36 saatte Berlin
Dünyada Berlin gibi mevsimden mevsime köklü dönüşüm geçiren çok az şehir vardır. Güneşe hasret yaşanan kış günleri sona erdiğinde, dört aylık ışık ve arınma dönemi başlar. Kafeler, sanat galerileri grafitiyle süslü dar sokaklara yayılır, parklar piknikçi aileler, nudistler, tekno müzik yapan DJ’lerle dolar. Brooklyn, Kopenhag, Doğu Londra’dan uçaklar dolusu genç açıkhavadaki eğlence hayatının tadını çıkarmak için şehre akar.
15.00
Su üstünde volk
Berlin yazın görülmeli. 183 kilometrelik şehir içi kanalları kanolar, turist gezdiren tekneler, parti verilen platformlarla farklı bir çehreye bürünüyor. Reederei Riedel firmasının Hauptbahnhof iskelesinden başlayıp, aynı noktada biten bir saatlik turlarında (40 TL) soğuk bira eşliğinde tuzlu çörek yerken Berlin’in tarihi merkezini de görebilirsiniz. Norman Foster’in restore ettiği parlamento binası Reichstag, Friedrichstrasse istasyonundaki eski Doğu Almanya’ya geçiş noktası Tränenpalast (Gözyaşı Sarayı), pek çok önemli müzenin yer aldığı Müzeler Adası tur rotasında. Bu arada Stadtschloss’un son durumunu da göreceksiniz. Berlin’in imparatorluk günlerini anımsatan ve tartışmalara yol açan bina 4 yıl sonra tamamlanacak.
17.00
Kanaldaki Şark
Landwehr Kanalı boyunca uzanan “Kreuzkölln” bölgesinde salı ve cuma günleri Türk Pazarı kuruluyor. Pazar, geçmişte bohem solcuların yaşadığı Kreuzberg ile Türk, Kürt, Arap göçmenlerin yaşadığı Neukölln’ün kesiştiği noktada. Baharat ve tekstil ürünleri açısından tezgâhlar zengin. Özel Hollanda likörleri, çikolata ve ışgınlı ayranlar, ayrıca mücevherat satılıyor. Semt halkı pazara koşarken, Avusturya eğitimli türbanlı grafikçiler, erkek pazarcılarla kıyasıya pazarlık yapıyor. Daha sonra Kottbusser Köprüsü’nden geçip Hard Wax’a uğrayın. Mağazanın kanala bitişik bahçesi plak koleksiyonerleri ve kentin elektronik müzik atmosferini besleyen DJ’ler için adeta bir cennet.
19.00
Neue Deutsche Küche
Berlin’de her alanda görülen yaratıcılık patlamasına mutfak kültürü ancak son yıllarda yetişebildi. Bugünlerde en popüler mekânların başında, geçmişte Michelin yıldızlı Rutz Wine Bar’ın someliyeliğini yapan Billy Wagner’in barı geliyor. Nobelhart & Schmutzig’in zarif açık mutfağındaki 26 taburede çiftler oturuyor ve yerel mutfaklardan en az 10 çeşit üründen oluşan mönüyü tadıyor. 10 tabaklık Kuzey esintili mönü 250 TL. Şaşırtıcı, sade, kolay tanımlanabilen yemeklerden oluşan mönüde kahverengi ekmek kırıntılarıyla doldurulan çiğ balık ya da üzerine kereviz-bezelye sosu boca edilmiş fırında kuzu tüm geleneksel yemeklerin lezzetini geride bırakıyor. Rezervasyon gerekli.
22.00
Beau Monde esrikliği
Le Croco Bleu’den egzotik bir içki kapın. Leziz kokteyller sunan bar, Prenzlauer Berg’deki 19’uncu yüzyıldan kalma Bötzow Birahanesi’nin makine dairesinde. Kült barlardan Rum Trader’ın yaratıcısı Gregor Scholl tarafından iki yıl önce açılan Le Croco Bleu ilgi çekici bir dekorasyona sahip: Gözyaşı damlası şeklindeki kristallerden oluşan avizeleri, fabrikadan kalma borular, makineler, duvarlara asılmış yırtıcı av hayvanlarının başları, cam vitrinler, yıllanmış içkiler... Fakat asıl önemli olan detay kokteyller. Laborant dikkatiyle çalışan barmenler, her ay değişen seçenekleri sunuyor. Listede 1840 Pierre Ferrand konyağı, Dry Orange Curaçao, DOM Benedictine ve şampanya ile hazırlanan Prince of Wales gibi nadide kokteyller de yer alıyor.
10.00
Asri zamanlar
Hangi şehir 20’nci yüzyılın yabanıl, vahşi yüzüne Berlin’den daha çok tanıklık etmiş olabilir ki? Bu süreci iki çarpıcı sergide görebilirsiniz. Restore edilerek bu yıl tekrar açılan Berlinische Galerie’de, 20’nci yüzyılın dışavurumcu, Dadacı, yeni nesnelci ve statükoya meydan okuyan Bağımsız Berlin akımından sanatçılara ait eserler sergileniyor. Otto Dix’in Weimar Çağı çarpıcı portreleri, George Grosz’un fahişe ve makineleşmiş insan illüstrasyonları, Hannah Höch’ün iddialı fotomontajları müzedeki eserler arasında (Giriş 25 TL). Ardından Hitler döneminden kalma bir sığınaktaki Sammlung Boros’a uğrayıp, çağdaş sanattaki yeni yönelimlere tanık olun. Fakat bu özel koleksiyonu görmek için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Sergide Olafur Eliasson ve Ai Weiwei’den pırıltılı enstalasyonlar, fotoğrafçı Wolfgang Tillmans’ın objektifinden 1990’ların gece kulüplerinden mahrem portreler ve Kate Moss pozları, Gallerli sanatçı Cerith Wyn Evans’ın işleri yer alıyor (Giriş 40 TL).
