Bebekliğinden itibaren yollarda olursa alışır
Tatile çocuklarla gitmek aileler için yorucu olabiliyor. Fakat çocuğunuzu kendi yaşam tarzınıza küçük yaşlardan itibaren alıştırırsanız ve tatil öncesi bazı küçük önlemler alırsanız seyahatinizin tadına varmanız mümkün.
Kızım Lorin doğduğundan beri, yani yaklaşık 5 yıldır çocukla seyahat eden bir anneyim. İtiraf etmeliyim ki en rahat ettiğim dönem 3,5 yaşından itibaren başladı. “Çocuklar seyahat etmeye engel mi” diye sorarsanız, kesinlikle değil. 4 yaşına kadar hiç yolculuk etmemiş bir çocukla seyahate çıkmak bebekliğinden beri yollarda olan bir çocuğa kıyasla elbette zor olacaktır. O yüzden dünyada karavanda büyüyen çocukların da olduğunu göz önüne alırsak küçük yaşlardan itibaren ailenin yaşam tarzına ayak uydurabildiklerini savunurum hep. Mesela Lorin’in uçak korkusu yok, araba yolculuklarında kusmaları biteli çok oldu. Uzun yolda sıkılmaz çünkü hepsinde ayrı ayrı alışkanlık geliştirdi. Kısacası çocukla rahat seyahat etmenin yolu küçük yaştan itibaren sık seyahat etmekten geçiyor. Henüz bebekken kısa yolculuklara çıkmanız, aslında bebeği alıştırdığınız kadar size de çocukla seyahat etmek hakkında farklı deneyimler kazandırıyor.
TAKVİMİ ONA GÖRE BELİRLEYİN
Biz bugüne kadar 3 kez yurtdışına seyahat ettik ve Türkiye’nin Ege Bölgesi’ni kuzeyinden güneyine, bazen arabayla, bazen uçakla bazen de tekne tatiliyle gezdik. Hepsinin ayrı bir keyfi ve ayrı zorlukları oldu. Tatile çıkarken her şeyden çok önem verdiğim konu çocuğun dönem olarak uygunluğuydu. Diş çıkarma veya bez bırakma dönemini, hafif soğuk aldığı ya da yürümek üzere olduğu zamanları evimizde geçirmek hepimiz için en güvenlisiydi. Çocuk kendi dünyasında bir atak yaşarken ona bilmediği bir ortamda bakım vermeye çalışmak seyahati bir kâbusa çevirebilir. Denize götürürsünüz ağlar, parka götürürsünüz ağlar, kumlarda oynasın diye türlü planlar yapmışsınızdır ama o kendini kumlara atarak ortalığı yıkmayı tercih eder. Dolayısıyla tatil takvimi için çocuğun en uygun haftasını belirlemek bence tüm aile üyeleri açısından hayati önem taşıyor.
EVİ YANINIZDA TAŞIYORSUNUZ
Çocukla seyahati deniz, kara ve hava yolculuğu olarak üçe ayırırsak en konforlusu uçak gibi gelse bile denizde ve arabada olmanın başka avantajları var. Bir süre sonra kendi aile dinamiğinize ve çocuğunuzun yapısına göre size uygun olanı zaten kolayca anlıyorsunuz. Bazı çocuklar kulağı tıkandığı için uçakta susmadan ağlayabiliyor, bir diğeri arabada defalarca kusabiliyor, sıkılabiliyor. Uçaktaki anne o anda kendi arabasında, yabancılardan uzakta olmak için kim bilir neler verir. Araba yolculuğundaki anneninse “Keşke uçakla gitseydik” pişmanlığını duyar gibiyim. Çünkü hepsini yaşadım. Örneğin ben ara duraklarda konaklamayı veya birden fazla şehirde seyahat etmeyi planlamıyorsak araba yerine kesinlikle uçağı tercih ediyorum. Aralarda bol bol gezeceksek zaten en iyi seçenek araba. Böyle durumlarda bagaj sayesinde neredeyse evi yanınızda taşıyabildiğiniz için seyahat epey konforlu oluyor.
TATİL BÖLGESİNİ NASIL SEÇERİZ?
Bir başka mesele çocukla tatil için bölge seçmek. Burada da çocuğun yaşına uygun hareket etmekte fayda var. Eğer henüz bebekse bir tura katılabilir ya da kendi başınıza tarihi bir şehrin sokaklarını gezebilirsiniz. Henüz yürümeyen, konuşmayan, beslenmek ve uyumak dışında bir talebi olmayan bebeğinizi kanguruya koyarak dolanmak, uyku saatlerinde arabasına yatırıp görmek istediğiniz yerlere gitmek son derece keyifli olur. Bu tatili bir de ancak çocuğunuz 4 yaşını tamamladıktan sonra tavsiye edebilirim. Aradaki 3 sene boyunca rotanızı daha çok çocuğun olduğu sayfiyelere çevirmenizi öneririm.
BASINÇ YÜZÜNDEN AĞLAMAMASI İÇİN...
