Almanya dünya mirası rotası
Rehber Jens, hararetle müzeyi tarif etmeye çalışırken, “Merak etme” dedim. “Evimdeymişim gibi hissettiğime emin olabilirsin.” Bergama Müzesi’ndeydik. Restorasyon yapılacak Bergama Zeus Sunağı’nı görmek için... Almanya’nın dört bir yanında UNESCO tescilli hazineler var. Potsdam, Dessua, Berlin, Almanya’dan bir dünya mirası rotası. Tepeden tırnağa yeşil rota şatafatlı saraylardan, sanat eseri bahçelerden, pastoral bir tablo gibi göl manzaralarından geçiyor.
SARAYLAR VE PARKLAR
POTSDAM VE PRUSYA'NIN VERSAY'I
Üç yüzyıl önce garnizon şehri Potsdam, tepeden tırnağa bir değişimle Avrupa’nın önde gelen kraliyet şehirlerinden biri oluvermiş. Prusya kralları, Potsdam’ı saraylar ve parklarla dönüştürürken klasisizmin dev anıtlarını da eklemişler. Voltaire’in iki yıl kaldığı, bilim ve sanatın şehri Potsdam... Göz alabildiğine uzanan parkları, 18’inci yüzyılın ortalarından 20’inci yüzyılın başlarına 150 yapısıyla, peyzajın ve görkemin hakkını veriyor.
Fransızcada ‘tasasız’ anlamına gelen, savaşmayı sevmese de bu konuda pek istikrar gösterememiş II. Friedrich’in sarayı Sanssouci, bahçeleri ve asma teraslarıyla hem şatafatlı hem de zarif. Sarayın sanat galerisinde, İtalyan ve Flaman ressamların paha biçilemez resim koleksiyonları bulunuyor. Ayrıca Churchill, Stalin ve Truman’ın katıldığı Potsdam Konferansı’nın yapıldığı, İngiliz köy evi tarzındaki Cecilienhof Sarayı ve Rus kolonisi olarak kurulan Alexandrovka da görülmeye değer.
Pfingstberg’deki Belvedere’den kuşbakışı Potsdam’ı seyredin. Küçük ama şık bir yerleşim. Eski Pazar’daki yeni saray ve muhteşem şehir kapıları görülmeli. Nauen Kapısı’ndan, kiremit binalar ve arka bahçelerle hoş bir atmosfere sahip Hollanda Bölgesi’ne varılıyor. Burası kafeler, barlar, pastaneler, arka avlular ve avangard galerilerle dolu.
Ne yapmalı?
- Potsdam merkezde Hotel Am Jaegertor konaklamak için doğru bir tercih olabilir (hotel-am-jaegertor.de). Orman içindeki Hotel Bayrisches Haus Potsdam’da doğa severlerin keyif alabileceği bir otel. (bayrisches-haus.de).
- Hollanda Mahallesi’ndeki Gasthaus Augustiner otantik giyimli garsonları ve Alman mutfağıyla, La Maison du Chocolat da nefis pastalarıyla dikkate değer.
- Potsdam’ın en kıdemli sosyalleşme mekanlarından biri, Heider Café (cafeheider.de).
BAHÇE, DOĞA VE PEYZAJ
WÖRLİTZ BAHÇELERİ
Wörlitz'de bir çiçekçi.
18’inci yüzyıla ait Dessau-Wörlitz Bahçe Krallığı, kıta Avrupası’nın İngiliz tarzı ilk bahçesi olarak kabul ediliyor. Peyzaj ile mimarinin uyumu çarpıcı. Yeşile, göle ve bakımlı köşklere bakmaya doyamıyorsunuz. 140 kilometrekare alana yayılmış, Elbe ile Mulde nehirlerinin kıyılarına iliştirilmiş malikaneler ve bahçeler, peyzaj sanatını politik görüşlerine ses vermek için kullanan, aydınlanmanın destekçisi III. Leopold’un eseri. Çiftlik evi tarzındaki Wörlitz Sarayı, Almanya’da klasik çağın önde gelen yapılarından biri olarak kabul ediliyor. UNESCO Dünya Mirası Komitesi’yse buranın önemini şu sözlerle açıklıyor: “Aydınlanma dönemi felsefi ilkelerinin, sanatı, eğitimi ve ekonomiyi uyumlu bir şekilde birbiriyle bağdaştıran bir bahçe düzenlemesiyle öne çıkan bir örneği.”
Ne yapmalı?
- Rehber kürekçiyle çay, kahve ve kek ikramlı kayık gezintisini kaçırmayın. Kanal üzerindeki bahçeler arasında yürüyerek ya da bisikletle gezin.
- Mayıs- Eylül konser zamanı. Denk gelirseniz bir tanesine mutlaka uğrayın.
- Almanlar, haftasonları için ‘Elbterrassen im Wörlitzer Winkel’ gibi göl kıyısındaki otellerde konaklıyorlar (elbterrasse.com).
