GeriSeyahat Amber gözlü Gdansk
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Amber gözlü Gdansk

Amber gözlü Gdansk

Baltık Denizi kıyısındaki Gdansk, Polonya’nın cıvıl cıvıl kentlerinden biri. Üstelik, Gdynia gibi büyük bir liman ve Sopot gibi yaz eğlencelerinin akıp gittiği plaj kentiyle ışıltılı bir üçlü oluşturuyor. Şehir Avrupa Futbol Şampiyonası’nda bu haftadan itibaren çeyrek final dahil dört önemli maça ev sahipliği yapacak. Temmuz ve ağustosta ise 10 uluslararası festivale.

Bir kenti gezmeye nereden başlanır? Ruhuna yaklaşmak için ona hangi kapısından girmeli, hangi penceresinden bakmalı?
Eğer Gdansk söz konuysa, bir akşam üzeri Moltawa Nehri’nin kıyısındaki kırmızı tuğladan yapılmış Mariacka Kapısı’ndan girip arnavut kaldırımlı o dar sokakta bulmalısınız kendinizi. Yürüdüğünüz Mariacka Sokağı, kentin eski mücevher kutusudur. Ejderha suretli merdiven başlıkları, yosun yeşiline kaçmış yaşlı duvarlar, binlerce amber süs eşyasının sergilendiği tezgahların arasında, birden bir köşeden savaş yıllarının yokluk dolu günlerinden çıkagelen birilerinin yanınızdan geçip sokağın sonundaki St. Mary Kilisesi’ne dua etmeye gideceğini sanırsınız. Belki onlar gözden kaybolduklarında bir kemancı kız bir polka çalmaya başlar; karşı vitrindeki mor kanatlı bez peri havalanıp uçar gider; sonra sarı saçlı bir çocuk kucağında bir oyuncak yelkenliyle yanınıza gelir ve fısıldar: “Amber gözlü Gdansk’a hoş geldiniz!”

DESTAN YAZAN POSTACILAR

Gdansk adı, tarihe dramatik bir olayla, İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı yer olarak geçti. 1 Eylül 1939’daki ilk Alman saldırısında, sayıları saldırganlara göre çok az olmasına karşın 15 saat direnen, sonunda Nazilerce kurşuna dizilen postacıların destansı öyküsü bugün Postane Müzesi’nin önündeki heykelle yaşatılıyor. 1980’de ise Gdansk Tersanesi’nin işçileri dünyayı sallamıştı! Lech Walesa önderliğindeki Dayanışma Hareketi’ni başlatarak Polonya’nın siyasi çizgisini değiştirmişlerdi. Gdansk bugün, Altın Kapı’sı, Oliwa Katedrali’nin melekleri, Uphagen Evi’nin göz alıcı dekorasyonu, Vistula Nehri’nin ağzındaki Wisloujscie Hisarı, şık “Uzun Pazar Caddesi”, tarihi yük vinci, her girenin etkilendiği Eski Belediye Binası ve nice davetkar etkinliğiyle yüz binlerce turisti kendine çekiyor.
Deniz ve Okyanusların Tanrısı Neptün’ün heykeli Gdansk’ın ana caddesinde, bir çeşmenin fıskıyeleri arasında yükseliyor. Diyor ki Gdansklılar, kentin ünlü likörünün rengi, bu çeşmeye atılan paraların güneş vurduğu zamanki renginden doğmuş! Neptün Çeşmesi, birbirini, yolunu ya da kendini kaybedenlerin buluşma noktası! Kaybolmamışsanız bile, çevresindeki kafelerden birinde bir kahvaltı edip mutluluk için yeni tanımlar bulabilirsiniz. Özellikle özgün el yapımı eşyalar almak isteyenler için çeşmenin üzerinde bulunduğu “Uzun Pazar Caddesi” bir cennet... Zaten Polonya, alışveriş meraklıları için bir “ucuzluk pazarı”...

