Algılarınızı açma fırsatı
Sonbaharda doğa yürüyüşleri sadece spor değildir. Ormanlardaki ses, renk, koku ve lezzetler algılarınızı açma fırsatıdır aynı zamanda. Önceki hafta Kocaeli’nde, Samanlı Dağları ormanlarında birlikte 18 kilometre yürüdüğüm üç doğasevere bu konudaki düşüncelerini sordum.
Emine Ölmez
Fotoğraflarla dostlarıma yürüyüş merakı aşıladım
Her fırsatta İstanbul yakınlarında yürüyüş gruplarıyla doğa yürüyüşlerine çıkıyorum, photoshop gibi teknikleri kullanmadan iyi fotoğraflar çekmeye çalışıyorum. Doğa fotoğrafları için en güzel dönem ilkbahar ve sonbahar. Beni en etkileyen renk çeşitliliğini sonbaharda görüyorum. Özellikle geniş yapraklı ağaçlarda ortaya çıkan renkler büyüleyici. Sonbaharda doğada yürümek, fotoğrafçı gözüyle çevreyi incelemek, çok farklı tabloların içinden geçmek insanın algılarını da açıyor, daha önce fark etmediğiniz ayrıntıları yakalıyorsunuz. Ve hepsinden önemlisi büyük mutluluk veriyor. Sonbahar renklerinin suda yansımasını fotoğraflamayı seviyorum. Çocukluğumdan bu yana botaniğe meraklıydım. Fotoğraf çekmem, ağaçların renk dönüşümü, bunun nedenlerini de merak etmemi sağlıyor, bu konuda okuyup bilgileniyorum. Bilgi, sezgi, duygu açısından zenginleştiğimi hissediyorum. Fotoğraflarımı internette dostlarımla paylaşıp, doğada yürüyüş ve fotoğrafçılık hobisini çevremdeki dostlarıma da yaymaya çalışıyorum. Birkaç arkadaşıma bu merakı aşılamayı başardığım için mutluyum.
(Emine Ölmez, mühendis. Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nden üç yıl önce emekli oldu, fotoğraf ve yürüyüşe başladı. İFSAK’ın sergilerine katılıyor.)
Nazan Özhan
Orman meyveleri ve kokularıyla sonbahar sürprizlerin mevsimi
Sonbaharda, hafta sonunda çok erken bir saatte evden çıkıp ormana yürüyüşe gitmek bana her zaman zor gelmiştir. Fakat bu mevsim aynı zamanda insanda merak uyandırır. Yürüyüş boyunca geçtiğiniz parkurlarda pek çok küçük sürpriz sizi bekler. Mesela orman zeminindeki nem arttığı için en güzel toprak kokusunu bu mevsimde duyarsınız. Bu koku insanı rahatlatır, huzur verir. Çayırlardan geçerken, sizden öncekilerin bastığı yerlerden kekik, yabani nane kokuları yükselir. Ekim sonrasında parkurlar meyve bahçesi gibidir. Kocayemişlerin olgunlaşmasını heyecanla beklerim. Ahlat, üvez, böğürtlen, ceviz ve kestane, yaban elmaları doğanın yürüyüşçülere sunduğu küçük armağanlardır. Sumak, menengiç, karayemiş, yabani mantarlar da işin cabası. Kimi zaman köylerden geçeriz, kadınlarla sohbet ederiz, bize ikramda bulunurlar. Sabah ayağımı sürüyerek çıktığım eve her yürüyüşten sonra mutlu dönerim. Yağmura yakalanmış, ıslanmış, çok yorulmuş olabilirim belki ama bunun karşılığında müthiş bir rahatlama gelmiştir. Makinemde arkadaşlarıma göstereceğim çok güzel sonbahar fotoğrafları vardır. Haftanın ilk günlerini bu enerjiyle sorunsuz geçiririm.
(Nazan Özhan, Şişli Etfal Hastanesi’nde acil servis hemşiresi. 10 yıldır doğa yürüyüşü yapıyor. Aynı zamanda İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Amanoslar’ın bitki dokusu üzerine doktora çalışmasını yürütüyor, TDF’den dağcılık eğitimi alıyor.)
Yücel Kamçez
Doğanın müziğine kulak verin
Doğada vakit geçirmeyi, uzun yürüyüşleri severim. Özellikle bahar yaşam döngüsünün en canlı hissedildiği dönemdir. İlkbahar kuşları, börtü böceği, esen yeli ve bağda bahçede çalışan insanıyla nasıl bir şenlik yeri ise sonbahar da büründüğü renkleri, dinginliği, sunduğu ses paletiyle yürüyüşçüyü heyecanlandırır. Ormanda ağaçlarda ıslık çalan rüzgarın sesine uzaktan derecikler eşlik eder. Akarsuların kaynağına, şelalelere yaklaştığınızda ses rengi, şiddeti değişmeye başlar. Davulların fanfarlarıyla finale yaklaşan bir senfoniyi çağrıştırır. Üstüne bastığınız kuru yaprakların çıtırtıları bile ağaç türlerinin baskın karakterine göre farklı farklıdır. Çamların altındaki ince çıtırtılar, çınarların altında su sesini andıran hışırtıya dönüşür. Belleğinizin bir köşesinde kalmış bir türküyü hatırlarsınız. Akşam yaklaşırken uzaktan bir puhu aralarına uzun esler koyduğu ötüşüyle sizi uyarır, gökyüzünde bir bulut gibi oradan oraya ağan sığırcıkların sesi dalgalanır. Yürüyüş sonrası akşamı şenlendiren ise odunların çıtırtısıyla kızaran sobanın üstünde fokurdayan nevalenin kokusudur. Dışarıdaki alacakaranlık ve yağmurun sesi, içeriye dolan toprak kokusu sizi deliksiz bir uykuya çağırır. Uzaktan köpek sesleri ve yarasaların sessiz kanat çırpışları arasında dalıp gidersiniz. Bence kentlerin konuşma yorgunu insanları doğaya kulak vermeli, sonbaharın sunduğu mutluluklardan payını almalı.
(Yücel Kamçez, iletişim sektöründe çalışıyor. Yaklaşık 20 yıldır doğa yürüyüşü yapıyor, fotoğraf çekiyor.)