Son Güncelleme:
Anadolu’nun en kuzey noktasında engin denize kollarını açan ÅŸehir
Sinop Cezaevi’nin soÄŸuk koÄŸuÅŸları, buradaki yaÅŸamın neye benzediÄŸini tahmin edemeyenler için daha da ürpertici. Ancak burası, Sinop’un en ilginç tarihi yerlerinden. O yüzden kente gelen her turist, buraya mutlaka uÄŸruyor. KoÄŸuÅŸların kapıları artık ardına kadar açık, içeride paslanmış ranzalar, tozlanmış ÅŸilteler, duvarlarda mahkumların deÄŸil ama turistlerin o onu, bu bunu seviyor yazıları var. Çocuk ıslahevinden kafa karıştırıcı koridorlarla ayrılmış ziyaret kabinlerine, hamamdan iki hafta boyunca karanlıkta ceza çekilen, alaturka tuvaletli disiplin hücrelerine ve hapishanenin her yerinden daha izbe kadınlar koÄŸuÅŸuna kadar, Sinop Tarihi Cezaevi, gezdikçe bitmiyor, gezdikçe biraz daha düşündürüyor. Bu sürgün yerinin, 26 yıllık infaz koruma memuru Akif Åžahin, bıyığından dolayı nam-ı diÄŸer Pala, cezaevi boÅŸaltıldıktan sonra, buranın bekçisi olarak kalmış. MeÅŸhur bir karakter. Belgesellerde, filmlerde oynamış. Firar edenler, infazlar, taÅŸ duvarların ardındaki yaÅŸamın detayları, dün gibi hafızasında. Eskiden mahkumların volta attığı, top oynadığı avluları, koÄŸuÅŸlara kadar sıralanan yedi kapıyı, kör pencerelerden ulaşılması zor demir kilidi, kalın taÅŸ duvarları, en ufak ayrıntısına kadar biliyor. Kalenin dışına, dolgu sahil ÅŸeridi ve limana mendirek yapılmadan önce, dalgalar cezaevini çevreleyen kalın surlara vururmuÅŸ. Denizi göremeyen mahkumlar da koÄŸuÅŸlarından dalgaların sesini duyarmış. Güney surlarının hemen yanındaki koÄŸuÅŸundaki Sabahattin Ali de onlardan biriydi. ‘’Dışarıda deli dalgalar/ gelip duvarları yalar/ seni bu sesler oyalar/ aldırma gönül aldırma’’ dizelerini bu günlerden birinde yazmıştı ÅŸair. Oysa, bu umutsuzluÄŸun içinde, bir de gökyüzü vardı: ‘’Görmesen bile denizi/ yukarıya çevir gözü/ deniz gibidir gökyüzü/ aldırma gönül, aldırma...’’ Denize yakın bir yerlerde çile doldurmak hiç de kolay olmamalı, diye düşünüyorum. KARADENÄ°Z’İN TÃœM YÃœKÃœNÃœ ÇEKTÄ°RMELER ÇEKERDÄ°Küçük Ayhan bir gün, bir dükkanın vitrininde, ahÅŸap bir tekne maketi görür. Yelkenliyi, Sinop Cezaevi’nde yatan ve aftan sonra kendine bu dükkanı açan balıkçı DerviÅŸ Usta, mapushanedeyken yapmıştır. Ayhan, bu allı yeÅŸilli teknenin büyüsüne kapılır ve Sinop’a uÄŸrayan yolcu vapurlarını çamurda ÅŸekillendirmeye baÅŸlar. Bu arada bir taraftan sanat okulunun aÄŸaç bölümüne devam ederken, bir taraftan da DerviÅŸ Usta’ya yardım ederek, aÄŸacın inceliklerini öğrenir. Yaptığı tekneleri, Sinop Limanı’na gelen yolculara satar. Gün gelir, kendine derme çatma bir tezgah açar. Amerikalılar’ın Sinop’ta olduÄŸu yıllardır. Teknelerine bayılırlar, hediye olarak ülkelerine götürürler. Arkasından sipariÅŸler yaÄŸar. Ayhan Demir, Sinop Cezaevi’nde baÅŸlayan 60 yıllık ahÅŸap tekne maketçiliÄŸi geleneÄŸine ilk sahip çıkanlardan. Bugün artık bu, tamamıyla Sinop’a özgü bir el sanatı. Ustanın 54 yıl önceki takımları modern dükkanının vitrininde duruyor. Ayhan Usta’nın tekneleri arasında, çektirmelerin yeri ayrı; ‘’Bu nesil, nasıl olur da çektirmeyi unutur? Bir zamanlar Karadeniz’in bütün yükünü, kumunu, çakılını, kerestesini, onlar çekerdi’’ diyor. Limandaki teknelerin ve Tarihi Yalı Kahvesi’nin yanından geçerek yürüyorum. Burası, Sinop’un en canlı yeri. Yalı Kahvesi, gençlerle dolu. Bütün okulların sıralandığı Okullar Caddesi’nde ise in cin top oynuyor. Bir de Tersane’den bakıyorum Sinop Cezaevi’ne. Anlatılanlara göre, 1990’larda, kalenin güney surlarının dibinden geçen sahil yolu yokken, cezaevi denizin içinde gibi görünürmüş. Beton yığınlarının arasına sıkışmış, karmaşık bir kent, Sinop. Güzelliklerini bir çırpıda görebilmek kolay deÄŸil. Anadolu’nun en kuzey noktasında, engin denize kollarını açmış gibi duran bir kent, daha güzel olmalı. Orada kayalıkların üzerinde, yapayalnız Ä°nceburun Feneri duruyor. Etrafında birkaç kulübe. Karadeniz’e bakıyorlar. Arada hiçbir engel yok. Sabahattin Ali’nin sözlerini hatırlıyorum: ‘’On adım ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra aradaki kalın kale duvarlarına gözlerini dikerek bakmaya ve denizi yalnızca hayallerde görmeye mecbur kalmak az azap mıdır?’’