bazıları. Bu tip yerlerde Türkiye’nin dokunulmamış güzelliklerini bulabiliyorum. Bu da bir fotoğrafçı için müthiş bir haz kesinlikle.
Murat Köprüsü, Muş
Kitabı hazırlarken sizi etkileyen yerler neresi oldu? Okuduğumuzda nerelere gitmek isteyeceğiz?
Kesinlikle kapak fotoğrafındaki Göcek Yassıca Adaları, ayrıca Artvin Yaylalar Köyü, Mardin köyleri, Kastamonu Horma Kanyonu, Bitlis Hizan köyleri, Sivas Gürün Gökpınar ve Ankara Nallıhan.
Kitapta unutulmaya yüz tutmuş ve keşfedilmemiş noktaları anlatmışsınız...
Gözümle gördüğüm şu örnek beni çok etkilemişti. İsviçre’de Obersee Gölü ziyaretimde otoparkın göle 3 kilometre kala geniş bir düzlüğe yapıldığını ve göl için tek ulaşımın 3 kilometre yürüyüş olduğunu deneyimlemiştim. Bunun sebebini sorduğumda “Güzelliği görmek için önce sen emek vereceksin” demişti bölgeden birisi. Aynı durumu Almanya Konigsee ve İtalya Dolomitler’de de yaşadım. Çok hoşuma gitmişti ve o sıcakta o yürüyüşü yapmak beni hiç rahatsız etmedi. Türkiye’de biz tesisleşmeyi ön planda tutarak turizm pazarlaması yapıyoruz. Umarım unutulmaya yüz tutulan yerler için planlı bir turizm çalışması yapılabilir. Önemli olanın insan konforu değil, doğal güzelliklerin gelecek nesillere de taşınmasıdır. Dilerim buna uygun çalışmalara şahit oluruz.
Aynı yerlere değil Siirt’e, Van’a gidin
Gezgin olma hikâyeniz nasıl başladı?
Merak duygusu sürekli tetikledi beni diyebilirim. Önce lise zamanı çevre ilçelerle başlayan merak, sonra çevre illere, sonra Türkiye’nin çeşitli illerine doğru devam etti. Bir süre sonra o da yetmedi, artık eğitim döneminde atlaslarda gördüğüm ülkelere yolculuklar yapmaya başladım. Düzenli bir şekilde gezdikçe de elimde ciddi bir deneyim ve fotoğraf arşivi oluştu. Artık bunları kullanmak ve seyahatsever insanlara fikir vermemin doğru olduğunu düşündüm. Önce sosyal medya üzerinden fotoğraflarla yerleri anlatmaya çalıştım. Sonra çeşitli gazete ve dergilerde seyahat yyazıları takip eden insanlara gezi rehberleri hazırladım. Dünyanın farklı ülkelerinden 56 şehirde 250’den fazla bölgeyi keşfetme imkânım, Türkiye’de her şehri en az iki kere gezme şansım oldu. Hâlâ da her yazıyı sanki ilk kez yazıyor gibi hazırlamaya çalışıyorum.
Gezginlere ve seyahat tutkunlarına, ‘yola çıkmaları’ için tavsiyeleriniz neler?
Sosyal medyadaki gezginlerin Türk turizmini şekillendirdiğini, tavsiyeleriyle seyahat meraklılarını yönlendirdiğini düşünüyorum. Yazdığımız, deneyimlediğimiz her şey mutlaka meraklılarını yönlendiriyor. Bunun bilincinde ve olabildiğince deneyim kazanarak seyahatlerimizi yapmamız gerektiğine inanıyorum. Seyahat meraklılarına tavsiyem sadece popüler yerleri değil, az bilinen güzellikleri de keşfetmeye çalışsınlar. Mesela Bitlis, Siirt ve Van’ın birçok noktası beş yıldır, Hakkâri ise iki yıldır turizme açık yerler. Aynı yerlere tekrar gitmektense buralara gitmelerini öneririm. 81 ili en az iki kere gezen biri olarak söylüyorum...