Selo’nun köfteleri ve yunuslar

Aynı kasaptan alışveriş yapıyor olmanın güveni dışında, çok lezzetli köfteleri var Köfteci Selo’nun. Kabataş’taki Üsküdar motor iskelesinin hemen yanında, haftanın her günü, gece 11’e kadar açık.

Üstelik şansınız varsa yunus seyri de cabası. Selo’ya gidemeyenler için bugün ızgara köfte tarifi veriyorum. Yanında da leziz mi leziz vişneli kısır

Bir pazar günü olmamanın yanı sıra, anlaşılmadık bir şekilde çok da serindi. Küçük adımlarla yaklaşan dev cüsseli bir adam gibi gelmeye hazırlanan yağmurun telaşındaki ofis çalışanları ve onların yüzündeki şaşkınlıktan başka da bir şey yoktu arkamda. Hiçbir yere yetişmeyecek, dahası biraz olsun ıslanmayı heyecanla bekliyor olmanın rahatlığıyla, dâhil olmadığım ve olmak da istemediğim bir oyuna benziyordu olup bitenler.
Onlar, yani motoru yakalamaya çalışan diğerleri için alelâde bir günün sıradan bir akşamıydı. Bense birkaç sene önce olduğu gibi aynı ceketle, yine aynı yerde dikilmiş, karşı kıyıların da benim kadar değişip değişmediğini anlamaya, hiç değilse görüntüdeki küçük bir yeniliği yakalamaya çalışıyordum; o sırada fark ettim o nefis yaratıkları dalgaların içinde. Geçmişten izler taşıdığı için değil, o an görebildiklerim sayesinde, o gün birden kendi başına hatırlanmaya değer oluvermişti. Yunuslardı belgeselden fırlamış gibi dışarıda nefes alıp tekrar suya dalan ve benim, sadece benim izleme fırsatı yakalayabildiğim.
O zamana kadar hiç yapamamış olsam da, heyecanımı bir anlığına tanımadığım insanlarla da paylaşabileceğimi düşünüp arkamı dönmek ve anlatmak istedim. Ama hemen olmalıydı, başımı çevirir çevirmez meraklı iki göz daha bulup olan biteni gösterebilmeliydim. Az önceki telâştan eser, hatta bir tek insan kalmamıştı oysa arkamda.
Neyse ki oyun henüz bitmemiş, arkamı dönmemi sağlayan medenî cesaret köftemin hazırlanıyor olduğunu hatırlatmıştı bana. Radyo Günleri’nde Alman denizaltısını gören tek çocuk oluvermiştim birden.
Bir zamanlar aynı kasaptan alışveriş yapıyor olmanın güveni dışında, çok lezzetli köfteleri ve bol garnitürlü ekmekleri var 23 senedir yerini değiştirmemiş Köfteci Selo’nun. Kabataş’taki Üsküdar motor iskelesinin hemen yanındaki bu mekân haftanın her günü, gece 11’e kadar açık. İsteyene dolabında tuttuğu zehir gibi acı biberlerden de çıkarıp köfteyle ya da az pişmiş kuzu yürekle servis eden, işini seven bir köfteci burası.

VİŞNELİ KISIR

İnsanın ağız tadıyla ilgili tüm ipuçlarını tek kaşığa sığdırabileceği bir yemek olduğunu düşünürüm kısırın. Sıradan bir karışımmış gibi görünmesine karşın, ıslaklık, ekşilik, acılık, renk, kullanılan nar ekşisi ve biber salçasının kalitesine kadar yapılan her seçim, daha ilk meraklı lokmada kendisini açıkça belli eder. Vişne miktarının çokluğuna bakmayın; bu mevsimdekiler oldukça ekşi ve salatalarla gayet güzel uyuşuyor.

