Obama’yı alkışlıyorsun ama var mısın, yok musun

ABD Başkanı Roosevelt 1930’larda dünya ekonomik bunalımını aşmak için, "New Deal" (Yeni Düzen) adını verdiği bir politikayla yola çıkıyor. Ekonomide yeniden yapılanma.

New Deal, aynı zamanda Amerikan ekonomik yardımlarının başlangıcı. Ülkelerle yardım üzerinden bağlantı kuruyor. Daha sonraki yıllarda bu politika, geri kalmış ülkelerde "Amerika’nın sömürü stratejisi" olarak çok eleştiriliyor.

ABD Başkanı Kennedy 1960’larda "New Frontiers" (Yeni Ufuklar) adını verdiği bir politikayla yola çıkıyor. Soğuk savaşı bitirmek, barışçı bir dünya yaratmak amacıyla. Barış için yola çıkan Kennedy, Küba’da yerleşmiş Sovyet füzelerini görünce, neredeyse savaşın eşiğine geliyor. Domuzlar Körfezi çıkarması bu eşiğin az kalsın aşılacağı an.

HANGİ DEĞİŞİM

ABD Başkanı Obama iktidara şimdi değişim ve İslam’la barış felsefesiyle geliyor. Türkiye’ye, dünyaya mesaj vermek için geldiğini söylerken, bu iki kavramın altını çiziyor.

Obama bu iddiasında hayal kırıklığı yaşamaması kendi iradesine bağlı değil. Tam tersine, karşıdakilere bağlı. Onların değişimi nasıl ve ne kadar algılayıp, uygulayabileceklerine bağlı.

"Artık hepimiz değişmeliyiz" sözlerini Meclis’te herkes alkışlıyor. Değişimi alkışlayanlar örneğin:

- DTP, PKK’yı hálá terör örgütü olarak görecek mi? Çünkü, Obama değişimi vurgularken, PKK’yı terör örgütü olarak görüyor. DTP’nin değişimi, PKK’yı terör örgütü olarak görmekten geçiyor.

- AKP, Heybeliada Ruhban Okulunu açacak mı? Çünkü, Obama değişimi vurgularken, Heybeliada’da okulun açılmasını istiyor. AKP’nin değişimi, bu okulu açmaktan geçiyor.

- MHP, Türkiye’nin Ermenilerle barışmasını içine sindirecek mi? Çünkü, Obama değişimi vurgularken, tarihle hesaplaşmamız gerektiğini söylüyor. MHP’nin değişimi, Ermenilerle görüşmeye itirazından vazgeçmesinden geçiyor.

- CHP, AB’ye koyduğu çekinceleri gözden geçirecek mi? Çünkü, Obama Türkiye’nin AB üyeliğini vurguluyor. CHP’nin değişimi, AB çekincelerini kaldırmaktan geçiyor.

Alkışlamak iyi, ama neyi alkışladığını bilmek kaydıyla. TV’deki yarışma programı gibi, var mısın, yok musun?

BİZ VE ONLAR

Devamında kişisel değişimler. Örneğin, Tayyip Erdoğan.

Attığı nutuklarda tam tersini söyleyen, ama uygulamasında "biz ve onlar" ayrımının doruğuna ulaşan ve bu ayrımla insanları bölen Tayyip Erdoğan değişecek mi? Obama’yı alkışlıyor, ama bu ayrımdan vazgeçecek mi?

Aynı şey Abdullah Gül için de geçerli. Attığı imzalarla ve perde arkasındaki uygulamasıyla benzer ayrımcılığı, kişisel ve siyasal olarak, Gül sürekli yapıyor. Obama’yı alkışlıyor ama, bu ayrımdan vazgeçecek mi?

Obama, Baykal’la görüşmesinde, "basın özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz" diyor. Tayyip Erdoğan basının bir bölümünü düşman ilan ediyor, yok etmek için çırpınıyor. Obama’yı alkışlıyor ama, bundan sonra basın özgürlüğüne saygı gösterecek, onların eleştirilerine tahammül edecek mi?

Bunları alt alta yazınca, yine Obama’ya kulak vermek gerekiyor: "Değişim zor ama, artık değişmeliyiz."

Neyi alkışladığını iyi bilmek gerek.

Darbe psikolojisi

TÜRKİYE’de söz sahibi, etkin ilk otuz kişiden biriyle sohbet ediyorum. AKP’li bir politikacıyla. Şunu aktarıyor:

"Ergenekon adı daha ortada yoktu ama, darbe söylentilerinin yaygınlaştığı dönemdi. İnsan bu söylentilerden çok etkileniyor. Darbeye pek ihtimal vermemekle birlikte, ya olursa, gibi bir düşünceden insan kendini kolayca kurtaramıyor. İktidardasınız ve başınıza ne geleceği belli değil. Bir süre bu duyguyla yaşadık."

Dışardan bakınca yabancı. İşin içinde olunca, fotoğraf farklı. Darbe ihtimalinin bize çok uzak durduğu bir dönemde, iktidar sahipleri bu duyguyla yaşıyor.

Obama’nın üç dosyası

BİRİ basına yansıyor, diğer ikisi pek yansımıyor.

Türkiye’ye gelirken Obama’nın çantasında üç dosya var. Çözmek istediği üç konu.

Türk-Ermeni ilişkilerini normale dönüştürmek, Kıbrıs’ta çözüm, Amerikan askerleri Irak’tan çekileceği zaman, Türkiye’nin yardımı.

Ermeni konusu basın toplantısında açıklık kazanıyor. Kıbrıs ve Irak’tan çekilme sanki hiç konuşulmamış gibi. Ayrıntıları yok. Oysa, "İslam’la savaşmam" gibi ulvi mesajların dışında, pratikte Türkiye’den beklentisi bunlar.

Sempatik kişiliği artı ABD Başkanlığının verdiği güçle, bizimkilerle görüşürken vücut dilini sık kullanıyor, onların hoşuna gidecek sözler söylüyor. Bizimkilerin yağı eriyor.

Obama geziden beklediği siyasal sonuçlara ulaşıyor. Pratik bunu gösterecek.
Yazarın Tüm Yazıları