Şakacı Çinli

ZHU Rongji, Çin siyaset sahnesinin pek alışık olmadığı bir politikacı. Şakacı bir başbakan. Üstelik sadece şakacı değil, yine Çin politikacılarında pek rastlanmayan başka bir özelliğe sahip, açık sözlü.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK'in önceki gün düzenlediği öğle yemeğinde Çin Başbakanı, çifte pasaport isteyen bir Türk iş adamına verdiği ‘‘önce çubukla yemek yemeyi iyi öğrenmelisiniz’’ yanıtı ile, Türkiye Üniversiteleri'ne Çinli öğrencilerin gönderilmesini isteyen bir izleyicinin talebine, ‘‘Dönünce sizin reklamınızı yapacağım’’ sözleri ile ve Türkiye'ye otomobil kotalarının artırılması gerektiğini vurgulayan sanayici iş adamlarına, ‘‘Geçen yıl sizden bin otomobil satın aldık. Kalitenizden memnun kalırsak bunu 100 bine çıkartabiliriz’’ diyerek bu özelliklerini sergiledi.

Dört yıl önce Başbakanlığa aday gösterildiğinde, parlak siyasi geçmişi ile dünyanın dikkatini çekmişti.

Çin'de öğrenci ayaklanmalarının yaşandığı 1989 yılında Şanghay valisi olan Zhu, kendi bölgesindeki gösterileri, orduyu devreye sokmadan yatıştırdığı için halkın sevgisini kazanmış, yolsuzluklara karşı mücadele ederek halka güven vermiş ve ‘‘fikri takip’’ özelliği ile ‘‘işbitirici’’ politikacı imajını kazanmıştı.

Değişen Çin'in değişen yüzünü simgeleyen Başbakan Zhu, Türkiye'ye de net mesajlar verdi. Türk-Çin ilişkilerinin potansiyelinden söz etti ama şaka ile karışık sınırlarını da çizdi.

ÇİN DE AVRUPALI TÜRKİYE'Yİ TERCİH EDİYOR

ASLINA
bakarsanız Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ilişkiler iç açıcı durumda değil. Daha doğrusu bizim açımızdan değil. Çünkü, 1.2 milyar doları aşkın ticaret hacminde Türkiye'nin payı son yıllarda sürekli geriledi. Yani alıyoruz ama bir şey satamıyoruz. 2000'de, 1.2 milyar dolarlık alışverişin 950 milyon dolarlık bölümünü Türkiye'nin sattığı mallar oluşturuyordu. Geçen yıl bu rakam 440 milyon dolara düştü.

Çin Başbakanı, bu dengesizliğin farkındaydı. Nasıl düzeltilecekti?

Hiçbir vaadi yoktu Başbakan'ın.‘‘Siyasi gayret gerekir’’ diyordu ‘‘biz üzeremize düşeni yapacağız ama sağlıklı gelişme için iki tarafın ortak gayretine ihtiyaç var.’’

Bana göre, Türkiye'nin Çin ilişkilerine yeterli ilgiyi göstermediğini söylemenin en kibar ve diplomatik yoluydu bu.

Ama, Türkiye'nin önemli bir özelliği vardı. Bu ekonomik ilişkileri açısından büyük bir potansiyel yaratıyordu. Türkiye'nin Avrupa Birliği hedefi ve Gümrük Birliği. Çin-Türk Ortak yatırımları bu kolaylıklardan yararlanılarak Avrupa pazarlarının rekabetine açılabilirdi.

VARYAG BORCU MU?

Türkiye'ye önümüzdeki ay tam beş bin Çinli geliyor. Muhatabınız Çin olunca pek önemli bir rakam değil. Bu, Varyag'ın İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçirilmesinin karşılığı verilen ‘‘Çin'den turist göndereceğiz’’ sözünün tutulması mı, yoksa kalıcı ortak turizm politikalarının ilk aşaması mı? Benim kafamda netleşmedi.

ÇİN GERÇEĞİ

Çin, artık sadece bölgesel bir güç değil, bir dünya gücü. Başbakan Zhu, Türkiye, Mısır ve Nijerya ziyaretinin ilk durağı Türkiye de iken, Cumhurbaşkanı Jiang Zemin, Almanya, Nijerya, Libya, Tunus ve İran'ı kapsayan gezisinin son durağı Tahran'daydı dün.

Çin'in şakacı Başbakanı'nın, Türkleri ‘‘görülecek çok güzel şeyler var’’ sözleriyle Şincan'ın başkenti Urumçi'ye davet etmesi bu ziyaret sırasında Çin gerçeğinin Türk yetkililer tarafından kavrandığını gösteriyordu.

Türkiye'nin en az şakacı Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin, DEİK toplantısında Çin'in Şincan yani Doğu Türkistan'daki uygulamalarını ima ile bile konuşmasına dahil etmemesi, ziyareti ‘‘ilişkilerimizde bir dönüm noktası’’ olarak nitelemesi de bunu kanıtlıyordu. Ve de doğruydu.
Yazarın Tüm Yazıları