Bir evdeki iki kardeş gibi: Eğirdir ve Beyşehir gölleri
Biri Isparta, diğeri Konya sınırlarında iki göl ve etrafında gelişen doğal, kültürel, tarihi birikim... Üzerlerinde belgesellere konu olan Mada, karaya incecik yolla bağlı Can ve Yeşil adalar ya da tamamen ıssız kayalıklar var. Dört mevsim turizme uygunlar: Kışın donan suların üzerinde yürüyüş ve keşif. İlkbaharda giderseniz yüzbinlerce leylekle müthiş fotoğraflar. Beyşehir ve Eğirdir göllerinin etrafındaki gastronomik çeşitlilik de kâşifleri bekliyor.
Türkiye’de karın hâlâ bolca yağdığı zamanlarda, 2006 ve 2010 yılları arasında, Kış Ortası Sukuşu Sayımları (KOSKS) için Beyşehir ve Eğirdir dahil Göller Bölgesi’ndeki tüm gölleri araştırıyorduk. Amacımız kışın en soğuk zamanlarında sukuşlarını saymaktı. Kış, sukuşlarının en hareketsiz dönemi. Bu sayımlar tüm Batı Palearktik’te (Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’yı içine alan bölge) eşgüdümlü yapılıyor. Sabah ayazı, kar ve sayılması gereken yüz binlerce sukuşu... İnanılmaz bir deneyim ama fiziksel olarak da müthiş bir mücadele. İşte bu dönem Göller Bölgesi’yle ilişkimizin zor zamanlarıydı. 2013’ten sonra bu kez içsu balıkları, kuşlar ve sürdürülebilir turizm planlamaları kapsamında kış mevsimi dışında bölgeye gitme şansım oldu ve zaten aşkımız da böyle başladı. Adasını ayrı sevdim, suyunu, dağını ayrı. Bir evdeki iki kardeş gibi olan Beyşehir (küçük kardeş) ve Eğirdir (büyük kardeş) gölleriyle çevresini ziyaret etmek isteyen ya da bu yazıyı okuduktan sonra niyetleneceklere kısa bir rehber hazırladım.
Toroslar’ın hemen ardındaki Beyşehir Gölü biricikliğini hem Orta Anadolu hem de Akdeniz’den alıyor. Konya sınırlarında. Sadece göl değil, Beyşehir ilçesi de önemli bir cazibe merkezi. Gölün ortasındaki Mada Adası, üzerinde yerleşim olan neredeyse tek örnek. Son yıllarda Mada Adası’nın yerli halkın yaşamını konu alan birçok belgesel çekildi. Ama gidip yerinde görmek, deneyimlemek daha farklı tabii.
Gölde toplam 32 ada var. Kış aylarında su donduğunda, yerli halkın rehberliğinde bazı adalara yürüyerek gidebilirsiniz. Buna Mada Adası da dahil. Bu mevsimde gölün manzarasına doyum olmuyor.
Eğer ilkbaharda yolunuz düşerse daha da şanslısınız çünkü göl ve çevresinde bambaşka bir hareketlilik sizi bekliyor. Elbette leyleklerden bahsediyorum. Leylekler ülkemizin hemen her yerinde, çoğu zaman dağınıkken Beyşehir Gölü çevresindeki Yeşildağ ve Adaköy bölgesinde koloni şeklinde yaşıyor, çok sayıda ürüyor. Bu nedenle de yöreye Leylekler Vadisi adı verilmiş.
Göl, mevsimlerle uyumlu şekilde dönüşürken yaz ziyaretçilerine de sürprizler hazırlıyor. Sıcak günlerde özellikle gölün daha sığ bölümlerinde göl soğanı ve nilüfer türleri çiçekleniyor. Burası yüzmeye açık plajlarıyla yaz ziyaretçilerine farklı bir deneyim de yaşatıyor. Benim en sevdiğim aktiviteyse geleneksel mimarisini korumuş çevre köyleri ziyaret etmek.
Konya’ya bağlı Beyşehir ilçesinin merkezi ve çevresi özellikle Selçuklu dönemi ve Eşrefoğlu Beyliği’ne ait eserlerle bezeli. Eşrefoğlu Camisi ve hamamı, Kubadabad Sarayı, Bedesten ve Taş Medrese sadece birkaçı. Beyşehir Gölü çevresindeyse Eflatun Pınarı kesinlikle keşfetmenizi önerdiğim yerlerden biri. Ayrıca son yıllarda popüler olan, Anadolu ve Orta Asya’ya özgü kerpiç mimari örneklerini görebileceğiniz Sonsuz Şükran Köyü’nü de ziyaret edebilirsiniz.
Yüzbinlerce kuş konaklıyor
Göller Yöresi’nin büyük kardeşi Eğirdir Gölü ülkemizin en büyük ve en derin gölleri arasında. Beyşehir ve Kovada göllerine son derece yakın. Beyşehir Gölü’nde olduğu gibi Eğirdir Gölü’nde de adaları hemen farkedeceksiniz. Ön plana çıkanlarsa Can Ada ve Yeşil Ada. Karayoluyla anakaraya bağlandıkları için yarımada desek de yerinde olur.
Beyşehir Gölü gibi koruma altında olan Eğirdir Gölü, yeni yerler keşfetmeyi seven seyahat okurları için güzel manzaralar sunuyor.
Göl biyolojik çeşitlilik açısından da son derece kıymetli. Özellikle kış aylarında hem ülkemizin hem de Avrupa ve Avrasya’nın kuzeyinden gelen yüz binlerce kuş Eğirdir Gölü’nde konaklıyor. Yüz binlerce derken abartmıyorum zira KOSKS’larda bu gözler 300 bin sukuşu saydı. Neler var derseniz; sakarmeke ve ördek türleri ön plana çıkıyor. Elmabaş patka, tepeli patka ve macar ördeği gibi dalıcı ördeklerle birlikte fiyu, kaşıkgaga ve çamurcun gibi yüzey ördeklerini rahatlıkla görebilirsiniz. Doğal hayat fotoğrafına meraklı seyahat tutkunları için biçilmiş kaftan yani. Kuğu ve kaz türleri ve diğer sukuşlarını da içeren bir ‘şampiyonlar ligi’ gölde arzı endam ediyor ve sizi bekliyor.
Sazan dolmasının tadına bakın
◊ Beyşehir ve çevresinde gastronomi açısından son derece büyük sürprizlerle karşılaşacaksınız. Gölün sunduğu sazan, levrek ve kadife balığı menülerde sıklıkla karşınıza çıkacak. Balık yahnisi ve balık kapama
gibi çok sayıda ünlü balık tarifini deneyebilirsiniz. Ben özellikle balık (sazan) dolmasını tavsiye ediyorum.
◊ Eğirdir çevresi sarp dağlarla çevrili. Ulaşımın zor olduğu yıllarda, bu bölge çevresinden epeyce izole olmuş. Bu durum da beraberinde çok özel yaşam pratiklerini ve kültür mirasını getirmiş. Coğrafi yapının yansımalarını özellikle bölgenin mimarisinde ve geleneksel yemeklerinde görmek mümkün. Köyden köye tarifi farklılaşabilen helva ve pestiller, çarşaf böreği gibi hamurişleri uzunca bir listenin önde gelenleri. Yine sazan dolması ve göl balıklarından çok sayıda tarif sizi bekliyor.