Afrika’nın renkli labirenti: Marakeş
Kuzey Afrika'nın en egzotik şehirlerinden biri Marakeş… Burası yüzlerce yıldır yazarların, prenslerin ve sanatçıların ilham bulmak için akın ettiği gizemli bir dünya… Attığınız her adımda, renk cümbüşüyle karşılaşıyorsunuz. Burası kocaman bir labirent gibi… İşte size Marakeş gezi rehberi…
George Orwell 1939’da “Batılılar deve, kale, palmiye, lejyoner ve eşki dolu bir şehir görmek için buraya geliyor” diye yazmıştı. O gün bugündür egzotik çarşıları ve birçok tarihi yerleriyle ülkenin renkli şehirlerinden. Attığınız her adımda, renk cümbüşüyle karşılaşıyorsunuz. Özellikle benim gibi, gezi boyunca sürekli kaybolduysanız… Harita okuma konusunda iyi olduğumu düşünürüm, ama Marakeş, kocaman bir labirent gibi.
Harita tarafından tasvir edilmeyi reddeden bu şehrin labirent gibi sokaklarının her biri, birbirine benziyor. Duvarlarda hediyelikleri, halıları, ayakkabıları, takıları ve baharatlarıyla kaplı sokaklardan geçerken, göz göze geldiğiniz her dükkan sahibi sizi ısrarla içeri davet ediyor. Neredeyse her dükkandan, taze demlenmiş nane çayı kokuları yayılıyor. Her biri birbirine benzeyen ürünlerin satıldığı dükkanların önünden geçerken yapılan bu ısrarlar dikkatinizi dağıtarak, daha da kaybolmanızı sağlıyor.
Djemaa El-Fna Meydanı
Medina bölgesinde bulunan bu meydan, günün her saati kalabalık ve çok hareketli. Gündüz saatlerinde yılan ve maymun oynatıcıları, kına yapan kadınlar, sokak satıcıları ve meyve suyu satıcılarıyla dolu olan bu meydanda, göz göze geldiğiniz her satıcı size bitmez bir ısrarla yaklaşıyor.
O yüzden satıcılarla göz göze gelmemenizi tavsiye ederim. Havanın kararmasıyla, davul seslerinin eşlik ettiği birçok gösteri ve eğlenceyle meydan, tam bir panayır merkezine dönüşüyor.
El Bahia Sarayı
Bahia sarayının etkileyici mimarisinde öne çıkan şeyler, Arap tarzı işlemeleri ve çinileri. Çok büyük olmayan bu saray, üzerimde bıraktığı melankolik etki ve yeşil bahçeleriyle, Marakeş gezimin unutulmazlarından oldu.
Garden Majorelle botanik bahçesi
Fransız ressam Jacques Majorelle tarafından yapılan botanik bahçesi, daha sonra ünlü tasarımcı Yves Saint-Laurent’in evi olmuş. Oryantal renklerle yapılmış bu evin egzotik bitkilerle buluştuğu bahçe, size görsel bir şölen sunuyor. Aynı zamanda bahçe içinde, berberi kültürünü ve yaşam tarzını anlatan bir Berberi Müzesi bulunuyor.
Souqlar
Kapalıçarşı’daki dükkanların benzeri olan souqlarda, geleneksel seramik, kilim ve çarıkların yanında, Sahra Çölü’nden gelen fosiller de satılıyor. Çok düşük fiyatlara satılan bu fosiller bazen bir bitki ya da çiçek olurken, bazen de eski çağlarda yaşamış salyangoz, sürüngen ya da böcek türü olabiliyor.
Riadlar
Marakeş’te konaklama için mutlaka riadlarda kalmanızı öneririm. Riad, otele dönüştürülmüş eski geleneksel Marakeş evleri demek. Çok samimi ve apartman boşluğuna bakan avluları olan bu riadların terasları da, Marakeş’i kuşbakışı izlemek en iyi seçeneklerden. Riadlar size hem çok ekonomik hem de çok egzotik bir konaklama deneyimi yaşamanızı sağlıyor.
Kautbubia Cami
Mimarı farklılığı ve işlemeleriyle, bildiğiniz klasik camilerden ayrılıyor. Klasik Arap mimarisinin en güzel örneklerinden olan bu camii, aynı zamanda Marakeş’in en merkezi yerlerinde olduğu için mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.
Menara Bahçeleri
Meara, Djemaa El-Fna Meydanı’na yürüyerek 45 dakika uzaklıkta, zeytin ağaçlarıyla çevrili, çok büyük bir park. Özellikle müthiş sakinleştirici etkisi olan bahçenin devasa havuzu şehrin keşmekeşinden kaçmak için çok ideal.