Beydağları’nı aş da gel
“İşi gücü bir tarafa bırakıp güneye ineceksin, bir balıkçı köyüne yerleşip kalan ömrünü orada demlendireceksin.” Şehirde yaşayan pek çok kişinin hayalini böyle özetlemek mümkün. Bu hayalin yönünü kıyıdan biraz içeriye, bir yaylaya kaydırmaya ne dersiniz? Biz öyle yaptık. Şehirden tası tarağı topladığımız gibi Elmalı’ya yerleştik. Antalya’nın kavurucu sıcağını 1.150 metre yüksekten göğüsleyen serin yaylasına…
Yazı sıcaksa kışı fena soğuk! Kar, haziran ortasına dek Beydağları’nda pudra şekeri...İçinde yuvalanan insan sayısı 40 bini geçmiyor.
Önü Noelci Demre, Kaş; beri yakası Fethiye... Trafik levhalarının yarısı portakalcı Finike, diğer yarısı Antalya!..
Denize, plaja hangi yönden baksan 1 saat... Sırtını Burdur’a verirsen Kemer sahillerini, Finike’yi, Kaputaş’ı, Patara caretta’larını Batı Akdeniz’in çatı katından izliyor gibisin. Kırı daha bir kır, yaylası daha bir Yörük...
Daha Antalya yokken...
Isırgan makilerinin içinde domuz yavruları, servi boylarında emektar römorklarını çeken traktörler dolanıyor. Bundan 2.500 yıl önce antik Likya’nın kendine has yerleşimlerinden biriyken de böyle miydi bilmiyorum ama doğusuna Pamfilya (şimdiki Antalya), batı yönüne de Karya’yı alan kent, kendine has höyüklerine de 5 bin yıllık yaşam izlerini sığdırmayı bilmiş.
Choma, Soklai, Semayük ve Podalia kentleri bölgenin henüz gün ışığı görmemiş antik hazineleri... Kendi tarihini, Antalya’dan bağımsız, hatta o daha ortalarda yokken yazmış Elmalı. Üç tarafı Beydağları ve Akdağlar’la çevrili ova, Likya’dan Bizans’a, Roma’dan Teke Beyliği ve Osmanlı’ya dek bir dizi uygarlığı barındırmış.
Serin bir soluk noktası
Bugün etrafı bacasız sanayi turizmle sarılmış olan Elmalı, Kemer-Demre-Patara hattının serin bir soluklanma noktasına dönüşmüş durumda... Antalya sahillerinin sıcağından bunalanlar, soluğu, haziran sonuna kadar köy sobalarının yandığı bu yaylada alıyor.
Özgül ağırlığına rağmen münzevi yaşamı tercih eder gözüken bölge, ziyaretçilerini en belirgin tarihi yapı Ketenci Ömer Paşa Camisi’yle karşılıyor. Sultan I. Ahmet dönemine denk düşen cami, 1610 yılı açısından sadece Akdeniz’in değil, Ege’nin de en büyük klasik Osmanlı yapısı... 24 kubbeli medresesinin yolu Selçuklu’nun ‘tektaş’ı Kesik Minare’ye çıkıyor.
Hislerini yanına alıp çarşının içinden geçersen tam anlamıyla Rumeli’desin. Kavruk kuru kahve kokusu, mermer hayratları, içinde koşuşan delişmen köy çocukları, petibör arası güllü lokum sandviçleri, sonu salaş bir şişçi dükkânına çıkan bakır cezve dolu sokağı, çörek helvası ve leblebicileriyle modern bir kervansarayı andırıyor. Yetmiyor; Bakırcılar Çarşısı, arkasındaki tepeye köy pazarını iliştiriyor pazartesi günleri.
Bey Hamamı mı dediniz?
Evliya Çelebi’nin bile anlattığı muhabbet kurnalarını ıskalamak ne mümkün! Hamam sabunuyla odun sobalarının isli kokusu Ağalar Yokuşu’nu tırmanırken karışıyor birbirine. Elmalı bir yönüyle Horasan-Anadolu hattını kendilerine yurt edinen zamanın İslami düşünürlerinin de bölgesi...
Kentin her noktasında bir evliya türbesi var. Vahab-ı Ümmi, Haydar Baba, Abdal Musa, Tabak Baba, Sinan-i Ümmi, (Baltası Gedik) Mahmud Dede, Ahi Baba ve daha nice dervişin ya ömrü, ya yolu Elmalı’da kesişmiş. Kur’an-ı Kerim’i Türkçeleştiren imza da bu diyardan, tercüman Muhammed Hamdi Yazır...
En mavi yeşili Finike yolu
Antalya’nın Fethiye’ye sınır olan ilçesine “nasıl ulaşırım” diye sorarsanız: Yaylaya Korkuteli üzerinden geçmek Kemer’e göre daha kısa... Ama en mavili-yeşilli yol hikâyeleri Finike üzerinden olanında... Hem turkuvaz Akdeniz sahili, hem de antik Arykanda ile Avlan Gölü’nün size söyleyeceği çok şey var bu yolun üstünde. Fethiye’den yola çıkanlarıysa virajlı bir dağ tırmanışı bekliyor.
Bir ara Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun da yapıldığı 1.850 metrelik Göğübeli Geçidi’ni “Geçerim ben” derseniz, buyurun Seki bayırlarına. Kaş’tan gelenlerse Gömbe’ye doğru 50 km’lik dağ etabını kesinlikle göze almalılar. Demre sahilinden gelebileceğine inananlar varsa 1 saatte 104 keskin virajı da aşmaları gerektiğini bilsinler. Evet, saydım. Ve Finike’de de mutlaka kahve molası versinler.
İddiası, tek trafik ışığı
İlçeye yaklaştığınızda sonrası rahat... Çünkü tarihi merkezde sizi sadece tek trafik lambası karşılayacak. Elmalı’yı bundan seviyorum işte. İddiası, sadece tek trafik ışığı... Kalabalık caddeleriyle, neonlarıyla, konforuyla karşılamıyor insanı. İçine sakin sakin çekip bırakıyor Bakırcılar Çarşısı’na. Ne en olmak gibi bir derdi var, ne “Daha fazlasını iste” demek... Doğayı okumayı her ziyarette ben burada söktüğümü düşünüyorum. Okuma yapmak isteyen düşsün yollara.