Akdeniz’in huzurlu adası: Malta
Akdeniz’ in ortasında doğu-batı yönündeki geçiş noktasını koruyan özel konumu, dünyanın en korunaklı doğal limanlarına sahip oluşu ve yıl boyunca ılıman iklimi ile tarih öncesi çağlardan beri çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmış olan Malta büyük bir tarihi zenginliğe sahip.
Akdeniz’de ticaretin ortaya çıkması sonucu konumunun ve limanlarının avantajı nedeniyle gündeme gelen Malta’da Fenike, Kartaca, Roma, Bizans, Arap ve İspanyol hakimiyetleri görülmüş, Antik Çağ ve Ortaçağ’da Akdeniz havzasında hakimiyeti olan tüm milletler Malta’ya sahip olmak istemiştir. Bu adaya sahip olmak isteyenler arasında Osmanlı İmparatorluğu da bulunmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğu kuvvetleri tarafından kuşatılan ada Hospitalier Şövalyeleri tarafından savunulmuştur. Tarih boyunca yaşanan en kanlı ve şiddetli savaşlardan biri olarak gösterilen kuşatma, Hospitalier Şövalyeleri’nin galibiyeti ve Osmanlı kuvvetlerinin kuşatmayı kaldırması ile sonuçlanmış ve bu olay 16. Yüzyıl Avrupa’sında büyük ses getirmiştir.
Bugünkü bağımsız Malta Cumhuriyeti 1964’te kuruluncaya kadar adaların son hakimi olan İngilizler günümüzde de kullanılan trafik, hukuk ve eğitim sistemlerini kazandırdılar. Bugün de hala İngiltere ile Malta arasında ekonomik ve sosyal işbirliği sürmekte ve Malta diğer birçok eski İngiliz sömürgesi gibi Birleşik Krallık üyesi olarak kabul edilmekte.
Geçmişteki İngiliz hakimiyeti nedeni ile Fenikece kökenli Maltaca’nın yanında İngilizce de ülkenin ikinci resmi dili. Eğitim sisteminin kalitesi, Avrupa ülkelerine yakınlığı ve düzenli uçuş programları ile Malta İngilizce öğrenimi konusunda dünyanın en çok tercih edilen ülkelerinden biri.
Son zamanlarda Games of Thrones dizisiyle ünlenen ve oldukça fazla turist çeken Malta adasına ayak bastığınız an sıcacık atmosferiyle adadaki huzuru hemen hissedeceksiniz ve sanki burada yıllardır yaşıyormuşcasına adaya hemen ısınacaksınız. Bir taraftan da adanın Osmanlı ve Malta şövalyeleri arasında geçen büyük savaşa tanıklık ettiğini hatırlayıp değişik duygulara kapılacaksınız.
Malta’nın Başkenti Valetta
Malta’da ilk olarak göreceğiniz yer başkent Valetta. Buranın en kalabalık bölgesi Cumhuriyet Caddesi’nde gezerken şehrin ruhunu daha iyi anlayacaksınız. Buradaki Büyük Üstatlar Sarayı, St. John Katedrali, Saint George Meydanı ve Game of Thrones’in çekildiği yerlerden biri olan Üst Kışla Bahçeleri(Upper Barraka Gardens) mutlaka görülmeli. Ayrıca Valetta’nın karşı kıyısında bulunan Üç Şehirler; Vittoriosa, Cospicua ve Senglea’daki kilise ve müze gibi tarihi yapıları da görmenizde yarar var. Malta’nın geleneksel yemeği tavşan etini de Valetta’da bulunan Angelica adlı restoranda yemenizi öneririm. Ünlü şef Jamie Oliver’in de tavsiye ettiği bu restoranda yer bulmanız için bir hafta önceden rezervasyon yapmanız şart.
