Patroniçenin gözyaşları

Maria Elisabeth Schaeffler, Opel’e ara malı üreten bir fabrikanın sahibi. Ekonomik krizde hem General Motors, hem de Opel zor durumda kalınca 60 yaşındaki patroniçenin fabrikası da tehlikeye girdi. Başbakan Merkel yardıma yanaşmıyor. Fabrikanın önündeki gözyaşları bunun için.

“He-pi-miz- Schaeff-le-riz, he-pi-miz Schaeff-le-riz...”
Sekiz bin kişinin çalıştığı fabrikada, sekiz bin kişi işi aynı anda bırakıyor. Sekiz bin kişi hep birlikte fabrikanın önünde toplanıyor. Sekiz bin kişi hep bir ağızdan Maria Elisabeth Schaeffler’e alkış tutuyor. Yağmur altında ve soğukta.
Maria Elisabeth Schaeffler onların patroniçesi. Her patrona böyle bir alkış ve sevgi gösterisi kolay kolay nasip olmaz. Schaeffler’in tılsımı, çalışanlarıyla birebir yakınlığından. Birini diğerinden ayırmadan, ama hepsine kucak açmaktan. O fildişi kulesine çekilmiyor, tersine onların arasına katılıyor.
60’ını birkaç yıl önce devirmiş, güzelliğinden hâlâ birşey yitirmemiş. Derler ya, cami yıkılmış ama mihrap yerinde, öyle işte.
Oysa, kişi olarak değil ama, iş olarak cami çoktan yıkılıyor. Öyle bir yıkılma ki, Avrupa’dan Amerika’ya, Avrupa’nın hükümet merkezlerinden Beyaz Saray’a, bütün başbakanların ve devlet başkanlarının önünde o yıkımın bilançosu duruyor. Dünya aylardır o yıkıma çare aramakla meşgul.
Kriz, ekonomik kriz.
Bankalar ve büyük sanayi firmaları tek tek devletin kontrolüne giriyor. Arka arkaya yıkılan dünya çapında firmalara devlet yardım ediyor. Bir yardımı diğeri izlerken, müthiş bir tartışma başlıyor. Kapitalizm sona mı eriyor, sosyalizme mi geçiyoruz.
Son sallanan devlerden biri de, General Motors (GM). Pek çok otomobil markasının arkasındaki dev. GM, dünyada pek çok markayı emziriyor, onlara analık ediyor. Onların motorlarını üretiyor.
JÖNLERİN ARABASI
Emzirdiği arabalardan biri de, Almanya’daki Opel. Opel dosyası hem Alman Başbakanı Merkel’in, hem ABD Başkanı Obama’nın önünde. Opel’in kurtarılması, aynı zamanda GM’in yeniden soluk almasını sağlayacak.
Opel çok uzun yıllar Almanya’nın temel araba markalarından biri. İkinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak, bazı Alman devlet ve hükümet başkanları makam arabası olarak Opel’i tercih ediyor. Halkın yüzde 17’si Opel kullanıyor. Sadece reklamlarda değil, filmlerde genç kızların gönlünü çalan yakışıklı jönler Opel’e biniyor.
2001’de Opel, BMW’nin CEO’sunu transfer ediyor. Bu transferle birlikte, Opel’de teknik ve model yenileniyor, kalite artıyor.
Ancak, GM’in çöküşü ve genel kriz nedeniyle, Opel şimdi masaya uzanmış, neşter atılmasını bekliyor.
Geçen ay başında Opel ve GM’in direktörü, birlikte Beyaz Saray’a gidiyorlar. Opel kurtarılırsa, 70 bin kişinin işi kurtuluyor. Aileleriyle birlikte, 200 bini aşkın insan.
O ikisi Obama’nın ekonomik danışmanlarıyla pazarlığa otururken, aynı günlerde Berlin’de bir başka pazarlık sürüyor. Opel yetkilileri Merkel ile görüşüyor. Ancak, Merkel, eski bir Doğu Alman, devletin ağır bastığı sosyalist Almanya’da yetişmiş biri olarak, devlet denetimine karşı. Merkel’de “devlet ekonomiyi yönetirse, ekonomi çöküyor” mantığı egemen. Yani, yetiştiği iklimin soğuk kadını.
RAKİPLER KURT GİBİ
O soğukluk, bir başka kadının, patroniçe Schaeffler’in gözyaşlarına yol açıyor. Çünkü, Opel Dosyası ile Schaeffler çok yakından ilgili. Pek çok sosyal ödül ve fahri doktora ünvanı taşıyan Schaeffler, sahip olduğu fabrikada Opel’e ara malı üretiyor. Çeşitli araba aksamı.
Dosya kapansın mı, yardım mı edilsin, görüşmelerini Schaeffler yakından izliyor. İlk izlenim, yardıma isteksizlik. Çünkü, birine yardım ettin mi, gerisi çorap söküğü gibi gelecek. Zaten rakipler, kurt gibi bekliyor, iyi durumda olanlar ise, yardıma şiddetle karşı.
Bütün bunların öğrenen Schaeffler fabrikadan hüzünlü biçimde ayrılırken, bir de işçiler ona “yaşa, varol” diye haykırınca, o yeşil gözlerden yaşlar boşalıyor.
Yağan yağmur gibi.
Yazarın Tüm Yazıları