MALZEMELER:
İnce Bulgur 500gr.
Domates 2 adet, küp doğranmış
Vişne 700 ml (yaklaşık 1,400 kg vişnenin çekirdekleri alınarak)
Taze Soğan 2 adet, ince doğranmış
Salatalık 2 adet, çekirdeksiz kısımları küp doğranmış
Kuru Soğan 1 adet, rendelenmiş
Sarımsak 1 diş, rendelenmiş
Nane 1 demet, ince doğranmış
Maydanoz 1 demet, ince doğranmış
Nar Ekşisi 30 gr.
Sumak Ekşisi 1 tatlı kaşığı
Limon 2 adet
Zeytinyağı 100 ml.
Kimyon 1 çay kaşığı
Karabiber
Tuz
YAPILIŞI: Vişneleri robottan geçirip süzün ve suyunu ayırın. İnce bulguru büyükçe bir kâseye alın. Vişne suyunu bulgura ekleyip şişmesi için bir kenarda bekletin. İstediğiniz kıvama geldiğinde soğan rendesi, sarımsak, biber salçası ve baharatları ekleyip iyice karıştırın. Yeşillik, domates ve salatalıkları ilave ettikten sonra yağ, limon, tuz, nar ve sumak ekşisini ekleyip tadını ayarlayın.

IZGARA KÖFTE

MALZEMELER:
Köfte İçin
Dana Kıyma 500 gr.
Kuzu Kıyma 100 gr.
Ekmek İçi yarım ekmekten
Soğan 1 adet, rendelenmiş
Yumurta 1 adet
Tuz
Karabiber

YAPILIŞI: Tüm malzemeyi yoğurup 50’şer gramlık köfteler yapın, ızgaradan sonra kısır ve bir kaşık yoğurtla servis edin.

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ

* Spagetti ağaçları: Vladimir Putin, 2002 yılında bir yemekte, daçasındaki davetlilere yakaladıkları yabanmersinlerinin yumurtalarını sezaryenle çıkardıklarını, sonra karınlarını tekrar dikip onları denize bıraktıklarını anlatmıştı. Böylece neslinin tükenmesine engel olduklarını söylediği balıkların hikâyesine maalesef George W. Bush’tan başka da inanan olmamıştı.
Benzer bir yemek şakasını bundan çok daha önce, 1 Nisan 1957’de İngiliz devlet televizyonu BBC yapmış ve yüzlerce iştahlı insanın gördükleri ağaçtan satın almak için televizyonun telefon hatlarını kilitlemesiyle sonuçlanan bir sansasyon yaratmıştı: Yan yana duran bazı ağaçların dalları bir mizansenle binlerce spagetti çubuğuyla süslenmiş, bunun İsviçre Ticino’daki bir spagetti bahçesinin görüntüsü olduğu söylenmişti. ‘Haber’e göre, yöredeki insanlar yüzyılların getirdiği birikimle aynı uzunluğa getirdikleri spagettileri toplayıp satarak geçimlerini sağlıyordu.
* Makarna Geometrisi: Bugün dünyada tüketilen makarnanın üçte ikisini oluşturan spagettinin kelime olarak ortaya çıkışı Hildebrand ve Jacob’un ‘The Geometry of Pasta’ adlı kitabına göre 1836’ya uzanıyor. İnce ve düzgün uzunlukta şekiller çıkartabilen mekanik pres makineleri, endüstriyel devrimin bir parçası olarak makarna sektörünün de ateşleyicisi olmuş. 19. yüzyılda ABD’de konservelenmiş olarak satılıp tanınmaya başlayan spagetti bu haliyle, özellikle açlığın yoğun hissedildiği II. Dünya Savaşı ve sonrasında İngiltere’de yaygın olarak tüketilmiş. Henüz restoranlara girmemiş konserve hali yeterince itibar kazanmadığından olacak, Hollywood yapımcıları 60’lardaki düşük bütçeli Avrupa westernlerine de, yalnızca İtalyan bağlantılı olduğu için değil, muhtemelen başarısını da kıskandıklarından ‘Spaghetti Western’ ismini takmış.
Yazarın Tüm Yazıları