BALTIK’A YELKENLİ TURU

Gdansk’ta en çok ilgi gören turlardan biri, Moltawa Nehri kıyısından kalkan “Lew” (Aslan) ve “Czarna Perla” (Siyah İnci) adlı yelkenlilerin Baltık Denizi’ne bakan deniz fenerine ve İkinci Dünya Savaşı’nda ilk kurşunun atıldığı Westerplatte’ye kadar uzandığı 1.5 saatlik gezi. Turda, balıkçıların eskiden açık denize çıkmadan önce aldıkları yol da tanıtılıyor. Aynı iskeleden Gdynia ve Sopot’a da tekneler kalkıyor. İskelenin hemen yanında kentin simgelerinden eski yük vinci var. Bizim kültürümüzde karşılığı pek olmayan bu ahşap vinç, Gdansk’ta baş tacı! 1442’den beri orada! Bu kaldıraç sayesinde gemiler yüklenip boşaltılıyormuş. Tam karşısında da, Deniz Müzesi heyecanla ziyaretçilerini bekliyor. Unutmadan ekleyelim, kentin bu bölgesinde, iki kıyıda da çok güzel ve kaliteli lokantalar var. Akşam yemekleri için öneririz.

ORG KİLİSEYİ SARSIYOR

Gdansk’ta mutlaka gitmeniz gereken yerlerden biri, Oliwa Katedrali... Göllerle ve korularla dolu Oliwa kasabasının katedralindeki org 1793’te yapıldığı zaman Avrupa’nın en büyüğüydü. Bugün pek çok müziksever bu ünlü orgu dinlemek için katedrale geliyor. Sesi o kadar güçlü ki, bazı dinleyiciler kulaklarını kapatıyor. Arkasındaki duvar ise, başyapıt ve olağanüstü güzellikte melek heykelcikleriyle dolu.
Polonya’nın Pomeriana Bölgesi’ndeki Gdansk için amber gözlüdür demiştik ya, belki de şunu ekleyebiliriz: Bu ay Gdansk’ın gözünü futbol bürüyecek; tıpkı Varşova, Poznan ve Wroclaw gibi... Ama yine de siz Gdansk’a gitmeden önce, bu kentte doğan yazar Günter Grass’ın kitaplarını; fizikçi Daniel Gabriel Fahrenheit ve astronom Johannes Hevelius’un hayatını okuyun; çünkü yıldızlar yalnızca futbol sahalarında değil!

BALIKÇI KÖYÜYDÜ

“Baltık Üçlemesi”nin ikinci noktası Gdynia, dev kruvaziyerlerin de yanaştığı büyük bir liman. Önceleri küçük bir balıkçı köyüydü. 1930’da Tczew’deki Polonya Askeri Deniz Akademisi’nin buraya taşınmasıyla hareketlendi. Bugün Akvaryum’u ve adalara giden teknelerin kalkış noktası olmasıyla ilgi çekiyor. Gdynia Limanı’ndaki “Dar Pomorza” adlı yelkenli, yüzen müze. Bu yelkenli, uzun yıllar Askeri Deniz Akademisi’nin eğitim gemisiydi. Kardeşi “Dar Mlodziezy”, 2010 Boylu Soylu Gemiler Yarışı için İstanbul’a gelmiş, üç gün Karaköy Rıhtımı’nda ziyaretçi akınına uğramıştı.

POLONYA’NIN POPÜLER EĞLENCE MERKEZİ

Sopot, Fellini filmlerinin atmosferini anımsatıyor. 1824’ten beri Gdansklıların ve zengin Avrupalıların denize girmek, güneşlenmek için geldikleri bir sayfiye... 512 metrelik ahşap iskelesi Avrupa’nın en büyüğü. Lüks otelleri, SPA’ları, kumarhane ve gece kulüpleri, iyi müzik yapılan barlarıyla Polonya’nın bir numaralı eğlence merkezi. Şarkı ve müzik festivallerinin değişmez sahnesi. Üstelik konuklarına küçük sürprizler yapmayı da sever! Sopot’ta Bohaterow Monte Cassino Caddesi’nde yaz sıcağında yürürken, kafe ve pubların arasında göreceğiniz bir bina, başınıza güneş geçmiş de, binaları çarpık çurpuk görmeye başlamışsınız gibi şaşkına çevirir sizi! “Crooked House” yani Eğri Ev, ilginç mimarisiyle Sopot’un peri masalı kahramanı, internet sitelerinde de “Garip Yapılar Listesi”nin gediklisi.

