Ömür boyu 159

Düşünceyi yasaklamak çok pahalı bir hale geldi Türkiye için. Devlet, Ahmet Altan'a tazminat ödeme cezasına çarptırılacağı kesinleşince İnsan Hakları Mahkemesi ile pazarlığa girdi.

30 bin frankta anlaştılar. Atakürt başlıklı yazısı nedeniyle işsiz kalması bir yana, hapis cezasına da çarptırılan Ahmet Altan'a , 'Al sana 30 bin frank bu işi kapatalım' diyor.

Devlet, vatandaşını mağdur eden yanlış kararın bedelini para ile ödüyor.

Kimin parasıyla? Bizim paramızla, diğer bir deyişle IMF'nin cebimize koyduğu 300 dolarlarla...

Biz bu yanlış kararların bedelini ödüyoruz da, ya devleti korumak adına bu sonuca neden olanlar?

Onlar bir şey ödüyor mu? Hayır, onların borçları arttıkça artıyor.

* * *

İÇİŞLERİ Bakanı Yücelen'in önceki gün yayınladığı genelge çok manidar.

Genelge, insan hakları ihlalleri, düşünce yasaklamaları nedeniyle Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yüksek miktarlarda tazminat ödemeye mahkum olduğuna dikkat çekiyor.

Bakan, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün esas olduğunu, her seviyede devletin itibarının göz önüne alınmasını istiyor.

'İşkence yapmayın, gözaltı ve sorgulama ilkelerine uyun, vatandaşa kötü muamele etmeyin' diyor.

Düşünceye yasak, düşündüğünü açıklamaya tehdit, insan hakkı ihlalleri... Astarı yüzünden pahalı bir hal alıyor.

* * *

ANLAMADIĞIM bir şey var, bir yandan demokrasiyi bir türlü sindirememenin bedelini öderken, öte yandan düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki yasal engelleri neden bir türlü kaldıramıyor Türkiye?

Düşünmeyi, tartışmayı bu kadar mı sevmiyoruz? Emir-komuta zinciri kültürü bu kadar mı güçlü?

Hasan Cemal, Milliyet'teki köşesinde 159'uncu maddeyi tartışıyordu. '1930'larda ithal edilen 159. Madde bugün de ifade özgürlüğünün tepesinde Demokles'in kılıcı gibi sallanıyor' diyor Hasan Cemal.

159'uncu madde, Türkiye'de yazan çizen, okuyup düşünen herkes defalarca yargılandı bu maddeden.

Bakın ne diyor 159: 'Türklüğü, Cumhuriyeti, Büyük Millet Meclisi'ni, hükümetin manevi şahsiyetini, devletin askeri veya emniyet muhafaza kuvvetlerini veya adliyenin manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif edenler, bir seneden altı seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar.'

Gülay Göktürk
, Ahmet Altan ve Ali Bayramoğlu hakkında, Silopi'de jandarma karakoluna girdikten sonra kaybolan iki HADEP'li ile ilgili yazıları nedeniyle, 159'uncu maddeye göre altı yıl hapis isteniyor.

Gülay ile 30 yıl önce birlikte askeri mahkemede yargılandık. ‘‘Askeri mahkemeye güvenmiyoruz, çünkü bağımsız olamazlar' dediğimiz için de öyle çok dava açılmıştı ki hakkımızda, 1974 affı çıkmasaydı belki birkaç ömürlük cezayı çekiyor olacaktık hálá.

Oysa bu sözler, artık herkes tarafından kabul edilen gerçekleri ifade ettikleri için suç teşkil etmiyor artık. Ama 159 orada durdukça, henüz farkına varılmamış gerçekleri söyledikleri için yine insanlar düşünceleri nedeniyle hapis tehdidiyle karşı karşıyalar.

Ama af kurtulmaya yetti mi?

Ömür boyu 159'a mahkum bir toplumda düşüncenin özgürleşmesi mümkün mü?
Yazarın Tüm Yazıları