Bi’kimlik rica’dim!..
Bahadır Kaleağası’nın “Avrupa’da mıyız, Avrupalı mıyız? Kimlik tartışması gereksiz” başlıklı bir yazısını okudum dün, hangi gazeteydi not etmemişim. Yazı Avrupa kapısında bir Avrupalı ile bir Türk’ün arasında geçen şu fiktif ‘kimlik diyalogu’ ile başlıyordu:
Tak tak tak!
- Kim o?
- Ben geldim.
- Sen kimsin?
- ???
- Kimliğini göster!
- Kaybettim. Eskisi hükümsüzdür.
- Yenisi yok mu?
- Henüz çıkartmadım...
*
Bu yazıyı okurken, aklıma Coluche’ün 1975 tarihli ‘Le flic’ (Aynasız) adlı skeçi geldi.
Polis memuru ‘kaldırım’ görevindedir. Bir Arap etrafında döner döner, bir türlü konuşmaya cesaret edemez. (Polisin ve Arap’ın muhteşem aksanlarını ve jorgonlarını ne yazık ki tercüme edemiyorum.)
Karşısındakinin ‘koyu esmer’ teni bile, polisin gözünde ‘şüpheli’ olması için yeterlidir.
Neticede adam korka korka polise yaklaşır, bildiği üç beş kelime Fransızca’yla ve korkunç bir aksanla ‘Affedersiniz m’mur bey, yakında bir polis karakolu var mı? Kimliğimi kaybettim de, polise bildirmek istiyorum’ der.
Polis düşünür ‘Hemşerim, senin halinde bir tuhaflık var!’
Arap’a sorar:
- Bir kimlik görebilir miyim!
Kimliği olmadığı için adamı tutuklayıp karakola götürür…
*
Bence, Avrupa kapısındaki Türkiye’nin halini, Bahadır Bey’in senaryosundan ziyade, Coluche’ün skeçi daha iyi anlatıyor……