SARHOŞ EVİN KOMŞUSU POLONEZKÖY’DEN GELDİ

Gdansk’a 94 kilometre uzaklıktaki CERP Parkı, Leh evlerinin sergilendiği şaşırtıcı bir açık hava müzesi. Szymbark’taki parkta “Ters Dönmüş Ev” o kadar ünlenmiş ki, dünyanın her tarafından onu görmek için ziyaretçiler geliyor. Önünde yaz kış uzun bir kuyruk. Yapıya “Sarhoş Ev” adını takanlar da haksız değil, çünkü girdiğinizde garip bir biçimde dengeniz ve algılamanız bozuluyor. İçerideki eşyalar düz durduğu halde, siz merdiven trabzanlarına tutunmadan yürüyemez hale geliyorsunuz. Başınız dönüyor, mideniz bulanıyor. Önerimiz, içeri girmeden önce, Ters Dönmüş Ev’in kapısının tam karşısındaki banka oturup, evden çıktıklarında sağa sola yalpalayanların “Oh be, devrilmeden çıktım” diye sevinmelerini seyretmeniz!
CERP Parkı, işadamı Jan Czapiewski ile oğlu Daniel‘in yarattığı ahşaptan bir ütopya. Parkın içerisinde Sibirya, Kanada gibi ülkelerde gurbette yaşayan Polonyalıların ve Kaszuby Bölgesi’nin evlerini göreceksiniz. Aralarında tanıdık bir yapı dikkat çekiyor: 2010’da İstanbul’dan götürülen taş ve ahşap parçalarıyla yapılmış bir Polonezköy evi... Kapısında dalgalanan Türk ve Polonya bayraklarının altından geçerek içeriye giren ziyaretçiler, evin açılışına katılan Polonezköylülerin çamurdan plakalara basılmış el izlerinin asılı olduğu duvarın önüne geldiklerinde sessiz bir tören yapıyor. Ellerini bu el izlerinin içine koyuyor, binlerce kilometre uzaktakilerle buluşuyor. Sonra da, duvardaki Türkçe ve Lehçe her iki ülkenin milli marşlarından dizeleri okuyorlar.
CERP Parkı’nda bir de Guinness rekortmeni var: 36,83 metre uzunluğunda, tek ağaçtan yapılmış masa. “Nobel Ödülü Sahibi Masası” Leh Walesa’ya ithaf edilmiş. Dünyanın en uzun masası 120 yaşında, 51 metre uzunluğundaki ladinden yapılmış. Kesimi 6 gün sürmüş. Parka yaptığı 6 kilometrelik yolculuk 16 saatte tamamlanmış.
Parktaki ağaçların üstüne kurulmuş ip ve tel yollarda, bir ağaçtan diğerine uçarak macera yaşayabilirsiniz. Acıktığınızda, ister uzun şişlere taktığınız sosisleri şömine ateşinde kızartın; ister havuzda oltayla tutacağınız balığı pişirin. İsterseniz geleneksel Polonya mutfağını tadın. Önerimiz, parka bir tam gününüzü ayırın!
 
YAZ FESTİVALLERİ

* Star Festivali: Polonya’daki sanat festivallerinin “Formula”sı! 1-5 Temmuz’da * Gdansk Müzik Yazı: Motlawa Nehri kıyısına kurulan sahnelerde temmuzdan ağustosa klasik müzik konserleri veriliyor. * Uluslararası Org Festivali: Temmuzdan ağustosa Oliwa Katedrali’nin muhteşem orgunda büyük ustalar büyük bestecileri yorumluyor. * Uluslararası Org ve Koro Festivali: Temmuz ve ağustosta senfoni orkestraları, ünlü orgçular, korolar kentte buluşuyor. * Feta Uluslararası Açık hava ve Sokak Tiyatroları Festivali: Temmuzun ikinci haftasında başlıyor. * Uluslararası Baltık Yelken Yarışı: Temmuz sonunda. * Carillion ve Shakespeare festivalleri: Ağustosun ilk on günü. St. Dominik Fuarı: Ağustosun ilk üç haftasında bir Gdansk şöleni, ne ararsanız var. Konser, tiyatro, havaifişekli geceler!

False