Sağlık

Gündüz TEZMEN
Haberin Devamı

Şeker hastalığı damarları tahrip edebilir (2)

Dünkü yazımda diyabetin (şeker hastalığı) tiplerini tanıtmış ve uzun süren kontrolsuz hastalığın yaratabileceği ek sorunlardan (komplikasyon) bahsetmiştim.

Karbonhidratlı gıdaların sindirilmesiyle oluşarak kana verilen glikoz, pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun etkisiyle hücrelere girerek, yaşaması için gerekli enerjiyi sağlar.

Glikoz hücreye hayat verir ancak glikozun kandaki düzeyleri uzun süreler boyunca yüksek kalırsa, atardamarların iç çeperlerini kaplayan endotel hücreleri için ölüm anlamına da gelir. İnce atardamarlarda (mikrovasküler sistem) oluşan hasar, glikoz düzeyinin yükseklik miktarı olduğu kadar yüksek kaldığı sürenin uzunluğuna da bağlıdır.

Önceleri ince damarları tutan bu hasar giderek daha büyük damarları da tutabilir. Bunun sonucunda ateroskleroz (damar sertliği), kalp damarlarının hastalıkları, miyokard infarktüsü, inme gibi ciddi sorunlar görülebilir.

İşte bütün bu sorunlar, diyabetin çok titiz bir şekilde takip edilmesinin önemini ortaya koyar. Gelişmiş ve bu nedenle diyabet sıklığı artmış ülkelerde körlüklerin büyük nedeni diyabettir. Ayağa giden damarların tıkanmasına bağlı olarak ayak kesilmeleri, diyabetli hastalarda çok sıktır. Miyokard infarktüsü ve kalp krizi nedeniyle ani ölüm şeker hastalarında 6 kat daha sık görülür.

Eşlik eden hastalıklar da önemli

Diyabetik hastalarda komplikasyonlara yol açan en önemli etken, kandaki glikoz oranının yükselmesidir. Tip 1 yani insüline bağımlı diyabette temel sorun pankreasın yetereince insülin salgılayamamasıdır. Tip 2 diyabette ise hücrelerin insüline cevaplarında bozukluk yanında pankreasın insülin salgılama fonksiyonunda da ilerleyici bir fonksiyon bozukluğu bulunur. Eğer Tip 1 diyabette kandaki glikoz düzeyini düzenleyici tedavi iyi düzenlenirse komplikasyonlardan büyük ölçüde korunmak mümkün olabilir. Oysa Tip 2 diyabette daha hastalık teşhis edildiği anda bile tansiyon yüksekliği, kan yağları yüksekliği ve miyokard infarktüsü gibi sorunlar bulunabilir. Bu nedenle Tip 2 diyabetlerde komplikasyonların görülme sıklığı çok daha fazladır. Bu nedenle Tip 2 diyabetlerde kandaki glikoz yüksekliğinin kontrolünün yanı sıra kandaki yağların (kolesterol vb.) ve kan basıncının (tansiyon) da normal düzeylerde tutulmasının önemi büyüktür. Bütün bunların yanısıra Aspirin gibi koruyuculuğu kesinleşmiş ilaçların tedaviye katılması önemlidir.

Hasta uyumu

Diyabet yaşam boyu süren bir hastalıktır. Bir insana tüm yaşamı boyunca uyması gereken katı kuralları kabul ettirmek çok zordur. Bunun yanısıra yüksek kan şekerinin başlangıçta hastaya zarar vermemesi, hastalığın hafife alınmasına da yol açar. ''Benim şekerim 400'e bile çıktı, bana bir zarar vermedi'' ya da ''Ne yaparsam 200’den aşağı indiremiyorum, benim bünyem buna alışmış artık bana bu normal geliyor'' gibi konuşmalara çok şahit oluruz. Oysa bunların hiçbiri doğru değildir. Önceleri belirti vermeyen hastalık, damar sisteminde ciddi bozuklukları sinsi sinsi hazırlamaktadır. Komplikasyonlar belirti vermeye başladığı zaman hasar çok ilerlemiş ve çoğu zaman geri döndürülemez noktaya gelmiştir.

Komplikasyonlar kadar diyabetin de başlangıçta kendini göstermemesi, özellikle tip 2 diabette sık rastlanan bir durumdur. Glikoz tolerans bozukluğu aşamasından belirti veren diyabet haline geçiş, çoğu zaman 8-10 yıllık bir zaman alır. Bu süre zarfında da bazı hasarlar oluşmaya başlamıştır. Bu nedenle hastalanmadan önce yapılan sağlık kontrolleri (check-up) sırasında şeker hastalığı açısından titiz davranmak ve şüpheli hallerde glikoz tolerans testi yapmak önemlidir.

Hekimlerin sorumluluğu

Hasta uyumunda hekimlerin tutumunun da önemi büyüktür. Uygulanması hemen hemen mümkün olamayacak kadar katı diyetler önerilmesi, hastanın diyeti ve bazen tedaviyi de tümden reddetmesine yol açabilir.

Ayrıca bazı hekimlerde, çok ileri düzeylerde olmayan tip 2 diabeti çok önemli bir hastalık gibi görmemek eğilimi de vardır. Oysa kandaki glukoz miktarı aşırı düzeylerde olmayan şeker hastalarında bile komplikasyonlar sık görülmektedir.

Hiçbir rahatsızlık hissetmeyen bir insanın muhtemel sorunlara karşı önlem alması, ilaçlar kullanması ve yaşamında kısıntılar yapması zor gibi gözükmekle beraber, ileride bekleyen tehlikeleri iyi bilmek uyum sağlama açısından önemlidir. Unutmayın ki bütün zorluklarına rağmen diyabetin komplikasyonlarından korunmak, onları tedavi etmekten çok daha kolaydır.

Yazarın Tüm Yazıları