GeriHatayı Keşfet Antakya'da Hatay'ı Keşfetmek
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Antakya'da Hatay'ı Keşfetmek

Antakya'da Hatay'ı Keşfetmek

TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy

Turizm, dünyanın en hızlı gelişen sektörlerinden biri konumunda bulunuyor. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü verilerine göre; 1950’li yıllarda dünyada uluslararası seyahat eden kişi sayısı 25 milyon seviyesinde iken 2015 yılı sonunda 1 milyar 184 milyon kişiye ulaşmış durumda. Uluslararası projeksiyonlar turizm sektöründeki büyümenin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini gösteriyor. Dünya turizmindeki bu büyümeye en önemli katkıyı yapan ülkelerden biri de şüphesiz Türkiye oldu. Özellikle 1980’li yılların ortasından itibaren çok hızlı bir büyüme trendi yakalayan Türkiye, konjonktüre bağlı dalgalanmalara rağmen dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından biri olma başarısını gösterdi. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü verilerine göre Türkiye, 2015 yılında dünyanın en çok ziyaretçi çeken 6’ncı ülkesi, dünyanın en çok turizm geliri elde eden 12’inci ülkesi konumunda bulunuyor. Elbette Türkiye’nin sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel değerler göz önünde bulundurulduğunda, ülkemizin bu verileri çok daha yukarılara çekme potansiyeline sahip bir ülke olduğu gerçeğininde farkındayız. İşte bundan dolayı TÜRSAB olarak ülkemizin sahip olduğu tüm değerlere sahip çıkılması, turizm açısından değerlendirilmesi yönünde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

TÜRSAB - Hürriyet Gazetesi iş birliğindeki “Antakya’da Hatay’ı Keşfet” etkinliği de Birliğimiz TÜRSAB’ın bu yöndeki çalışmalarından biri oldu. Zira Hatay; Türkiye’nin sahip olduğu tarihi v kültürel birikimi en iyi yansıtan turizm potansiyeli en yüksek illerimizden biri konumunda bulunuyor. Mozaik çeşitliliği açısından dünyanın ikinci büyük müzesine ev sahipliği yapan Hatay, binlerce yıldır üzerinde barındırdığı yaşam ve kültürlerle de eşine az rastlanır bir insan çeşitliliğine sahip bir bölge. Üç semavi dinin buluştuğu bu topraklarda insanlar yıllardır kardeşçe ve barış içinde yaşaya gelmişler. Bu çok renklilik, kentin kültürüne, sanatına, sokaklarına, türkülerine dahi yansımış durumda. Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biri olan yöredeki tarihi yaşam bulgularının M.Ö. 100 binlere kadar uzandığı söylenir. Bölgenin Orta Paleolitik, Neolotik, Kalkolitik dönemlerde ve Tunç Çağı’nda yaygın bir yerleşim yeri olarak kullanıldığına ve beylikler biçiminde yaşandığına yönelik kalıntılara rastlanmıştır. İlk Tunç Çağı’ndan itibaren Amik Ovası’ndaki bu Beylikler, sırasıyla Akadlar, Yamhad Krallığı, Hititler ve Mısırlıların egemenliğine girmiş ve bu durum M.Ö. 13. Yüzyıla kadar devam etmiştir. Bu tarihten sonra da birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Hatay, M.Ö. 333 yılında Büyük İskender’in Pers ordusunu ağır bir yenilgiye uğratmasından sonra kısa bir süre Makedon hakimiyetinde kalmıştır. İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra komutanlarından Seleukus I. Nicator iktidar mücadelesini kazanarak Seleukoslar Dönemini başlatmış ve M.Ö. 300 yılında Seleucia Pieria, ardından Antiacheia (Antakya) kentleri kurulmuştur. Hatay, daha sonra Roma, Sasani, Bizans, Abbasi, Aksitler, Hamdanoğulları, Selçuklu ve Memluk egemenliğinde yaşamıştır. Birinci dünya savaşı sonunda bazı idari özelliklerle “İskenderun Sancağı” adıyla Suriye’ye verilen şehir, 1938 yılında bağımsızlığını ilan etmiş ve 1939 yılında Hatay Devlet Meclisi’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanma kararı ile Türkiye toprakları arasında yerini almıştır. Hatay topraklarında ağırlanan tüm bu medeniyetler, geriye kendilerinden çok önemli izler bırakmayı da ihmal etmemişlerdir. 1963 yılında Vatikan tarafından “Hac Yeri” olarak ilan edilen ve ilk kilise olduğu söylenen St. Pierre, Hatay Arkeoloji Müzesi, Habib-i Neccar Camii, Antakya Kalesi, Çevlik Ören Yeri, Titus Tüneli, St. Simen Manastırı, Antakya Evleri Harbiye Mesire Yeri, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Bakras Kalesi, Koz Kalesi Hatay’ın tarihinden izler taşıyan eserlerden yalnızca bir kaçı… Bu kadar farklı kültüre ev sahipliği yapan Hatay, kültürün en önemli unsurlarından biri olan mutfağı ile de zenginliğini yansıtma başarısı gösteriyor. Hatay’da yörenin güzellikleri, şekilleri, tatları, renkleri her biri ayrı ayrı ve muhteşem bir ahenk oluşturacak şekilde mutfağa yansıyor. Kentin köklü geçmişi, kültür çeşitliliği, ortaya son derece zengin bir mutfak çıkarmış durumda. Tepsi Kebabı, Oruk, Öcce, Ekşili Börülce, Beyaz Kabak Boranisi, Cevizli Biber (Muhammara), Bakla Ezmesi, Humus, Nazlı Et Yemeği ile Peynirli Künefe ve Taş Kadayıf yanında saymakla sonu gelmeyecek kadar lezzet Hatay’ın muhteşem mutfak kültürünü yansıtıyor. Tarihi ve gastronomik zenginliklerin yanı sıra yaylaları ve kaplıcaları ile de önemli bir turizm potansiyeli vadeden Hatay’a ilginin daha da artmasını temenni ediyor, tüm vatandaşlarımızı Hatay’ı keşfetmeye çağırıyorum.

False