Niçin satıyorlar?

TÜRKİYE’de bir ‘özelleştirme furyası’ sürüp gidiyor. İktidarın amacı günü kurtarmak. En kárlı kuruluşlar, devletin ve milletin çoğu varlığı paldır küldür satışa sunuluyor. Para gelsin de, ne gelirse gelsin! Günümüzü kurtaralım! Sonrası Allah kerim.

Seydişehir Alüminyum tesisleri şakır şakır kár ediyordu. 305 milyon dolara satıverdiler. Bakın bu paraya neler satıldı:

Tüm fabrikalar, makineler, tesisler, 792 adet lojman, atık cevher barajları, sosyal tesislerin tamamı, su havzaları, işletmeye hazır ruhsatlı boksit sahaları, koskoca Oymapınar Barajı ve turizm teşvikli yüzlerce dönümlük arazisi, Antalya’daki liman ve yükleme tesisleri, kasalardaki 17 trilyon para, satılmaya hazır 10 bin ton külçe alüminyum. (Değeri 18 milyon dolar.) Stokta üretime hazır on binlerce ton boksit cevheri.

Eldeki bilirkişi raporları, bu tesislerin değerinin 1 milyar dolardan fazla olduğunu vurguluyor. Bu nasıl özelleştirmedir? Bu neyin nesidir? Böyle göstermelik ihalelerle devletin ve milletin malı nasıl satılır? Bunların hesabını yapan kimdir?

Yarın bu satışların hesabı Yüce Divan önünde sorulmayacak mıdır?

* * *

Şimdi sıra Erdemir’de. Türkiye’nin hem en kárlı, hem de en temel kuruluşlarından biri, yaklaşık 4 yıllık kazancına eşit bir parayla satılacak.

Birilerinin bu iktidara şu soruyu sorması gerekiyor:

Erdemir’i niçin, hangi gerekçeyle satıyorsunuz? Zararda mı? Verimsiz mi? Başka bir sakıncası mı var?

AKP
iktidarı bu sorulara yanıt veremeyecektir.

Erdemir’le birlikte sırada Telekom ve Tüpraş var. Bunlar da en ucuza kapatılacak.

Bir süre önce yaşadığımız Tüpraş olayını anımsayın.

Türk ekonomisinin kilit kuruluşlarından biri olan Tüpraş, ne idiği belirsiz bir Tatar firmasına ölmüş eşek fiyatına satılmıştı. Alan firmanın yeri bile belli değildi. Yurtdışındaki bir tabela firması idi.

Neyse ki bu peşkeş, mahkeme kararıyla durduruldu.

Biz bu peşkeşe karşı çıkanlar, ülkemize bir kalemde milyarlarca dolar kazandırmış olduk!

Evet, AKP iktidarına ısrarla sormak gerekiyor:

Siz bu altın yumurtlayan tavukları niçin, hangi gerekçeyle satıyorsunuz?

Yanıt gelmez çünkü:

Parlak ve cafcaflı ekonomi nutuklarının ardında acı gerçekler yatıyor. Ekonomi bıçak sırtında. İktidarın amacı, bu tesisleri kaça olursa olsun elden çıkarıp acele tarafından birkaç milyar dolar gelmesini sağlamak...

Ve günü kurtarmak.

Biz, adına ‘özelleştirme’ denilen nesneyi meğer yanlış biliyormuşuz!

Özelleştirme, zarar eden kuruluşların elden çıkarılması ve bunların devlete yük olmasının engellenmesidir.

Bizde ise iş tersine döndü!

Ekonominin en kilit, en kazançlı kuruluşlarının sırf günü kurtarmak için hem de ölmüş eşek fiyatına elden çıkarılmasına yöneldi.

HUKUKÇULARIN UYARISI

Birkaç gün önce bazı hukukçularla birlikteydik. İlginç bir konuya değindiler:

TMSF ile anlaşmaya varan batık banka patronları ve mülklerine, gelirlerine borçları nedeniyle tedbir konulanlar, yargılandıkları davalarda suçlarını kabul etmiş sayılıyorlar.

İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2004/55 Esas sayılı dosyada görülmekte olan davada mahkeme ilginç bir karar verdi:

‘Sümerbank’ın patronu Hayyam Garipoğlu’nun TMSF ile borç protokolü imzalamış olması, mahkûmiyetinin gerekçelerinden biri olarak kabul edildi. Protokol imzalamanın, suçu kabul anlamında olduğu vurgulandı.’

Hukukçular soruyordu:

Bu karar sonrasında, yargılanmakta veya bundan sonra yargılanacak olan borçlular gidip TMSF ile protokol imzalar mı? Bunun bir mahkûmiyet gerekçesi olduğunu bilen bir borçlu, bu belgeyi niçin imzalayıp başına iş açsın?

Yavuz Semerci de dünkü yazısında şöyle diyordu: ‘Garipoğlu, TMSF ile anlaşmayıp borcuna itiraz etseydi, belki de 27 yıl hapis almayacaktı.’

TMSF’
de işlerin arapsaçına döndüğü, bir adım sonrasının düşünülmediği, pek çok TMSF görevlisinin kendilerine bağlı batık kuruluşlar ve yönetim kurullarından ayrıca maaşa bağlandığı anlaşılıyor...

Ve İnci Aksoy olayı gibi sorulara TMSF’den yanıt verilemiyor. Türkiye böyle, günübirlik yönetiliyor!
Yazarın Tüm Yazıları