ÖSYM’ye alternatif Ulusal Sınav Enstitüsü

Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı Enver Yücel’den ÖSYM’ye alternatif teklif.

Haberin Devamı

Başkan Yücel, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığına bağlı Ulusal Sınav Enstitüsü’nün kurulması gerektiğini söyledi. Yücel, Türkiye’deki tüm sınavları da bu özerk kurumun yapması gerektiğinin altını çiziyor. Gelen iktidarların sınav merkezleri ile oynadığını söyleyen Yücel, bu enstitünün hem sınav, hem de araştırma yaparak bu konudaki tüm şaibelerin önüne geçeceği düşüncesinde. Yücel, merkezin gerektiğinde başka ülkelerden bile nitelikli personel alabileceğini, personelin özlük hakları konusunda da özerk olması gerektiğini vurguluyor.

giriş ve SBS gibi sınavları da bu enstitünün yapmasının daha yararlı olacağının altını çizen Yücel’in yeni sınav merkezi ile ilgili önerileri şöyle:

“ÖSYM’de yaşanan sorun kişilere ve bir olaya bağlı değil tamamen eskiyen ve işlemeyen yapının yarattığı sonuçtur. Çözüm, sınavları iptal etmek veya ÖSYM Başkanının istifası ile değil, ÖSYM’nin yeni, sürdürebilir, rekabet edilebilen ve özerk bir yapıya kavuşturulmasıyla mümkün olacağını düşünüyoruz. Kurulacak Ulusal Sınav Enstitüsü ile ülkemizin büyük ihtiyacı olan ölçme ve değerlendirme alanında bilimsel çalışmalar yürüten bir yapı kurulmalı. Bu yapı yüksek lisans programları açarak personel yetiştirme işlevi de yapılmalı”

Haberin Devamı

Hırsızlık ve eğitim

Geçtiğimiz hafta İngiltere'de birkaç üniversiteyi gezdim. Gezi sırasında Roehampton Üniversitesi'nde yüksek lisans yapan Selen'le sohbet etme fırsatı buldum. Selen, diğer İngiliz üniversitelerinde olduğu gibi eğitim gördüğü bu üniversitede "kopyalama" ya da son zamanlarda sık kullanılan ödevlerde "kes-yapıştır" uygulamasının Türkiye'deki gibi burada yaygın olmadığının özellikle altını çiziyor.

Ödevlerde her alıntının altına mutlaka alınan kişi veya yayımın adresine yer vermek zorunlu. Aksi halde "intihal" muamelesi görüyor. Konuyu üniversitenin diğer yetkilileriyle de konuştum. Yetkililer, her eğitim dönemi başında öğrencilere genel bir uyarı yaptıklarının altını çiziyor. Yılda iki kez zaman zaman rastladıkları bu durumda öncelikle öğrenciyle konuşup, gerekli uyarıyı yaptıklarını belirtiyorlar. Kopyaya devam eden, ya da aldığı alıntının kimden olduğunu ısrarla belirtmeyenlere bu kez daha sert bir tutum izliyorlar. Hem ödevlerde, hem de tez yazma aşamasında yapılan denetlemelerde ısrarla bu tutumu izleyenleri okuldan atıyorlar. Kısacası baştan kararlılığını gösteriyor ve sert tedbirler alıyorlar. Kimse de pek cesaret edemiyor. Zaten bilgisayar ağlarında birçok üniversitede "turnitin" adı verilen özgünlük denetleme ve intihal engelleme sistemi ile bu kontrol ediliyor. Öğrenciler çalışmalarını yaparken uygun alıntı yapıp yapmadıkları, intihal durumları olup olmadığı belirtiliyor. Biz de bazı üniversitelerde bu uygulanıyor.

Haberin Devamı

Bütün bunları yerinde görünce bizde KPSS'de yaşanan kopya skandalı ister istemez akla getiriyor. Biz eğitim sisteminde kopyalamayı adeta teşvik ediyoruz. İlköğretimde ödevleri anne babalara yaptıranları bildiğimiz halde onları geri göndermek yerine örnek proje diye sergilemiyor muyuz? O yaşta o çocuğun projeleri yapmaya el kaslarının bile yetmediğini bile bile sınıfa alkışlatmıyor muyuz? Adeta kopya konusunda uzmanlaşmayı hangi sistem, yöntem engelliyor? KPSS'de kopya çeken öğretmenleri o nedenle çok yadırgamıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları