Sergi salonundaki ölüm döşeği

Sinemada Frida, kitapçı vitrinlerinde Frida, yıllar önce dışarda başlayan Fridamanya acaba Türkiye'yi de mi sardı? Sinemada, kitapta hep karşımıza aynı kadın çıkıyor. Ressam Frida Kahlo.

Romana, abartılmaya müsait hayatlar vardır, işte onlardan biri de Frida'nın serüveni.

Ünlü bir ressamla Diego Rivera ile evlilik, fiziksel ve ruhsal trajedilerin yansıdığı resimler.

Látin Amerika'nın ve Latin Amerikalı'nın hızlı bireysel temposunun tipik bir örneği. Siyasal kimliğini de unutmayın.

Bütün bu unsurlar bir araya geldiğinde, çarpıcı bir hayat öyküsü çıkar.

Bence Frida'nın yaşam öyküsünü ve romanını yazmak için, büyük ustalığa gerek yok. O malzemeyi iyi kullanan herkesin kitabı okunur.

Frida filmini de seyrettim, Salma Hayek, kitabı okuyanların da yadırgamadığı, uygun bulduğu bir Frida portresi çizmiş.

Frida filmi, Hayden Herrera'nın yazdığı Frida'nın gümüş ekrana aktarılması.

Herrera'nın yazdığı kitabın Önsöz'ündeki ilk satırlar, okuru kitabın cezbesine kaptırıyor:

‘‘1953 yılında Nisan ayında, 47 yaşındaki ölümüne bir yıldan az vakit kalmışken, Frida Kahlo, doğum yeri olan Meksika'da ilk büyük resim sergisini açtı.

O zamana kadar sağlığı öylesine bozulmuştu ki, hiç kimse onun sergiye katılmasını beklemiyordu.

Ama akşam saat sekizde, Mexico City Modern Sanat Galerisi'nin kapıları ziyaretçilere hemen açıldıktan sonra, bir ambulans geldi. En sevdiği Meksika giysileri içindeki sanatçı, bir hastane sedyesi üzerinde, galeriye o gün öğleden sonra getirilmiş olan dört direkli karyolasına taşındı.

Yatak onun istediği şekilde, ünlü bir duvar ressamı olan kocası Diego Rivera'nın ve politik kahramanları Malenkov ile Stalin'in fotoğraflarıyla süslenmişti. Karyolanın direklerinden ve tavanından, káğıttan yapılmış süsler sarkıyor, yine karyolanın tavanına yerleştirilmiş olan ayna da, kadının harap olmuş ama neşeli yüzünü yansıtıyordu. 200 arkadaşı ve hayranı Frida Kahlo'yu tek tek selámladı, sonra da yatağın etrafını çevreleyip gecenin geç saatlerine kadar onunla birlikte Meksika türküleri söylediler.’’

Frida Kahlo
'nun çocukluğunu, eşi Rivera ile birlikte yaptığı Amerika gezilerini, onun Paris izlenimlerini okuduğunuzda, bir Latin Amerikalı'nın bu kentlere bireysel merceğinden bakışındaki saptamalara katıldım.

Bu yargılar sanırım birçok kimsenin ortak yargısıdır.

Fransızları kendini beğenmiş bulur, Amerikalıların da üne ve ünlülerin peşine düşmekteki meraklarından yakınır.

Onun gibi, bir çok açıdan ülkesine bağlı, insanlarını seven birinin döneceği yer hiç kuşkusuz gene Meksika'dır.

Diego Rivera ile Frida Kahlo'nun ilişkileri, iki sanatçının çalkantılı yaşamı, sanırım biyografinin en gerilimli bölümleri.

Yabancı ve kendi ülkesinden birçok dost evlerine geliyordu.

Frida'nın bütün eğilimleri kapsayan cinselliği, onu iki cins için de çekici kılıyordu.

Rivera ile Troçki'nin fikirleri uyuyordu, ikisi de Sovyetler’deki bürokrasiyi eleştirmede görüş birliğine varmışlardı.

Troçki birçok ülkeden sınır dışı edilince, ressam çiftin çağrısını kabul ederek onların evine yerleşmişti. Troçki gibi cinselliğe düşkün biriyle genç Frida'nın arasında bir şey olmaması mümkün değildi.

Sonraları Troçki, evden ayrılıp başka bir yere taşındı.

Siyaseti, sanat dünyasını, devrimciliği, sanat ve siyaset ilişkisini bulabileceğiniz renkli ve önemli bir yaşam öyküsü.

Güzel yazılmış, okunması gerekli bir kitap. Hele filmini gördüyseniz mutlaka okuyun.

Son günlerde Frida ile ilgili başka kitaplar da yayınlandı.

Barbara Mujica'nın biyografik romanı Frida. Roman biçiminde bir yaşam öyküsü de diyebiliriz.

Fida Kahlo Aşk ve Acı'yı ise trajik bir yaşamın güncesi olarak da tanımlayabiliriz.

Meaghan Delahunt'ın Mavi Evdekiler - Frida, Troçki ve Stalin'in romanı bence Frida kimliğini çevresindekilerle bütünleyen gerekli bir kitap.


DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ


Adlin Memet Fuat Adam Yayınevi

1950 Sonrasında Hikáyecilerimiz Asım Bezirci Evrensel Basım Yayın

Alacakaranlık Kuşları Gülten Dayıoğlu Altın Kitaplar

Tıbbiye'nin ve Bir Tıbbiyeli'nin Öyküsü, Osman Cevdet Çubukçu

Nadire Berker - Selim Yalçın Vehbi Koç Vakfı

Nietzsche Müziğin Ruhundan Tragedyanın DoğuşuSay
Yazarın Tüm Yazıları