Roche İlaç Geliştirme’de 6’ncı Bölge’yi İstanbul’dan yönetiyor Türkiye’de ‘Faz1’e hazırlanıyor

ROCHE Türkiye’de Kurumsal İletişim’in başında bulunan Güler Akdağ, birkaç ay önce aradı:

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea62bef018fbb8f87c890f

- Roche her ne kadar İsviçre merkezli bir şirket olsa da New Jersey’de (ABD) Nutley adlı bir Ar-Ge merkezi var. O merkezi görmeni isterim.
Roche Türkiye Klinik Çalışmalar Bölümünü kuran, halen global Roche’un “İlaç Geliştirme 6’ncı Bölge” Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Aslıgül Kendirci ve Kurumsal İletişim’den Arzum Şatır’ın da bulunduğu bir ekiple ABD’ye gittik.
Yolculuk boyunca ve Nutley’de öncelikle Aslıgül Kendirci’nin neler yaptığını, Türkiye’ye ve bölgeye dönük projelerini konuştuk:
- İlaç sektörüne ruhsatlandırma bölümünden girdim. Sonra klinik çalışmalar ve ilaç geliştirmeye yöneldim. Roche’a da Klinik Çalışmalar Bölümü’nü kurarak göreve başladım. Bir süre önce de Nutley’e bağlı Roche İlaç Geliştirme 6’ncı Bölge Başkan Yardımcılığı’na atandım.
Bu görevine atanmasıyla ilgili bir ayrıntıyı paylaştı:
- Bu pozisyon için Roche’un merkezinin bulunduğu Basel’e (İsviçre) taşınmam gerekiyordu. Ben bölgeyi İstanbul’dan yönetmek şartıyla görevi kabul ettim. Şu anda Türkiye dahil 14 ülkedeki klinik çalışmaları İstanbul’dan yönetiyorum.
- Hangi ülkeler bunlar?
- Hindistan, Mısır, Cezayir, Fas, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Ürdün bana bağlı ülkeler arasında bulunuyor.
- Neler yapıyorsunuz?
- Türkiye’de bir “Roche Akademi” oluşturduk. Klinik araştırmalar için üniversitelerde eğitim çalışmaları yapıyoruz.
- Sizin gibi uluslararası şirketler yavaş yavaş klinik araştırmalarda Türkiye’ye de yöneliyorlar.
- Türkiye’de yapılan, “Biyoeşdeğerlik” araştırmaları. Yani, bir ilacın jeneriği (benzeri-eşdeğeri) geliştirilirken yapılan çalışmalardır bunlar.
- Sizin başka uygulamalarınız mı var?
- Olacak... “Faz1” çalşmasını Türkiye’de de başlatacağız.
- Nedir “Faz1”...
- İlacın hayvanlardan sonra insanlar üzerinde ilk testini içerir.
- Nasıl ve nerede yapacaksınız? Sağlık Bakanlığı’ndan izin aldınız mı?
- İzinlerimiz tamam. Ocak 2012’de başlamayı düşünüyoruz. Hacettepe, Ege ve Cerrahpaşa ile çalışma hazırlığı yapıyoruz.
- Testlere katılacak “denek”leri nasıl belirleyeceksiniz?
- Biz “denek” deyimini kullanmıyoruz. Onun yerine “gönüllü” demeyi tercih ediyoruz. Gönüllüleri hastalar arasından belirleyeceğiz.
- İlk aşamada hangi tür ilaçların klinik araştırması yapılacak?
- Onkoloji, yani kansere dönük ilaçlar üzerinde çalışacağız.
- Ne kadarlık bir bütçeyle bu işe girişiyorsunuz?
- Henüz netleşmiş değil. Zaten bütçeyi doğrudan Nutley Ar-Ge Merkezi belirliyor. Ben ve ekip arkadaşlarım maaşlarımızı Nutley’den alıyoruz.
- Yaptığınız işte insanların “kobay” olarak kullanıldığına dönük tepkilerden çekinmiyor musunuz?
- Biz sonuçta insanlık yararına bir araştırma yağıyoruz. Üstelik sağlıklı insanlar değil, hastalar o ilaçları denemiş olacak. Bu iş onlara da iyi gelecek...
Dünya ilaç devi şirketlerde üst düzey görev alan Türkler öne çıktıkça, klinik araştırmaların da ülkemize doğru yönelmesi gündeme geliyor...
Klinik araştırmalar aslında ciddi gelir kapısı olarak da görünüyor...
Yine de “insanlar kobay olarak kullanılıyor” itirazlarını hiçbir zaman gözardı etmemek gerekiyor...