Şiir ve türkülerin cezaeviSinop denince, birçoklarının aklına ilk, kalesi ve tarihi cezaevi gelir. 1877 ve 1993 yılları arasında, hapishane olarak kullanılan kale, aslında bir sürgün yeriydi. Sıkı güvenliÄŸi ve disiplin hücreleriyle ün salmıştı. Kale ilk kez, 1215’te Selçuklular tarafından hapishane olarak kullanılmış. Yine aynı dönemde, hapishanenin içinde yer aldığı, yüksek taÅŸ duvarlı iç kale, savaÅŸ gemilerinin yapıldığı önemli bir tersaneymiÅŸ. Bugün, tersane bölümünün örülerek kapatıldığı ve bir noktada, surun delinerek cezaevi içinde bir kapı açıldığı görülebiliyor. Yer yer devÅŸirme malzemenin kullanıldığı surların kalınlığı üç metre. Åžiir ve türkülere konu olan, yakın zamanda da belgesel ve sinema filmi çekimlerinin yapıldığı cezaevinde, bugün koÄŸuÅŸlar, kadın koÄŸuÅŸu, disiplin hücreleri, ziyaret kabinleri, berber, çayevi, hamam ve çocuk ıslahevi gibi bölümler görülüyor. Cezaevinde yatan aydınlar arasında; Názım Hikmet, Sabahattin Ali, Burhan Felek, Ahmed Muhip Dranas, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Zekeriya Sertel gibi isimler var... (Sinop Tarihi Cezaevi, her gün 09:00- 18:00 arası açık. Kışın, Pazartesi hariç, 08:00- 17:30. 0368 260 48 Gölge etme baÅŸka ihsan istememM.Ö. 4. yy.’da yaÅŸamış olan Diyojen, Sinopluydu. Babasının karıştığı siyasi bir dava yüzünden, aile Atina’ya sürülmüş, Diyojen burada iyi bir felsefe eÄŸitimi almıştı. Bir rivayete göre gün içinde elinde fenerle ‘’adam arıyorum’’ diye dolaşıyordu. Asıl ünü, kendisi için ne yapabileceÄŸini soran Büyük Ä°skender’e ‘’Gölge etme baÅŸka ihsan istemem’’ demesinden geliyordu. ALIÅžVERÄ°ÅžAyhan Kotra Ayhan Demir, ÅŸimdi oÄŸlunu yetiÅŸtiriyor. Ä°skele Cad. No:3, Sinop, 0368 261 29 25 E&R Çeyiz Sinop’a ait yöresel dokumalar, 13. yüzyıla ait bir Selçuklu medresesinde sergileniyor. Medresedeki küçük lokantada Sinop’un cevizli mantısından tadarken, dükkanın sahipleri Ece ve Reyhan Karaaydın’dan dokumalar hakkında bilgi alabilirsiniz. Pervane Medresesi, Büyük Camii arkası, Sinop, 0368 261 26 27Özekes Bıçakları 1890’dan beri aynı ailede kalan ve yok olmayan bir gelenek. Kaleyazısı Mah. Batur Sok. No:28, Sinop, 0368 261 18 91, www.ozekes.comAyancık Halk EÄŸitim Merkezi Ayancık’ın geleneksel keten dokumalarının hepsi, Ayancıklı kadınlar tarafından, el tezgahlarında dokunuyor. Dr. HaÅŸim Örnek Cad. No:18, Ayancık, 0368 613 11 96Ekenler Ticaret Azdavay kadınlarının göz alıcı geleneksel kıyafetleri, çiçekli basmaları, ÅŸeritli önlükleri, bele baÄŸlanan kuÅŸakları ve ‘’çökü’’ denilen boncuklu baÅŸlıkları. Çarşı Cad. No:4/A, Azdavay, 0366 717 10 68 Galeri Ãœlgen Sinop’a özgü ahÅŸap tekne maketçiliÄŸi geleneÄŸini sürdüren, deneyimli ve köklü ailelerden. Çektirmeler, yelkenliler, guletler, balıkçı tekneleri, Karadeniz takaları... Tersene Çarşısı, No:12, Sinop, 0368 261 16 53 BEN OLSAYDIM BUNLARI YAPARDIMTürkiye’nin en kuzey ucundaki Ä°nceburun fenerinde, Karadeniz’i seyretmek Azdavay Yukarı Topuk köyünde, Yaylacı ailesinin ayranını içmekSinop Kalesi’nden günbatımını seyretmekSinop’a bir de denizden bakmakTatlıca Åželaleleri’nin önündeki doÄŸal havuzlarda yüzmekSinop’un etrafında bir ada turu atarak en vahÅŸi kıyılarını görmek Yol boyunca böğürtlen toplamakÂ