MİMARİ VE TASARIM
BAUHAUS EVLERİ
Bauhaus Tasarım Üniversitesi
20’nci yüzyıl mimarisini önemli ölçüde etkilemiş bir akım, Bauhaus. 1970 ya da 80’lerden diye tahmin ediyor, 1919-1933 tarihlerini duyunca şaşırıyorsunuz. Dessau’daki Bauhaus Tasarım Üniversitesi’ni öğrencisiyle birlikte gezerken, merakınız artıyor. Mimar olmanız gerekmiyor. Sosyal konut tasarımı ve şehir planlama alanlarında devrimci nitelikte fikirler bunlar. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra konut sıkıntısına yanıt olarak, klasik modernizmin mimarları, geniş yeşil alanlarla çevrelenmiş, sınırlarla belirlenmiş arka bahçeleri olmayan, ışık alabilen mutfaklı, banyolu ve balkonlu daireleri hayata geçirmişler. Eşitlikçi ve fonksiyonel donanımlı bir yaşam için... Bauhaus net, kübik, sade hatları ve sosyal tavrıyla, yeni mimarinin öncüsü olmuş. 1926’da kapılarını açan Dessau’daki Tasarım Üniversitesi, bugün de oldukça zihin açıcı. İlk tasarım üniversitelerinden biri olan Bauhaus’ta, Paul Klee ve Wassily Kandinsky gibi sanatçılar ders vermiş. Bugün ‘Usta Evleri’ olarak ziyarete açık Bauhaus evlerinde yaşamışlar. Akımın kurucularından Gropius ve bazı hocalar Nazi Almanyası’nı terk etmek zorunda kalınca Amerika’da Harvard gibi üniversitelerde, bugün bile yenilikçi olarak kabul edilen Bauhaus akımını devam ettirmişler. Berlin’de ’Berlin Modern’ olarak tanımlanan bölgedeki yerleşimler hâlâ kullanılıyor olmasıyla Bauhaus konutlarının çarpıcı örnekleri arasında.
Ne yapmalı?
-Tarihi Bauhaus kantininde, Marcel Breuer imzalı sandalyelerde oturup kahvaltı edebilir, eski öğrenci yurdunda konaklayabilirsiniz.
- Bauhaus stiliyle çevrelenmiş, güzel bir yemek için Elbe Nehri’ne nazır, 1930 tarihli Kornhaus’a uğrayın (bauhaus-dessau.de).
KÜLTÜR TARİHİ VE ENTELEKTÜEL TARİH
BERLİN MÜZELER ADASI
Kent merkezinde bir ada üzerinde beş dünya çapında müze... Berlin Müzeler Adası, sadece dudak uçuklatan hazineler sergilemiyor. Ayrıca Aydınlanma Çağına ve Fransız Devrimi’ne kadar giden sanat müzeciliği konseptini tüm estetiğiyle size sunuyor. Spree Nehri üzerinde, 1 kilometrekareden daha az bir alan kaplayan adada, Eski Müze, Eski Ulusal Galeri, Bode Müzesi, Yeni Müze ve Bergama Müzesi var. Bergama Müzesi, yıllık ortalama 1 milyon ziyaretçisi ile Berlin’in en çok ziyaret edilen müzesi.
Müzede, Türkçe dahil farklı dillerde, ücretsiz ‘elektronik sesli rehber’ hizmeti veriliyor. Bergama Zeus Sunağı, Milet Pazar Kapısı, İshtar Kapısı, Babylon Tören Yolu ve Mshatta fasadı gibi birçok önemli eseri görebilirsiniz.
Zeus Sunağı’nın bulunduğu salon, bu ayın sonunda, 5 yıl sürecek bir restorasyona girecek. 350 milyon euro’ya mal olacağı hesaplanıyor. 1830’dan 1930’a kadar süren bu kültür tarihi inşasının, İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte yüzde 70’i yerle bir olmuş. Savaşın ardından müzeler peyderpey hayata dönerken, son olarak Yeni Müze, 2009’da açılmış. 1841’de, Yeni Müze’nin yapımında buhar gücü ve endüstriyel taşıyıcı konstrüksiyonlar kullanıldığında, bu mühendislik açısından bir sansasyon olmuş. Bugün farklı bir mimari tarz göze çarpıyor. Mimar, müzeyi orijinal haline göre restore etmek yerine savaşın izlerine dokunmayarak, savaşın kültür ve miras üzerindeki tahribatına etkileyici ve estetik bir şekilde ışık tutuyor. Müzede, Mısır dönemi, tarihöncesi ve yakın tarih dönemi eserleri sergileniyor. Üzerine titrenen eserse bir gözü kristal: Nefertiti.
Ne yapmalı?
- Müze biletlerinizi internetten alıp kuyrukta beklemekten kurtulun.
- Civarda, kentin en genç ve canlı mahalleleri var. Nehir kıyısındaki şezlonglara uzanıp bir Alman birası için.
- Mart ortası ve Ağustos sonu ‘Müzelerin Uzun Gecesi’. Konser, tiyatro, geç saatlere kadar rehberli turlarla, Berlin kültürle sarsılıyor.