Sandık ki en çok yakışandır bize!..

Türkiye malum, bir süredir ‘Seçim heyecanı’ yaşıyor...

Haberin Devamı

Takvime göz atıldığında önce ‘Yerel seçimler’ var önümüzde, sonra ‘Yeni Cumhurbaşkanımız’ı seçeceğiz, peşi sıra da ‘Genel seçimler’ için sandığın yolunu tutacağız. Lakin futbol kamuoyu, bu atmosferi daha önceden tadacak. Hoş, belki bu seçim kâğıt üzerinde Fenerbahçe camiasını ilgilendiriyor gibi görünse de artçı sarsıntıları itibariyle tüm bir futbol ailesinin de gündemine oturacak. Evet, bu ülkede ‘Güzel oyun’un en eski adreslerinden biri olan sarı lacivertli camia yakın geleceğini teslim edeceği kişiyi bu hafta sonu belirleyecek. Gerçi seçilecek kişi elbette sadece futbolun patronu olmayacak, Fenerbahçe birçok dalda uğraş veren ve sporcu yetiştiren bir kurum ama bilindiği gibi bizde kulüplerin birinci önceliği futbol ve bu kategorideki başarılı veya başarısızlık, her şeyin de kaderi oluyor ne yazık ki...

Haberin Devamı

iKi ESKi ÇALIŞMA ARKADAŞI

SEÇİM öncesi manzaraya bakıldığında şu ana kadar ‘resmi’leşmiş dört aday var; Aziz Yıldırım, Mehmet Ali Aydınlar, Hulusi Belgü ve Yamen Uzun... Her ne kadar koltuğa aday kişi sayısı dört olsa da, asıl çekişme herkesin de kolayca tahmin ettiği üzere Yıldırım ve Aydınlar arasında yaşanacak. Bir başka kesin olan şey de, ‘Yeni başkan’ı seçmenin belki tali bir mesele olacağı ve kamuoyunun, ‘3 Temmuz süreci’nin bir kez daha camiaca tartışılmasına tanıklık edeceği... Yine hatırlanacağı üzere ‘3 Temmuz süreci’nin özellikle en yakıcı bölümünde, terazinin bir ucunda Yıldırım, diğer ucunda Aydınlar vardı ve iki eski çalışma arkadaşı, kaderin bir cilvesi olarak karşı karşıya gelmişlerdi. Hatta öyle bir karşı karşıya gelmeydi ki bu; biri diğerinin infazcısı konumundaydı adeta... Yıldırım, operasyonun başından beri Fenerbahçe’yi ele geçirme çabasının bir ürünü olduğunu iddia etti, bu tezini inşa ettikten sonra da hedefe Aydınlar’ı koydu. Yani bu hafta sonu yapılacak seçim, bir anlamda operasyona muhatap olanla ‘Operasyonun elebaşısı’ olarak gösterilen kişi arasındaki mücadelenin de ifadesi olacak.

HÜKÜMET KiMi iSTiYOR?

PEKİ ‘Spora siyaseti hiç mi hiç karıştırmayan’ iktidarın bu seçimdeki tavrı ne olacak? Bu aşamada şu verilere bir göz atmak gerekiyor: Fenerbahçe taraftarının genel olarak iktidara olan tepkisi malum. Taze örnek: Bu sezon Saracoğlu’nda oynanan maçlarda meşhur ‘34. dakika’ tezahüratlarında ‘Gezi direnişi’ne yapılan destek de biliniyor. Yıldırım ise birçok konuşmasında operasyonun faturasını ‘örtülü’ de olsa hükümetten çok ‘Cemaat’e çıkardı, zaman zaman da iktidara göndermelerde bulundu. Peki hükümetin gönlü başkanlık koltuğunda kimin oturmasından yanadır? Yıldırım’a çok da sıcak bakmayacakları kesin. Peki ya Aydınlar? Son milli takımlar teknik direktörlüğü seçiminde Başbakan’ın topa girmesi ve Terim’i işaret etmesi malum. Dolayısıyla ‘eski bir libero’ olan Erdoğan’ın, en hakim olduğu alanlardan birinde tarafsız kalması mümkün mü?

Haberin Devamı

RIDVAN DİLMEN’LE YAŞANAN PROBLEM!

LAFI şuraya getirmek istiyorum, Özgener’in ardından federasyon el değiştirirken Aydınlar’ın o koltuğa oturmasında mutlaka Başbakan’ın onayı alınmıştır. Peki ya sonrası? Kuşkusuz köprünün altından akan suların, baştaki gibi olmadığı bir gerçek... ‘3 Temmuz süreci’ sırasındaki ‘bayrak değişimi’nde iktidarın ‘Daha sadık bir seçenek’ olarak Yıldırım Demirören’e sarılması, mantık olarak Aydınlar’a olan güvenin bir şekilde azaldığının da göstergesi. Bir başka ‘Off the record’ bilgi de, süreçte Aydınlar’ın Erdoğan’a ‘Yanlış bilgi’ aktardığı (gerçi burada Aydınlar’ın ne suçu olabilir ki o da kendisine mahkemece aktarılanları aktarmıştı) ve bu yüzden de giderek aralarındaki mesafenin uzadığı yönünde. Hükümet kanadında büyük kredisi olan Rıdvan Dilmen’le Aydınlar’ın problem yaşaması da, ‘limoni’liği artıran başka etken.
Toparlarsak, hükümet Yıldırım, seçeneğine elbette sıcak bakmayacak. Ayrıca Aydınlar’ın da iktidarca ‘doğru seçenek’ olamayacağı özetlediğim nedenlerden dolayı mümkün görünmüyor. Yaşanmışlıklara da bakılınca şimdiki konjonktürde F.Bahçe, iktidarın dünya görüşü açısından hükümetçe bu dönemde de uygun bir liman değil.
Şu noktaya dikkat çekmek zorunda hissediyorum kendimi: Aydınlar son açıklamalarından birinde Yıldırım’ın FB TV’yi ve kulübün ‘resmi’ dergisini kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığını ifade etti. Yani yarışın ‘Fair-play’ çerçevesinde gelişmediğinden dem vurdu. Aziz Yıldırım tarafından bakıldığında bunlar belki normal (‘O televizyonu ben kurdum, o dergiyi ben çıkarttım’ diyebilir) ama tarafsız bir gözle bakıldığında meselenin ‘Hükümet-TRT ilişkisi’ne benzediği kanaatindeyim ve bunu söylemek de benim vicdan borcum.

Haberin Devamı

KARAR BELİRLİ OLACAK

SEÇİMİN nasıl sonuçlanacağına gelince... Bence Aziz Yıldırım yine kazanacak. Lakin bu seferki mücadele bir ‘Pirus zaferi’ne mi benzer, yoksa yine ‘açık ara’ mı alır, orasını bilemem. Ki ortaya çıkacak tablo, yakın gelecekte Yıldırım’ın kulüpteki varlığını da belirleyecek. Öte yandan Yargıtay’ın vereceği ‘olası’ bir olumsuz karar zaten F.Bahçe camiasını yeni bir kongreye doğru yönlendirecektir. Bu aşamada da kartların yeniden dağıtılacağı kesin...

Yazarın Tüm Yazıları