◊ Annelerin en büyük korkusu bebeğin/çocuğun uçakta ağlamasıdır. Diğer yolcuları rahatsız etmenin üstünüzde yarattığı baskıyla stresten ölecek gibi hissedersiniz. Siz gerildikçe çocuk daha da ağlar. Bu kısırdöngüyü kırmanın bir numaralı yolu öncelikle etrafa verdiğiniz rahatsızlığı düşünmemek. Çünkü o bir bebek, ağlıyorsa bunda kimin suçu olabilir? Bebekler uçakta özellikle iniş ve kalkışlarda basınçtan kaynaklı kulakları tıkandığı için ağlarlar. Biraz daha büyük, 3 yaş civarındaki çocuklarsa telaştan veya korktukları için stres kaynaklı ağlayabilirler.
◊ Bebeğinizi iniş ve kalkışlarda emzirmek, uçuş saatini onun uyku zamanına denk getirmek ve yaşına göre bir burun spreyiyle burnunu açmak basınç kaynaklı tıkanmanın kesinlikle önüne geçiyor. Emzik kullanıyorsa emziğini vermenin veya biberonuyla ona bir şeyler içirmenin yetişkinlerin sakız çiğneyerek kulaklarını açması gibi bir etki yarattığını söyleyeyim.
◊ Daha büyük çocuklardaysa uçağa binmeden önce yolculuğu tüm detaylarıyla anlatmak faydalı olacak. Bilmedikleri şeylerden korktukları için ön hazırlık onları rahatlatır. Evde uçağa binme oyunu oynayarak kemer bağlamadan kalkışa, duyulacak motor sesine kadar ona bilgi verebilirsiniz. Ya da konu hakkında bir kitap okumak, çizgi film seyretmek işe yarayabilir. Uçaktayken de eline bir oyuncak vermek ya da önceden tablete indirdiğiniz sevdiği çizgi filmi açmak güzel alternatifler.
◊ Siz her şeyi doğru yapsanız bile bizim görmediğimiz küçücük bir şeyden etkilenip yine de ağlayabiliyorlar. İşte bu durumda uçak içindeki kabin görevlilerinden hatta yanınızdaki gönüllü diğer yolculardan yardım istemekten çekinmeyin. Kendinizi yatıştırmadan çocuğunuzu yatıştırmak pek mümkün değil.
◊ Ben Lorin’le yalnız seyahatlerimizde pusetini uçak altına verir, uçağın kapısından da teslim alırdım. Bebek kucağımdayken arabasını açmak mümkün olmadığından etrafımda gördüğüm ilk kişinin kucağına Lorin’i verip hemen pusetini açardım. Siz daha kolay, örneğin tek bir dokunuşla açılan bebek arabalarını tercih ederseniz çocuğu kimseye vermenize gerek kalmayabilir. Belki sadece arabayı açmaları konusunda insanlardan yardım isteyebilirsiniz. En büyük pişmanlığım yanlış bebek arabası seçmiş olmamdı ama değiştirmeden inatla kullandık.
TECRÜBEYLE SABİT ÖNERİLER
◊ Eğer ormanda, ıssız yerlerde kamp planlamıyorsanız evdeki ecza dolabınızı yanınızda taşımanıza gerek yok. Bir çanta ilaç taşıdıktan sonra otelin etrafında gördüğüm 3 eczane epey canımı sıkmıştı. Dönüş yolunda kırılan bazı ilaç şişeleri de bana ders oldu. Artık sadece anlık kazalarda ihtiyaç duyduğum yara bandı, ağrı kesici jel ve ilkyardım merhemlerini yanıma alıyorum.
◊ Paket paket bebek bezi ve mama taşımanıza gerek yok. Önceden konaklayacağınız otele sipariş etmeniz ve otele bilgi vermeniz sizi bu yüklerden kurtarır. Bez ve mamalar yerine (eğer otelinizde yoksa) çantanıza çocuk telsizi ya da kamerası atabilirsiniz. Bu durumda o odasında mışıl mışıl uyurken siz de oda balkonuna hapsolmadan otelin içinde biraz daha rahat dolaşma imkânı bulabilirsiniz.
◊ Eğer yaz tatiline gidiyorsanız yanınızda bol kıyafet taşımak gibi bir hata yapmayın. Günün çoğunluğunu üzerlerinde bir mayoyla geçiriyorlar. Denizden ve duştan çıktıktan sonra sarmak, sahilde uyuyakaldığında üzerine örtmek, güneşten korumak ve bebek arabasının üstünü kapamak için çok sayıda müslin (pamuklu örtü) almanızı öneririm.
◊ Çocuğunuzun 2-4 yaş arası size bağımlı ama en hareketli olduğu dönemde çok büyük otellere gitmemenizi tavsiye ederim. Odanız denize yakın olsun. 3 adımda çocuk kulübüne, 5 adımda çocuk havuzuna varacağınız, başka çocuklu ailelerin de olduğu kompakt tesisleri tercih edebilirsiniz. Kocaman arazilerin üzerine kurulu tesislerde, güneşin altında oradan oraya yürümek veya buggy (elektrikli araç) sırası beklemek inanın çok yorucu oluyor. Tecrübeyle sabit.