Öğretmene hakaret etmişim

5. sınıf öğrencilerinin "Bir gece için 300 bin dolar" şakalaşmasını ortaya çıkaran öğretmen Şengül Hanım’a hakaret ettiğimi söylüyor Sabah’çılar.

"Reyting uğruna öğretmene hakaret" diye birinci sayfadan haber yapmışlar.

Oysa farkında değiller, bu konunun da "öğrencinin ahlaksız teklifi" gibi tek sütun haber değeri yok.

Ama onlar da eninde sonunda öğrenecekler; sırf rakip kanalın dizisine çakmak için pireyi deve yapmamayı...

Ne demişim ben;

"Belki de öğretmen Şengül Hanım şöhret peşinde, onu bile bilmiyoruz (Kaldı ki oldukça alımlı gözüküyor, bir dizide çok rahat rol alabilir)."

Yani bir olasılıktan bahsediyorum.

Tek bir olaydan hareket ederek genelleme yapmak, medyada yaygın bir davranış haline geldi, bu zaafınızdan şöhret olmak isteyen de yararlanabilir, bir dizide rol almak isteyen de...

Bu Şengül Hanım olmaz, Ayşe Hanım ya da Ali Bey olabilir...

Söylenen her iddianın üzerine balıklama atlamayın, manşeti atarken biraz şüpheci olun diyorum, onlar beni "Bakın öğretmene hakaret etti" diye sendikalara şikayet ediyorlar.

Ayrıca bir kadına ’alımlı’ demek ne zamandır hakaret oldu onu da anlamış değilim...


* * *

Sabah gazetesi cumartesi bu haberi yapınca, sendikalardan oradan buradan mailler yağmaya başladı.

Beni "Öğretmene saygılı ol" diye uyaranlar da var, Kanal D’nin dizisini savunmak için bunları yazdığımı söyleyenler de...

Böyle düşünenlere şu kadarını söyleyeyim;

Fatih Altaylı’nın Med Yapım’a sipariş ettiği "O Şimdi Hanımefendi" programının yayınlanmasını en çok ben savundum...

"Bu program eşcinselliği özendirir" iddialarına Sabah’çılardan daha fazla tepki gösterdim.

Haber programlarına çıkıp, atv grubunun programı için en sert tartışmaları ben yaptım.

Yani onlar gibi, "O Şimdi Hanımefendi kötü örnek olmaz", "Binbir Gece kötü örnek olur" türünden vücut çalımları atmıyorum ben.

Dün ne diyorsam bugün de onu diyorum...

"Survivor Türk-Yunan savaşı çıkaracak" saçmalığının karşısında da en az Akşam’cılar kadar sert durdum.

Peki Survivor, Kanal D’de mi yayınlanıyor?

Benim kavgam, lisedeki her tartışmayı Kurtlar Vadisi’ne bağlayan, 11 yaşındaki çocuk şakasını manşete taşıyan, O Şimdi Hanımefendi yayınlansa Türkiye’de erkek kalmayacağını zanneden, Survivor’ın gerçekten savaş çıkaracağına inanan zihniyetle...

Gazete hazırlayanların, hiç değilse RTÜK şikayet hattını arayan 700-800 kişiden bir farkı olsun diyorum...

Boş gezen taksiler

İstanbul trafiğini arap saçına çeviren en önemli nedenlerden biri de bu işte.

Boş gezen taksiler.

Şehirde 18 bin taksi var ancak bunların çoğu bir taksi durağına kayıtlı olmadığı ya da modern şehirlerdeki gibi bir çağrı sistemi oluşturulmadığı için ’serseri mayın gibi’ trafikte dolanıyorlar.

Gün içinde 18 bin taksinin yaklaşık 12 bininin şehir trafiğinde müşteri bulmak için boş gezdiği söyleniyor.

"Müşteri arayan taksici davranışını" ise hepimiz biliyoruz...

Yol boş olsa da gitmezler.

Düşük hızla sağa sola bakar, müşteri kovalar, arkasında konvoy oluşmasına aldırış etmeden trafikte yavaş seyrederler.

Kimi zaman da yolun kenarına park eder, şeriti kapatırlar...

Yani boş taksiler, dursa da gitse de İstanbul’un başına dert.

Oysa gelişmiş pek çok şehirde bizimki gibi ortada başıboş gezen bu kadar taksi bulamazsınız...

Ya meydanlarda çağrı sistemi vardır ya telefonla ararsınız ya da modern taksi durakları bulunur.

Böylece hem benzin israfından kurtulurlar hem de trafikteki araç sayısı azalır.

Bizde ise hepsi yollarda.

Ne onlar gidebiliyor ne de biz...

Yavuz’un taklitleri

Yavuz Seçkin, nam-ı diğer Avrupa Yakası’nın Sertaç’ı yeni bir gösterisiyle sahneye çıkıyor.

İstanbul’daki ilk gösterisini BKM’de ağzına kadar dolu bir salonda yaptı.

Gösteride Yavuz’u şöhrete taşıyan taklitleri yine başroldeydi tabii...

Mustafa Topaloğlu, Fatih Terim, Hıncal Uluç, Erman Toroğlu, Bülent Ersoy...

Şöhretler dünyasından kimi ararsanız sahnedeydi.

Ben öyle uzun uzadıya taklitler sevmem ama Yavuz’un gösterisinde bir dakika sıkılmadım.

Araya sıkıştırdığı hikayeleriyle, anlattığı komik olaylarla taklitlerini renklendiriyor.

Benden Yavuz’a bir tavsiye;

Müziği daha iyi kullan.

Özellikle müziksiz final öyle zayıf kalıyor ki, sanki iki saattir gülen kendisi değilmiş gibi, sanki cenazeden çıkmış gibi dağılıyor seyirci.

Bir tavsiye de size;

Yavuz’un gösterisini izleyin, tanıdık işler yapmasına rağmen güleceğinizi garanti ederim...
Yazarın Tüm Yazıları