13.00
Taş devri mönüsü
Paleolitik diyet Sauvage sayesinde Berlin’de çok tutuldu. Restoran mönüsünü kasava unundan biberiyeli ekmek dilimi üstünde fırınlanmış ilik; ceviz, kasava ve yer bademinden paleolitik krep gibi sıradışı ürünlerden oluşturmuş. Kahvaltı ortalama 50 TL.
14.00
Çanta dolusu sanat
2009’da bir grup iddialı bahçıvan Kreuzberg’de boş bir alanı kiralayıp kentsel tarım hareketini başlattı. Prinzessinnengarten, şimdi kentin en güzel yeşil alanlarından. Kompostla doldurulan tarhlardan organik sebze ve aromatik bitkiler fışkırıyor. Ahşaptan kır restoranı, kafesi, dönüşüm merkezi, toplantı ve atölye çalışmalarına ayrılmış alanlar görülmeye değer. Bahçede siyasi toplantılar da düzenleniyor. Örneğin kısa süre önce göçmen örgütleriyle, hükümetin sığınmacılara karşı yeni politikalarına dikkat çeken etkinlikler düzenlendi. Gördükleriniz yaratıcılığınızı kışkırttıysa, çıkışta caddenin karşısına geçin. ‘Yaratıcı ürünler pazarı’na uğrayın. Planet Modulor kitapçı, kafe ve hobi ürünleri mağazalarından oluşuyor. 3 boyutlu baskı merkezi, cep telefonuyla çektiğiniz fotoğraflardan heykel yaratacak kadar gelişkin teknolojiye sahip.
21.00
Spree’de şöhret
Fame, Spree Nehri’nin kıyısındaki eski bir demiryolu deposunda. Restoranın kurucuları 2000’lerde geceleri renklendiren Bar25’in yaratıcıları. Bar25, geçmişte Doğu – Batı Berlin sınırını oluşturan bölgeyi canlandırmak üzere geliştirilen Mediaspree projesinin kurbanı oldu. Bu ekip inşaat firmalarından geri almayı başardığı eski depoda geçen mayısta Fame ve gece kulübü Kater Blau’yu açtı. Neonlu, grafitili, karnaval dekorasyonlu gece kulübü başarılı. Aslında sadece nehir manzaralı restoranı için bile gitmeye değer. Dönüşümlü mönüsünde mısırunu püresi ve maskarpon peyniri garnitürlü marine edilmiş çiğ Beelitz kuşkonmazı, kırmızı şarap sosunda Arjantin bifteği gibi lezzetler var. İki kişi içki dahil ortalama 315 TL. Yemekten sonra Kater Blau ya da Friedrichshain ile Kreuzberg’in nehir boyuna sıralanmış gece kulüplerinden birine gidebilirsiniz.
10.00
Dâhileri hatırlayın
Gemäldegalerie, diğer kentlerin müzelerindeki kadar başyapıta sahip olmasa da koleksiyonu dünya çapında önemli, çok çekici Rönesans ve barok çağ eserlerini içeriyor. Coğrafi ve kronolojik tasfiye edilen koleksiyonda Caravaggio, Rubens ve Raphael’in yanı sıra Alman, Hollanda ve Flaman ressamların 13-17’nci yüzyıllara ait nefes kesici tablolarını görebilirsiniz. Baba Lucas Cranach’ın dini tablolarından yansıyan gizemli güzellik, Hans Holbein’in portresindeki Hanse’li tüccar suretini 500 yıl sonraya taşımayı başararak bir zamanlar kendisini aşağılayanlara meydan okuyor, Petrus Christus’un ürpertici Hollandalı bakireleri, kötülük saçan yaratıkları Bach, heavy metal ve Alexander McQueen çağrışımları içeriyor. Giriş 11 TL.
12.30
Berlin’deki Bangkok
Batıdaki huzurlu mahallelerden Wilmersdorf her pazar, dev bir açıkhava restoranına dönüşüyor. Prusya Parkı’nın karşısındaki Tay Parkı adıyla anılan bölgede kurulan pazarda ağırlık Güneydoğu Asya mutfağında. Kadınlar dev tavalarda kızartma yapıyor, öğütülmüş buz üstüne krema kıvamında, balkabağı rengi Seylan çayı döküyor, dev ahşap kâselerde baharatlı papaya salatası hazırlıyor. Hiçbir tezgâhta yemek maliyeti 30 TL’yi aşmıyor. Söylentilere bakılırsa Tay Parkı’nın kapatılması gündemde. Bir an önce görmenizde yarar var.
14.00
Çayırda ve gökyüzünde
Berlin, kamusal alanları yaratıcı fikirlerle yeni mekânlara dönüştürme konusunda haklı şöhrete sahip. İşte size iki yeni örnek... Tempelhofer Feld, bir zamanlar Nazilerin önemli askeri havaalanlarından biriydi. Daha sonra Amerikan Hava Kuvvetleri, Sovyet kuşatması altındaki Batı Berlin’e buradan malzeme yardımı yaptı. Şimdi ise delta kanatlı paten gibi hiç duymadığımız türde sporların yapıldığı bir park. Narnia Günlükleri’ndeki atmosferi yaşamak için Neukölln semtine gidin, büyük otoparkın asansörüne binip üst kattaki AVM’ye çıkın. Terastaki Klunkerkranich, kum kaplı güneşlenme mekânları, bar, kulüp ve kafeleriyle, sanat alanlarıyla yaz kampına benziyor. Neşeli ailelerin, kentte yaşayan yabancıların, ak saçlı maceraperestlerin arasına katılın. Panoramik Berlin manzarasının tadını çıkarın.