Sayın Başbakan’a duyurumdur

1946-1951 DP sempatizanı, 1952-1961 CHP üyesi, 1961-1968 İşçi Partisi, sonrası CHP İstanbul Senatörü ve halen CHP Beyoğlu üyesi olarak kendisini tanıtan emekli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Feyyat yazıyor:

“MUSTAFA Muğlalı isminin Özalp (Van) Askeri Kışlası’na verilmesinin nedeni kanımca Öcalan ve PKK’ya nispet ve misillemedir.

‘1943 Özalp katliamında’ zamanın Van Başsavcısı ve Van’ın yerlisi Kemal Yörükoğlu ile Vali Hamit Onat, M. Muğlalı’nın suç ortaklarıdırlar. 1950’de Demokrat Parti’den milletvekili seçilen bu hemşerimiz suç ortağı Muğlalı hakkında soruşturma yapılırken, kendisinin de sanık olduğunu gizleyerek soruşturmayı desteklemişti.

Suçun işlendiği tarihte ‘33 Kürt’ün kurşuna dizilmesi’ değil de sadece ‘33 kaçakçının kurşuna dizilmesi’ bahis konusu iken, kışlaya Muğlalı isminin verildiği 2004 yılında sadece ve sadece ‘Kürt kalkışması lideri’ Öcalan ile PKK nispet edilerek Diyarbakır’da sizi dinleyen bütün Kürtlere ve Özalplılara saygısızlık suretiyle ırkçılık yapılmıştır.

İstiyorsanız, 1937 Dersim ve Van Zilan katliamının başbakan olarak sorumlusu Celal Bayar ile Özalp katliamının sorumlusu Mustafa Muğlalı ayrıca DP Van Milletvekili Kemal Yörükoğlu’nun ilaveten merhum Menderes’in idam işlemini görevi olmadığı halde icra eden Savcı Ömer Altay Egesel’in heykellerini amacına uygun bir şekilde İmralı Adası’na koydurabilirsiniz.

1950’de DP Kürt milletvekilleriyle, şimdiki Kürt kökenli milletvekilleriniz arasında hiçbir fark yoktur. Cinayeti işleyenlerle bu cinayetlerin soruşturmasını yapanların hepsi merkez sağın temsilcileridir. İlaveten solcu gençlere de kısas uygulayarak idam etmişlerdir.

Sonuç; kışlaya Muğlalı ismi verilmesi Kürt-Türk çatışmasına, ırkçılığa, kaos yaratmaya katkı olduğu ve suç teşkil ettiği, zamanaşımına uğramadığı izahtan varestedir. Bu nedenle Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile Van Garnizon Komutanı ile işlemde rolü olanlar hakkında soruşturma açılmasını arz ederken; DP, AP, ANAP, DYP ve AKP’de görev yapmış ve yapmakta olan ‘sözde Kürt, özde sömürgen’ kişilerin utanmalarını dilerim.”

Seçim güvenliği mercek altında

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, önemli bir girişimde bulunarak şu notu gönderdi: “İktidar odaklı seçim hileleri ve müdahalelerine karşı, başta ODTÜ olmak üzere üniversitelerden teknik destek alınması talebini içeren başvurumuz YSK’ya ulaştırılmıştır. YSK’nın, anayasal sorumluluğunun gereği olarak, seçim güvenliğini sağlamak amacıyla konuyu gündemine alması ve kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir. Konu tarafımızdan takip edilip, kamuoyu bilgilendirilecektir.”

Erol Tuncer’den yeni bir çalışma

1946 ve 1950 seçimleriyle ilgili kitapları daha önce yayımlanmış olan Erol Tuncer, yeni bir kitaba daha imza atmış. Erol Tuncer’in ‘Cumhuriyet Senatosu Seçimleri’ adını taşıyan son kitabı TESAV tarafından yayımlanmış. Osmanlı’dan günümüze kadar yaşanan ikinci meclis deneyimlerini anlatan kitapta Cumhuriyet Senatosu seçimlerine ilişkin ayrıntılı bilgiler yer alıyor. Erol Tuncer’i kutlamak için aradığımızda pazar günkü Baykal yazımızla ilgili olarak şunu söyledi: “CHP’nin 1992 yılında yeniden açılışı, partinin kapatılmadan önceki son Genel Yönetim Kurulu üyelerinin öncülüğünde gerçekleşmiştir.” Partiye hizmet etmiş kişilere yapılan ayrımcı muamelelere geçmişte de karşı çıktığını söyleyen Erol Tuncer, bugün Deniz Baykal’a parti içinde yapıldığı söylenen dışlayıcı davranışları da onaylamadığını ekledi.

Diyanet, ‘evet’li iftarlar için bir şey söylemez mi

DİYANET İşleri Başkanlığı’na da soruyoruz:

Guinness rekorlar kitabına girmek için, referanduma ‘evet’ oyu toplamak amacıyla kurulan iftar sofralarının dini geçerliliği var mıdır?

Dış ticaret açığı rekora giden bir ülkede bu kadar israf doğru mudur?

AKP iktidarının ‘evet’ gösterisine dönüşen iftar sofralarını düzenleyenlerin durumu dini açıdan nedir?

Şahane iftar sofralarında... Şahane siyaset yapan... Şahane siyasetçilere de buradan soruyoruz; değirmen hoş değirmen de suyu nereden? Tülay HERGÜNLÜ

Avcılar’ın suçluları

AVCILAR’da ‘rahibe afişi’nin ortaya çıkardığı skandalın gerisini öğrenmek ister misiniz? 2009 mart yerel seçimlerine gidilirken Mustafa Değirmenci yeniden aday gösteriliyor; meclis üyelerinin tespitinde ise ‘entrikalar’ yapılıyor. Genel Merkez’in gönderdiği aday listesini İlçe Başkanı Bayram Acar dikkate almayıp, kardeşi Arif Acar, Ali Ütebay ve Ömer Zengin gibi isimlerle yeni yaptığı listeyi son dakikada seçim kuruluna veriyor. Listedekilerin çoğunun CHP kültürü ile ilgisi yok. Skandal patlayınca ortadan kaybolan Bayram Acar Genel Merkez tarafından görevden alınıyor. Daha sonra yapılan ilçe kongresini 10 oyla kazanması dikkat çekiyor. Eşi türbanlı olan ve rahibe afişi nedeniyle dün istifa eden Ömer Zengin’in, daha önce “Ben para vererek seçildim ama hiçbir komisyona almadılar” demesine karşı hiçbir soruşturma yapılmıyor. Düşünün aynı zamanda grup başkanı olan ilçe başkanı Bayram Acar belediyeden ihale alan bir isim; kardeşi de İmar Komisyonu Başkanı... Genel Merkez’den ilçe örgütüne, Belediye Başkanı’ndan meclis üyelerine kadar bir çok suçlu var. Rant kapısının kilidini açanlara ‘ceza’ yetmez; ‘ihraç’ bile az kalır. Kılıçdaroğlu’na yazıktır.
Yazarın Tüm Yazıları