Adana’nın portakalı Türkiye’nin karnavalı
2013’te küçük bir etkinlik olarak başlayan ‘Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’ bugün yüzbinlerce kişinin katıldığı, eğlencenin doruğa ulaştığı ‘Türkiye’nin tek karnavalı’ olma özelliğini taşıyor. ‘Nisanda Adana’da’ sloganıyla yapılan bu karnavala her yıl aynı coşkuyla katılıyorum. Her yıl o tarihin gelmesini iple çekiyorum.
Mükemmel yemekleri, sarı sıcak iklimi, bereketli Çukurova’sı, haşmetli dağları, birbirinden güzel yaylaları ve en önemlisi çok özel insanlarıyla anılır Adana. Adanalı olan oyuncu Menderes Samancılar kentini, “Herkesin kendinden bir şeyler bulup, bir şeyler katacağı bir kültür. Yaşamın her türlüsünü görebileceğiniz bir kent. Hesapsız dostlukların, çıkarsız birlikteliklerin dostuna dostum, düşmanına düşmanım diyenlerin diyarı” diye tanımlıyor.
İşte o Adana, 2013’ten beri ‘Portakal Çiçeği Karnavalı’na ev sahipliği yapıyor. Her yıl nisanın ilk hafta sonunda kent başka bir kimliğe bürünüyor. Sokaklar cıvıl cıvıl, insanlar neşeli, mutlu. Yaşlısı, genci, yetişkini, çocuğu herkes sokaklarda, karnaval etkinliklerine katılıyor. Bir şehir, bir etkinliği bu kadar sahiplenebilir mi? Bir şehrin halkı, karnaval coşkusuyla kendini sokaklara atabilir mi? Bir şehrin halkı, her yıl “Nisan’ın ilk haftası gelse de karnavalımız başlasa” diye bekleyebilir mi?
O kokuyu iyi bilirim
Ben de karnaval zamanının gelmesini her yıl iple çekiyorum ve koştura koştura gidiyorum Adana’ya. Bir Mersinli olarak uzun yıllar bu ‘komşu şehir’ ile iç içeydim ben de. Yıllar önce kendi otobiyografimi yazarken “Mersin’de doğdum. Bu yüzden portakal çiçeklerinin kokusunu iyi bilirim” cümlesiyle başlamıştım yazıya. Üniversiteyi kazanıp İstanbul’a yerleştikten sonra bu kokunun özlemiyle yaşadım yıllarca. Çünkü Nisan’da sadece bir hafta kadar portakal çiçeği kokar Adana’nın, Mersin’in sokakları. Zaman bulup gidemediyseniz, bir daha seneye kadar duyamazsınız. Benim gibi bu kokuyu hafızasına kazımış Ali Haydar Bozkurt önayak olup bu karnavalı başlattığında benim gibi kaç Çukurovalı’nın hayır duasını aldı kimbilir...
Karnaval nedeniyle Adana’ya gittiğinizde daha havaalanına iner inmez o coşkuya kaptırıyorsunuz kendinizi. Otele eşyalarınızı bırakıp bir an önce sokaklara çıkmak istiyorsunuz. Çünkü herkes sokakta. Başlarında, portakal çiçeklerinden yapılmış taçlar takılı kadınlar, ellerinde balonlarla gezen çocuklar, Ziyapaşa Bulvarı’nda ağzına kadar dolu kafeler, restoranlar öylesine içine çekiyor ki sizi, zaten dinlenmek bile istemiyorsunuz. Karnavalın programını, bu yıl neler olacağını bu ekin sayfalarında okuyacaksınız mutlaka. Bu programa katılın ama ben size hazır Adana’ya gitmişken mutlaka yapmanız gereken şeyleri de anlatmak istiyorum.
Adana kebap yemesi sevap
Öncelikle, lezzeti dünyaca ünlü Adana Kebabı’nı tatmalısınız. Yapılışı özel bir hamaratlık ister. Ustadan çırağa uzanan yıllar içinde mahirleşen ellerden çıkar bu kebap. Bu yüzden Adanalılar aslında kebabın yapıldığı lokantaya değil, kebabı yapan ustaya gider. Benim size tavsiyem öyle cafcaflı restoranlar yerine daha salaş mekanları tercih edin. Kebabın yanında buz gibi şalgam içmeyi de unutmayın.
Şırdan ve bici bici
Adana lezzetleri sadece kebaptan oluşmuyor elbette. Şırdan yiyin örneğin. Adana’da gece, şırdancıda biter. Önyargılarınızı kırın ve bu eşsiz lezzeti tadın. Bici bici yemeden dönmeyin. Sokaklarda rastlarsanız, ‘Aşlama’ satıcılarından mutlaka bir bardak aşlama için. Sabah kahvaltısında peynirli, patatesli sıkmalardan tadın.
Tarihi ihmal etmeyin
Karnavala kendinizi kaptırın kaptırmasına da gitmişken Tepebağ evleri, Taşköprü, Ulucami, Büyüksaat, Ramazanoğlu Konağı, Yağcami gibi eserlerin bulunduğu tarihi kent merkezini mutlaka ziyaret edin.
Şalvarlarla tur atın
Karnaval boyunca birçok yerde Adana’ya özgü yerel kıyafetler ve hediyelikler bulacaksınız. Şalvar, mintan, kasket alın, hatta bunları giyip kendinizi sokağa atın.