Sessiz Şehir Mdina
Malta’da görülmesi gereken bir diğer bölge Mdina Old Town. Adından da anlayacağınız gibi Mdina eski şehir ülkenin ilk yerleşim yerlerinden biri. Büyük surlarla çevrili Mdina kapısından girdiğiniz an sanki tarihe tanıklık ediyormuş hissine kapılacaksınız. Sessiz şehir olarak da anılan bu antik şehrin taş yapıları ve dar sokaklarının arasında kaybolacağınıza emin olabilirsiniz. Buradaki Mdina Katedralini, muhteşem Malta manzarasına sahip Fontanella Tea Garden’a gidip meşhur pastalarından tatmayı da sakın unutmayın.
Şirin Balıkçı Kasabası Marsaxlokk
Malta’nın balıkçı kasabası Marsaxlokk da görülmeye değer bir yer. Rengarenk kayıklarıyla ünlü bu sahil kasabasında bulunan restoranlardan birine oturup hem lezzetli balıkların tadına bakıp hem de bu muhteşem manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
Temel Reis Köyü’ne Gitmek İster misiniz?
Adanın diğer tarafında bulunan Mellieha Bölgesi’nde yer alan ve büyüleyici bir yapıya sahip olan Parish Mellieha Kilisesi de mutlaka görülmeli. Ayrıca yine Mellieha Bölgesinde bulunan ve 1980 yılında gösterime giren Popeye (Temel Reis’in) filmi için inşa edilen Popeye Village bir diğer adıyla Temel Reis Köyü adı verilen film setine de mutlaka uğrayın derim.
Malta’nın Gözdesi Gozo Adası
Malta’nın ikinci büyük adası Gozo’ya da bir gün ayırmanızı tavsiye ederim. Malta’dan feribotla 45 dakikada ulaşacağınız Gozo Adası’na yerel tur rehberleriyle gitmelisiniz. Çünkü hem gezilecek yerlerin fazlalığı hem de daha fazla bilgi edinmeniz için bu seçim daha doğru olacaktır. Eğer bireysel gezmek isterseniz mutlaka araba kiralamalısınız çünkü bu adada toplu taşıma olanakları oldukça kısıtlı.
Gozo’da göreceğiniz yerler arasında; adanın merkezi olan Victoria, Cittadella’daki müze ve katedraller, benim çok beğendiğim bir koy olan Xlendi, Gantija Temples, Mgarr Harbour, Marsalforn, Tapinu Basilica’yı mutlaka görmelisiniz. Gozo’da yine Game of Thrones dizisinde Daenerys Targaryen’le Khal Drogo’nun evlendiği yer olan Azure Window da görülecek yerler arasındaydı fakat Mart ayında yaşanan yoğun fırtınadan dolayı bu yapının sulara gömüldüğünü belirtmeliyim.
Masmavi Cennet Blue Lagoon
Akdeniz’in Maldivler’i olarak anılan Blue Lagoon’un bulunduğu Comino Island mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken bir yer. Bu küçücük adaya hiç dokunulmamış. Bu nedenle de hem doğal yapısı korunmuş hem de denizi tertemiz kalmış. Suyun berraklığı ve rengi karşısında nutkunuz tutulacağına garanti verebilirim. Hiç filtre ihtiyacı duymadan fotoğraflarını kullanabileceğiniz nadir yerlerden biri. Buraya da yine Malta’dan feribotla veya özel teknelerle ulaşabilirsiniz. Ayrıca hem Gozo’da hem de Comino’da pek çok dalış noktası bulunuyor. Eğer dalmaya meraklıysanız Malta’daki acentelerde bunu önceden ayarlayıp dalışa gidebilirsiniz.
Malta Plajlarıyla da Ünlü Bir Ada
Malta yazlık bir bölge olduğu için ilkbahar ya da yaz aylarında gitmenizi tavsiye ederim. Nisan ayı itibariyle denize girilebilen adanın en meşhur plajları; Golden Bay, Mellieha Bay, Ghajn Tuffieha’dır. Gozo’da bulunan plajlar ise kırmızı kumlu Ramla l-Hamra, Paradise Bay ve Armier’dir. Ayrıca Sliema Bölgesi’nde de küçük havuzları andıran özel kaya oluşumlurında deniz keyfi