Haberin Devamı

Artık asgari ücretin üstüne çıkmak yasak

Haberin Devamı

ROCHE İlaç Geliştirme 6’ncı Bölge Başkan Yardımcısı Aslıgül Kendirci’ye sordum:
- Biyoeşdeğer de olsa klinik çalışmalarında rol alan, yani geliştirilen ilaçları ilk deneyen kaç kişi var Türkiye’de?
- 20 bin kişiyi geçmez...
- Bu insanlarla nasıl irtibat kuruluyor?
- Kulaktan kulağa sistemiyle gelişiyor...
- Televizyon programlarına seyirci bulan, taşıyan bir organizasyon kuruluşu yok mu devrede?
- Hayır, yok...
- İlaçları ilk kullandırdığınız kişilere ücret ödüyor musunuz?
- Duruma göre ödeniyor.
- Ne kadar?
- Eskiden şirketler kendileri rakamı belirlerdi. Sağlık Bakanlığı artık kuralları belirledi. İlaçları deneyen “gönüllüler”e en fazla günlük asgari ücret üzerinden bir para ödeniyor.
- Hep aynı kişiler ilaçları deneyebilir mi?
- Bunu yapmak isteyenler olabiliyor. Ancak, bunun için kullanılan ilaçlar sonrasında belirli bir süre geçmesi gerekiyor...
Aslıgül Kendirci’yi dinlerken Ziya Özel’le ilgili zakkum tartışmalarını anımsadım. Kansri yenme hayaliyle kimbilir kaç kişi Ziya Özel’in “zakkum”unun peşinde koştu...
Hal böyleyken, daha piyasaya sürülmemiş kanser ilacını denemek isteyen hastalar sıraya girer mi, girmez mi?

Haberin Devamı

16 yıldır bu işin içindeyim ölümü hızlananı görmedim

ROCHE İlaç Geliştirme 6’ncı Bölge Başkan Yardımcısı Aslıgül Kendirci ile Nutley’i gezdikten bir gün sonra İngiltere’de yayınlanan The Independent Gazetesi’nin haberi gündeme geldi:
- Türkiye’de 4 yıllık klinik araştırmalarda 893 kobay insan yaşamını yitirdi.
Aslıgül Kendirci’ye sorduk:
- Haberi okudunuz mu?
- Evet, biliyorum. Hepsi eski iddialar... Neden yeniden gündeme geldi anlamıyorum.
- İlaç geliştirme çalışmalarına katılıp test edenler arasında hiç ölen yok mu?
- Olmadı... Biz zaten genelde hastalar üzerinde çalışıyoruz.
- Belki onlarda da ölümü hızlandırmıştır...
- Aksine genelde ömürleri 3 ay kalmışsa 1 yıla çıkıyor...
Roche Türkiye Kurumsal İletişim ekibinden Arzum Şatır’a döndü:
- Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) bu konuda bir açıklama yaptı. Onu arkadaşlara gönderelim.
Açıklamaya baktım, en çarpıcı bölüm şuydu:
- Haberde, “893 kişinin klinik araştırmalar sırasında yaşamını yitirdiği” iddia ediliyor. Bu rakam, Türkiye’de bugüne kadar yapılan klinik çalışmalarını gösterir. Çalışma sayısını “yaşamını yitirenler” olarak göstermek ciddi bir hatadır...
AİFD, bir veriye daha dikkat çekmiş:
- Kasım 2011 itibariyle dünyada 116 bin 223 klinik çalışma sürüyor. Bunların yüzde 87’si ABD, Kanada, Avrupa, Japonya ve Avustralya gibi gelişmiş ülkelerde yapılıyor. Türkiye’deki klinik araştırma sayısı 893’tür. Yani yüzde 1’i bile bulmuyor.
Aslıgül Kendirci, AİFD’nin açıklamasına şu eklemeyi yaptı:
- 16 yıldır bu işin içindeyim. İlaç araştırmalarındaki testlerde gönüllü olanlar arasında ölen ya da ölümü hızlanan kimseye denk gelmedim.
Çoğumuza göre buna inanmak pek kolay değil...
Ancak, ortadaki verileri de doğru okumak ve yansıtmak gerek...

Yazarın Tüm Yazıları