Eğlencenin zirvesi
Şinasi Efendi Sokağı, Ziyapaşa Bulvarı ve Turgut Özal Bulvarı, Süleyman Demirel Bulvarı civarındaki restoranların ve eğlence yerlerinin keyfini çıkarın. Karnaval boyunca tüm mekânlar çok geç saatlere kadar açık.
Köprüden geçin
Gelelim Seyhan Nehri’ne... Nehir kenarındaki Merkez Park’ta yürüyüş yapın ve mavi ile yeşilin ahengini seyredin. Ve tabii ki Taşköprü’den geçin. Dünyanın hâlâ kullanılan en eski köprülerinden biridir Taşköprü.
Yumurtalık ve Karataş
Vaktiniz varsa, şehir dışına da çıkın. Doğa, yürüyüş ve fotoğraf için ideal yerler olan Kapıkaya Kanyonu ve Varda Köprüsü`nü görün. Tabiat harikaları Akyatan Lagünü ve Yumurtalık Lagünü`nü ziyaret edin. Karataş ve Yumurtalık`ta Akdeniz`in tadını çıkarın. Eşsiz güzellikteki Anavarza Antik Kentini ziyaret edin. dönüş yolunda Lokman Hekim efsanesiyle ünlenen Misis Köprüsü`nden geçin.
Kazancılar’da kebap
Karnaval süresince Tarihi Kazancılar Çarşısı bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Bütün bir sokak eğlence alanına dönüşüyor. Burada kebaplarınızı yerken sokak çalgıcıları eşliğinde eğlencenin dibine vurabilirsiniz. Baraj gölü çevresindeki ayaküstü balıkçılarda da muhteşem lezzetler tadabilirsiniz. Dilberler Sekisi diye bir yer var. Gölün manzarası en çok orada çıkıyor. Ayrıca Adana Belediyesi gölde gondol turları düzenliyor. Evet bir Venedik olmasa da o havayı hafiften hissetmenizi sağlıyorlar.
Akdeniz akşamları
Türkiye’nin belki de en çok bilinen şarkısıdır ‘Akdeniz Akşamları...’ Bestecisi ve söz yazarı Serhan Kelleözü ile tanışmam 1990’lı yılların başına denk gelir. Öğrenciliğim bitmemiş, Beşiktaş’ta bir öğrenci evini Adanalı arkadaşım İlban Karamüftüoğlu ile paylaşıyorum. İlban’ın da bir arkadaşı var, sevgili Murat Hasarı. Murat, Serhan ve Samim Belli ‘Grup Merdiven’ adıyla muhteşem müzikler yapıyorlar. İlk albÜmlerini çıkarmak için İstanbul’a geldiklerinde aylarca bizim o öğrenci evinde kaldılar.
İşte o dönemde başladı Serhan ve Murat ile dostluğumuz. O zamanlar Akdeniz Akşamları, Adana ve çevresinde çok meşhur ama henüz İstanbul’da tanınmamış. Biz evde neredeyse her gün bu şarkıyı bağıra bağıra söylüyoruz. Ve tabii komşular sürekli şikayetçi bizden. Çok da umurumuzda değil açıkçası çünkü kendimizi o şarkının büyüsüne öyle kaptırmışız ki; kimse keyfimizi bozamıyor. Adana’nın yetiştirdiği önemli müzisyenlerden Serhan Kelleözü, bu yılki karnavalda bir dünya rekoruna imza atacak. 7 bin kişi aynı anda gitar çalıp Akdeniz Akşamları’nı söyleyecek. 8 Nisan’da Beyazevler Çamlık Alanı’ndaki “Toplu Gitar Çalma Dünya Rekoru Denemesi”ni, Guinness Rekorlar Kitabı gözlemcileri de izleyecek. Tabii ki ben de orada olacağım. Bu rekorun bir parçası olmaktan da gurur duyacağım.
NE KADAR ADANALISIN?
Regülatör dendiğinde aklınıza elektrikli ev aletlerinin dışında bir yer ismi geliyorsa, Kanal kokusu nedir biliyorsanız, Baraj yolu 5.5 ve 6.5 durak kavramları size bir şey ifade ediyorsa, Kirve, teker gibi kavramları kullanıyorsanız, Şırdan kelimesi size bir şeyler hatırlatıyorsa, Bici bici, mumbar, lagos nedir biliyorsanız, Konuşurken arada bir diliniz geliyür, gidiyür, gelek, yapak, edek şeklinde sürçebiliyorsa, Gördüğünüz her camiyi Sabancı Camisi ile kıyaslıyorsanız, Zurna duyduğunuzda içiniz cız edip kalkıp oynayasınız geliyorsa, Nisan-ekim ayları arasında hafta sonlarını Mersin, Arsuz, Karataş, Çamlıyayla, Tekir, Erdemli, Mezitli, Kız Kalesi’nde geçiriyorsanız, Çocukken Çakmak Caddesi’nde kaybolduysanız...
Bir kere bile Tatlıcı Fehmi önünde buluşup sinemaya gittiyseniz, Adnan Menderes Caddesi’ne ‘Sahil Yolu’ diyorsanız, Gazipaşa ve Ziyapaşa size tarih kitaplarını hatırlatmıyorsa, Kıyma denince aklınıza kebap geliyorsa, Nisan’da portakal çiçekleri açıp havaya o muhteşem kokuların yayılmaya başladığı dönemde uzakta iken ‘Ahh şimdi orada olmak vardı’ diyorsanız Allah’ına kadar Adanalısınız. Adanalı olmasanız bile tam bir Adana aşığısınız...