Sevilla-Kopenhag ince kısa bir yol

SEVİLLA'da Avrupa Birliği Türkiye'ye, ‘‘cesaretlendirici’’ bir mesaj vermekle yetindi.

Kopenhag Zirvesi'ne kadar, AB kriterlerinin yerine getirilmesi durumunda Aralık'taki zirvede Türkiye ile ilgili ‘‘yeni kararlar alınabileceği’’ vurgulandı zirvenin sonuç bildirisinde.

Oysa, son aylarda yaşadığımız gerilimlerin ve tartışmaların merkezinde bu zirveden, Kopenhag için daha net bir mesaj alma gayreti vardı.

Ankara'nın, Brüksel'deki tüm lobi faaliyetlerine rağmen, Avrupa Birliği henüz ‘‘Türkiye ile tam üyelik müzakereleri’’nden açık biçimde söz etmekten kaçınıyor. Bunu net ifadelerle resmi belgeye geçirmiyor.

Daha düne kadar idam ve ana dilde eğitim konularında adım atılması için ‘‘neden bu kadar acele ediliyor?’’ diye soranlara yanıt Sevilla'dan geliyor.

İşte bu yüzden acele ediliyordu. Eğer, Kopenhag kriterlerine uyum için daha ciddi ve kararlı adımlar atılıyor olsaydı, Sevilla'nın sonucu da farklı olacaktı.

Pekiyi şimdi, Sevilla sonrası neredeyiz?

* * *

NEREDE olduğumuzu anlamak için bu zirveden çıkan kararlara geniş açıdan bakmakta yarar var.

Avrupa, bir yandan yabancı karşıtı propagandalarla sağın yükselişe geçtiği bir ortamda ‘‘göçe dur’’ diyerek kapılarını daha fazla yabancıya kapatma kararı alıyor. Diğer yandan genişleme sürecine start veriyor.

Kopenhag Zirvesi'nde on adaya tam üyelik kapısı açılacak.

2003 baharındaki AB Zirvesi'nde on ülke ile Katılım Anlaşması imzalanacak.

Bu ülkeler, 2004 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılacaklar. Hangi ülkeye kaç sandalye düşeceği Nice anlaşmasında belirtilmişti.

Romanya ve Bulgaristan ise ilk dalganın dışında kaldılar. Tam üyelik müzakereleri öngörüldüğü gibi hızlı ilerleyemedi. Bu iki ülkenin, AB'ye önümüzdeki on yıl içinde üye olması öngörülüyor. Süreci hızlandırmak için Avrupa Birliği Romanya ve Bulgaristan'a maddi desteği artıracak.

Türkiye ise genişleme resminde yer alıyor. Avrupa Parlamentosu'nun 2004 seçimlerine katılamayacak. Ama, ondan sonrakinde neden olmasın?

* * *

KIBRIS konusunda ise daha önce belgelerde pek ortaya çıkmayan bir hususun altı çiziliyor. Kopenhag Zirvesi'nde Kıbrıs'ın tam üyeliğe kabul edileceği belirtiliyor ancak, Avrupa'nın tercihinin sorunlarını çözmüş bir Kıbrıs'ın üyeliğinden yana olduğu vurgulanıyor. Avrupa hukukunun uygulanabilmesi için Güney ve Kuzey Kıbrıs arasında anlaşmanın sağlanması gerektiğine de değiniliyor belgede açıkça.

Çözüm baskısının sadece Türk tarafı değil, Rumların üzerinde de olduğunu gösteriyor bu.

Sevilla'dan beklediğimiz sonuç çıkmıyor. Daha doğrusu, istediğimiz sonucu, hazırlıklarımızı tamamlamadığımız için çıkartamıyoruz.

Şimdi hedef Kopenhag. Futbolda kazandığımız zaferin hızıyla Kopenhag yoluna bugünden itibaren çıkmamız lazım. Sevilla-Kopenhag arası ince ve uzun değil, kısa hem de çok kısa bir yol.
Yazarın Tüm Yazıları