Sargı bezli bir garip tekne

TEKNENİN her tarafı branda ile sarılı. Sargı beziyle kaplanmış gibi. Dalgalarda çalkalanan şamandıra gibi. Teknenin içi görünmüyor, tekne kapalı, çünkü teknedekiler kapalı.

Geçen hafta Bodrum’da deniz kenarında güneşlenirken, önümden geçen bu garip tekne, herkes gibi, benim de dikkatimi çekiyor. Bir arkadaşıma ait küçük bir motorla, uzaktan da olsa, bu sargı bezli tekneyi izliyorum.

Kadınların çoğunlukta olduğu teknede, erkekler ve çocuklar da var. Kadınların tamamı türbanlı. Küçük kızlar dahil.

Tekne bir koydan ötekine yol alırken, zaman zaman türbanlı kadınlar ve kızlar denize giriyor. Hiç birinde mayo yok, hepsi tepeden tırnağa kapalı. Saçları da kapalı, kolları, bacakları da. Denize öyle giriyorlar.

Sanki bir başka dünyadan gelmişler gibi.

TESETTÜRLER TÜRKİYE

Deniz kenarında bu garip manzarayı izleyenler, AKP’nin seçim sonrasında, yurdun dört köşesine yerleştirdiği, Teşekkürler Türkiye, sloganının günümüze denk düşen versiyonunu, hep bir ağızdan tekrarlıyor:

"Tesettürler Türkiye".

Denizlere kadar inen, dayatmacı haliyle türban, artık Çankaya’ya uzanıyor. Ve bu insanlık durumu, insanları müthiş rahatsız ediyor. Çankaya adayı Abdullah Gül, iki lafın arasında, "herkesi kucaklayacağım" dese de, yüzde 53’lük çoğunluğu kendisine inandıramıyor.

Çünkü, seçimden önce, pek çok konuşmasında Tayyip Erdoğan’ın vurgusu var:

"Cumhurbaşkanlığı için diğer partilerle uzlaşma arayacağım".

Erdoğan sözünde durmuyor. Diğer partilere danışmadan, Gül’ün adaylığını ilan ediyor. Vazo erken kırılıyor.

Yüzde 48’lik seçim zaferi, kapıyı daha ilk roundda gıcırtılarla açıyor. Seçim gecesi Erdoğan’ın "içiniz rahat olsun, herkesi kucaklayacağız" sözü, kısa sürede arşive kalkıyor. Vazo erken kırılıyor.

GİZLİ DOSYALAR

Abdullah Gül, çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla görüşüyor, kendini anlatmak ve kendini onlara kabul ettirmek amacıyla:

"Ben dörtbuçuk yıl, hem Başbakan, hem Dışişleri Bakanı olarak, devletin bütün gizli dosyalarını takip ettim, onlara çözüm bulmaya çalıştım. Devletin en gizli dosyalarına hakim olan biri olarak, neden Cumhurbaşkanı olmayayım?"

İlk bakışta, Gül haklı. Öyle ya, devlet madem ona en gizli bilgileri emanet ediyor, üstelik partisi seçimde yüzde 48’lik oyla iktidara geliyor, o zaman Cumhurbaşkanı olmasını engelleyen ne var?

Türban var. Türbanla herkesi kucaklaması mümkün değil.

Ayrıca, görmezden geldiği bir nokta var. AKP iktidarından çok önce, ve elbette AKP’nin dörtbuçuk yıllık iktidarında, kendisinin de bulunduğu her üst düzey toplantıda, on yılı aşkın süredir tekrarlanan bir cümle var:

"İrticai kesim, mücadeleyi türbana endeksleyerek,yurt çapında türban eylemlerine başvurmaktadır. Türban eylemleriyle, irticai kesim güç ve moral kazanmakta, türbanlı sayısı artmaktadır".

Çok iyi bildiği bu hassasiyete rağmen, Gül Çankaya için ısrardan vaz geçmiyor. Böyle bir tabloda, Gül nasıl olacak da, herkesi kucaklayacak?

İki haftalık tatil sırasında, deniz kıyılarında, AKP’liler dışında, kendini kucaklanmış hisseden tek bir kişiye bile rastlamıyorum.

O kişilerden hiç biri, sargı bezli, o garip tekneye binmeye niyetli değil.
Yazarın Tüm Yazıları